"Ana Gar’ýn önündeki (**)
düz-yalýn-bilge
üç merdiven üstünde
bir Tunç Heykel,
kalýn ve uzun kýþlýk mapushane abasýný sermiþ altýna,
çaprazladýðý ayaklarýný denize doðru uzatmýþ,
hafif yana yatmýþ
oturuyor.
Bir eli
ütüsüz kýþlýk keten pantolonunun dizinde,
öbürünün dirseði
yanda duran mermer sandýðýn üstünde
ve elinde
ucu süngü gibi sivri tunçtan kalemi ile...
Hayýr yazmýyor,
yazsaydý kaðýda deðerdi kalemi!
Tunç Heykel’in
dirsek altý kaðýt rulo,
-mermer oda-
sýðmýyor sandýða;
Salarak kendini aþþaðýya,
basamak-basamak basarak merdivenleri
dalgalý bir örtü gibi
kayýyor iskele meydanýna.
Býçak gibi aðzýný açmadan
merdiven üstünde oturan bu adam,
tutuyor elinde;
Demir-bakýr-kalay-kurþun karýþýmý tunçtan kalemi,
öne eðili boynu uzamýþ dim-dik ileri,
ne bakýyor kaðýda,
nede kalabalýða.
Maðrurca ve sadece
kýpýrtýsýz-kararlý-derin gözleriyle
engin denize."
Yalnýzca
bir benmi görüyorum bunlarý;
Merdivende oturan Tunç Heykel ve kalabalýk
yokmu aslýnda?
Delirdim mi ben, yoksa uykudamýyým artýk?
Tanrým!
Hayalmi gördüklerim yoksa
düþ gücüm-sanrým?
Tek-tek
birbirini iterek
yorgun kelimelerle aðzýmdan çýkan
ve ard-arda koþan
gerçek,
dudak ucumdan inatla ileriye atýlýyor
cümle-hece -kafiye
oluyor
satýrlarda þiir,
akýl alacak gibi deðil!
"Eskiþehir Lisesi Emekli Edebiyat öðretmeni
Muharrem Kadir bey þimdi
bu heykelin ardýnda ayakta durmuþ,
heykel oturmuþ
-ikiside ayný boyda-
boynunu kýrmýþ hafifçe yana,
gözlüksüz gözleriyle heykeli bir süre seyrettikten sonra
baþýný yere çevirdi,
kýsýk gözleriyle öne eðildi,
burnunu dahada yaklaþtýrdý sandýða.
Mermer sayfada,
mermer harflerle yazýlý,
mermer sandýk üstünde duran ters þiiri,
miyop gözleriyle baþladý okumaya;
"Ýþte geldik gidiyoruz,
hoþçakal kardeþim deniz.
Biraz çakýlýndan aldýk,
birazda mas-mavi suyundan,
sonsuzluðundan da biraz."
Emekli Muallim Mumammer kadir
merakýndan mý nedir?
Þimdi merdivenleri
inerek geri-geri,
dalgalý mermer sayfadaki þiiri
gözlüðünü takmýþ,
metinden uzaklaþmýþ
bir þekilde
düz olarak;
"...ýþýðýndan birazcýk,"
Diye okudu,
bir merdiven daha inerek durdu;
"...birazcýkta kederinden,
birþeyler anlattýn bize
denizliðin kaderinden..."
Bir merdiven daha;
"...biraz daha umutluyuz,
biraz daha adam olduk,
iþte geldik gidiyoruz,
hoþçakal kardeþim deniz!"
Dalgalý sayfanýn sonu;
"17 Eylül 1958"
Tarihiyle son buldu.
Muallim Muhammer Kadir,
ayný zamanda þair;
-kendini oldum olasý öyle bilir-
"Acaba Nazým bu þiiri
Haydarpaþa Garý’nýn otel olacaðýný
bildiði içinmi
-sanatçýnýn geniþtir hayali-
yurt dýþýnda Pitsuna’da yazdý?"
Diye düþündü,
buna martýlar bile güldü;
"Bende gidebilmek için yurt dýþýna
acaba Ýsmet Paþa’ya
"Diktatör" mü demeliydim,
hapsemi girmeliydim?
Araya uzun yýllar girdi,
Eskiþehir lisesi Edebiyat Öðretmeni
oldu emekli.
Köy Enüstitülerini baþýndan beri sevnezdi
hele oradan gelenler!
Sonra çok parti
ve nihayet Demokrasi!
Göz yaþlarýnýn ýslattýðý nemi
miyop camlardan silmek için gözlüðü eline aldý.
Biri;
"Haydi bey, ileri.
Kaçýracaðýz tireni!" Diye onu öne itti.
Emekli Muallim Muhammer Kadir efendi
çekildi yana
ama
mermer merdivende oturan,
Tunç’tan Nazým’a bakan
kýsýlmýþ gözlüksüz gözleri;
"Ben çoktan kaçýrdým o Tireni."
Dedi.
Tek arzusu burslu olarak Paris’e gitmekti;
"Herkes gitti
bir ben
neden?"
Sorusunun sebebini bile bilmeden
birgün sýnýfta,
öðrencilerinin önünde gözyaþlarýný tutamadý
ve
hüngür-hüngür aðladý.
Zengin bir aileye iç güvey
Emekli Muallim Muammer Kadir bey,
-iç pilav gibi bir þey-
zeytinyaðlý, kuþ üzümlü, çam fýstýklý, dolma baharatlý
iþaret parmaðýnýn kancasýyla çözdü, gevþetti gravatý.
"Medeniyet Yuarý!" derdi,
yinede giyerdi-
Beyaz gömleðinin kolalý ve balinalý yakasýný kollayan
açýk, dört delikli, küçük sedef düðmeyi ilikledi,
cepkeninin üst cebindeki beyaz mendili çýkardý,
gözyaþlarýný sildi.
Mendil öðrencilerden utandý.
Emekli Muallim Muammer Kadir;
Çok þiir yazdý,
hatta kendi parasýyla birde kitap çýkardý;
"Nazým’ý taklit etti!" denir,
baþarýsýzlýðýna hep bunu sebep gözterir,
onun hayat hikayesini ve þiirlerini ezbere bilir,
hem kýzar-hemde beðenir;
"Ne yapmak istediysem onu yapmýþ,
bana birþey býrakmamýþ." der,
hem sever, hemde tenkit eder;
"Ne yazmýþsa benden almýþ birader!"
Nazým’ýn þiiri;
"Kendine özgü bir geveleme" dir ona göre.
Ulaþamadýðý ciðere
"mundar" diyen kedi gibi;
"Tekrarlamak için mi kendimi,
taklit edeyim seni?"
Der,
bitirmeden bozar þiiri,
-Daha da beter-
baþlamaz bile,
elini deðdirmez bir daha kaleme,
bilir;
Yazacaðý þiir
ustanýn eseridir."