ýssýz bir yaz akþamýnda salýncak kurup
kupkuru bi aðaca
ay’a karþý sallan
aya sofia’
son kýsým kafiye olsun diyeydi sevgilim
yoksa sofianýn eli’ni tutmadým
beline sarýlýp
ay yüzüne baka baka
þarkýlar söylemedim
hele hele çalýlýklar ardýna saklanýp
salýna salýna süzülen bir kuðuyu yüzdürürcesine gözlerimde
dalýp gitmedim
masal tadýndaki o uçsuz güzelliðe
sessiz bir kýþ gecesinde
kara bürünmüþ periler düþerken gökten
elimdeki fransýz þarabýyla köpek gibi geberip
her nasýlsa bakir kalmýþ bir hissin
alman kanalýný açýyordum
ana diliyle’
sarýyý örten bir yapraðýn
güz uzatan mevsiminde
bütün duvarlar yaþ sýzdýrýrken sýrrýndan
artýk gözlerine açýlmayan pencerelere çektiðim perde gerisinden
rüzgarýna kapýlan bulutlarý izliyordum
ve inan bana,
o bulutlar, yaðmurlarý paraþütle indirip yar yüzüne
hendek kazýyordu
sokaklara..
sonra bahara çiçeklenen her mevsime aldanýp
aþk gribi olayým diye
anla iþte..
üstüm baþým toz içinde
yaz geldi ve ben bir aðacý kurutmakla meþgulüm
gözlerim çalýlýkta
ellerim
aya sofia..