Suskunluklarımız benlik direncimizi aştı 15.
Gecenin, kendisini, sabahýn ilk anlarýna attýðý zaman…
Karanlýk kendi kendini yýrtýyor, sahipsiz düþlerin baþýboþ çemberlerde döndüðü zamanýn ilk pýrýltýlarýný karþýlayan güneþe yorgun gözlerim, artýk hüzünden çýkmak üzere…
Geceye kendi kendine yorulmuþ bakýþlarýmýn ardýna donuklaþan düþüncelerimin artýk sahipsiz düþlere düþtüðü zaman…
Uzaklaþan bir müzik, “ben yoruldum” cümlesine eklenen, diðer anlatýmlarla, sanki eþlik ediyor demenin, dýþýnda yarýlýyor yüreðim…
Gökyüzünde Ay ikizi ile buluþmasýndan bu yana, üç gece geçti…
Hasretin büyüklüðünün gökyüzündeki ihtiþamý idi…
Sen gurbete gideli yýllar yýllara uzayýp durdu, hasret uzadýkça uzadý desem de içimdeki kýrýlganlýklara hükmetmem, artýk imkânsýzlaþtý…
Yaþamýmý zorladýkça zorladýn, geceyi güne uzattýðýn tüm zamanlarýn yorgunluðu birikti içimde ve sana karþý olan öfkem artýk hudutlarýný aþtý ve beni zorladýkça koyulaþtý…
Gece, parlak gökyüzünün yýldýz parýltýlarý ile olaðanüstü hislerle içimde sörf yapýyordu…
Gecenin parlak karanlýðýnýn içindeyim, kendi kendime düþler kurup, yaþamýmýn arkada kalmýþ nefes almalarýmý, sanki kendimi hatýrlatma çabasýndaydým…
Ve ben geceyi kendi kendime, içime sindire sindire yaþarken, arkada býraktýðým kendime ait tarifsiz acýlanmalar veya heyecan döküntüleri ile koskoca bir yaþamýn hatýrý sayýlýr bir zaman dilimindeki acýlanmalardan, çýkmýþçasýna, bu geceyi her aný ile kendim için yaþýyordum…
Aracýmda Kubat’ýn o akustik sese iþtirak eden, kadýn sesi ayrý bir hýrs ve söylem yaratýyordu içimde…
Garip bir sessizliði bozan dalga vuruþlarýnýn o iniltili kalýn sesine iþtirak ediyordum. Ezberime aldýðým þarký cümlelerinin sýrasý geldiðinde mýrýldanýrken, gökyüzünün parlak ay ýþýklarý ile sanki bir cümbüþ vardý bu akþam ki yaþamýmda… Aslýnda buruk ve akustik bir cümbüþtü…
Okuduðum kitaplardan edindiðim mitolojik olaylarla sanki herhangi bir þey yaþayacakmýþým gibi, gökyüzündeki ikiz Ay görüntüsüne mýrýldanýyordum.
Uzun yýllar süren ayrýlýðýn bu kýsa gece görüntülerine düþmüþ olmasý, sevdanýn sanki kavuþma anlarýný iki gökyüzü cisminin görüntü birleþmesinde hissediyordum…
Bunca yýl içime sindirmeye çalýþtýðým ayrýlýk acýlarý ile artýk savaþtan vaz geçmiþçesine, bu ikiz Ay kavuþmasýný, verdiðim uðraþla, bitkinleþen bedenim,
Artýk savaþtan vaz geçmiþçesine bu ikiz Ay kavuþmasýný içime sindire sindire yaþýyordum…
Yaþamýmda o kadar piþmanlýklarýma eþ olmuþ nefes alma zamanlarým var ki çoðunda yanýlgý, yanýlma veya aldanýþ þaþkýnlýðýný yaþarken hep kendime acýlanmýþtým.
Uzun süredir yazdýðým “suskunluklarýmýz benlik direncimizi aþtý” yazýlarýmdaki aldanýþlarým veya yanýlgýya uðramýþ acýlanmalarla ömrümün önemli bir bölümünü bu acýlanmalara deðmeyenlerle geçirmiþken, düþündüm de bunun koskoca bir yaþam deðiþikliði olabilir miydi, hayýr, çünkü hiçbir yaþanmýþlýðýmda kana kana piþmanlýk duygusu yaþamadým, sanýrým…
Sadece belki de yaþanmasý gerekliydi demek, gibi bir düþüncem de oluyordu zaman zaman…
Gerçek olan öyle bir aþkýn yaþayan bir kalbin belki de mutluluðunu yaþamýþtým…
Efsaneleþmiþ zamanlarýn efsaneye benze anýlarýnda var olmak da gerçekten bir kabulleniþti. Yoksa tüm yaþamýmýn tarifine bir riya ile tarif etmek gerekirdi…
Yaþarken sevebilirdik cümlesindeki piþmanlýk gibi görülen kýsmý, aslýnda gariptir ama bir özel vurgusuna düþürüyordu kalbimin sesini dinlediðim zamanlardaki bu sevgiyi belki de çok daha fazla sevmemiz gerektiði piþmanlýðýný hissetmiyorum deðil, zaman zaman bu cümleye cevap verirken…
Elimden gelen en özel bir sevginin içinde vardým. Ama çoðunlukla yanýltýlmýþ olmam da bir özveri cevabý idi…
Ýnanmýþlýk ve güvenç, baþlý baþýna bir zaaf gibi görülse de bu bir inanmýþlýk yapýsýydý kiþilik olarak benliðimde…
Bu soruyu hep sordum, yýllar yýllar boyu bu acýlanmalarýn arasýnda kalarak yakýlan benliðimin öfkeli sesleri arasýnda hata yapmama sebep olan gözü kapalý sevme acemiliðim mi idi?
Kaç yýl oldu, on mu, on beþ mi, bu yaþamýn içindeki olmazlarla baþ etmeye çalýþýþým?
Ne fark eder ki, yaþamýmýn en öncelikli yýllarýna, sýðdýrdýðým, bu uçsuz sevgiyi, yaþamaksa, her hâli ile bir þanstý belki de…
Zaten bana hep söylenen söz buydu, “hayatýnýn þansý benim” diyen bir haykýrýþa yýllar yýlý hep cevapsýz yaþadým…
Uçarcasýna yüreðimizin en hýzlý sesi ile gökyüzüne “ben de sevdim” cümlesini haykýrýrken, o günlerdeki mutluluðumu inkâr mý edecektim?
Asla…
En masumunu veya en güçlüsünü yaþamaktý asýl itiraf etmem gereken…
Zaman aman hâlâ bu sevginin burukluðu veya içsel yýkým hisleri ile baþ etmeye çalýþýrken, çok uzun zaman sürecek bir serüven yaþamýnýn içinde bocalayacaðýmý asla tahmin etmezdim. Mutlu olduðum zamanlarý yaþamak, mutsuzluk hisleri ile boðuþurken, en büyük yaþam direncim idi…
Belki de yaþama tutunduðum anlarýn en büyük gücü idi…
Korkunç bir yaþam serüveninin içinde þaþkýnlýklarla savaþ verirken, hazmedemediðim onun yaþam biçimi veya yaþam seçimindeki davranýþlarý bana iþkence etkisi yaratýrken, sadece tekrarladýðým cümle “yaþarken sevebilirdik” piþmanlýk ifadesinde kendimde suçluluk duygusu aramamdý…
Sadece acýlar ve gözyaþlarý ile geçiþtirilen bu yaþam savaþý zamanlarýnda, nefes almaya çalýþýyordum…
Öyle anlarýn etkisini o kadar zor geçiþtirdim ki þu anlara ulaþmam çok büyük þanstý. Veya bana lütfedilen bir ömrün içinde olma sansý idi þüphesiz…
Artýk suskunluklarýmýz benlik direncimizi aþtý, cümlesinin doðuþu sadece sabretme ve yaþam savaþýnda varlýk göstermemi saðlýyordu…
Ve, ve yaþama tutunmamý saðlayan Göç Kýzý Kara Naz ile yaþam savaþýmý göz yaþlarý ile verirken, etken olan tüm yapýcý olaylarla bu günlerdeki nefes almalarýma ulaþmýþ olmamdý asýl baþarý olgusu…
Bu sevgi bitti mi veya hâlâ düþsel imkâný var mý cümlesi ise, artýk abesle iþtigaldi…
Hiçbir nankörlüðün mükâfatý olamazdý çünkü…
Bu yazýlarýn asýl amaç fikri, yaþanmýþlýk yoksunluðu içindeki, sabýr ve þükürdü bu yüzdendi tüm anlatýmlar…
Koþar adým sanki bir uçurum ucunda zorlamasýna durmuþ gibi kendi kendime aniden, haykýrmaya baþladýðýmý çok uzun zaman sonra fark ettim, “yeteri kadar bu sevginin gölgesinde yaþamak, artýk ruhumda bezginlik yarattý” derken, aniden “umarým cehenneme yolculuðun da bir gün yüreðimin yanýklarý arasýnda hissederim.”
Zorlandýkça zorlandým bu yaþamýn sevdaya olan saygýsý veya sevgime inanmýþlýða kendimi acýnýlasý nefeslere terk etmekten vaz geçtim. Artýk omuzlarýmý sarsa sarsa da aðlamak istemiyorum.
Yaþam hak edenlere verilen deðerlerle anlam kazanýrken, terk edildiðim veya terk ettiðim yerde artýk çürümeye devam etmek istemiyorum.
Seni haline ve de düþtüðün zavallýlaþmýþ durumlara terk etmem de oldukça zordu benim için. Unutma kuruyan bedenlerin biyolojik kurallar gereði hak ettiði yerde kalma gibi bir hakký yoktu, çürümeye terk ediliþti belki de bu sevgi yaþamý da…
Ne kadar zaman geçerse geçsin ki bir cümle önemini hiç kaybetmezdi.
Nerelerde kaldý bunca yýl derler sevgide birbirlerine yaþayanlar…
Yorgunuz, sen, ben, zaman ve bizler hep yorgunuz, sen gideli hiç bir þey deðiþmedi, sadece acýlanmalarým arttý, eksikliðin bir çýkmazda kayboluþtu, karanlýktý, yolun ucu çok uzaklarda, senden de uzakta, sadece düþ ve yaþam içinde varlýktý sensizlik, sesinin buðusunun yokluðu ve anlattýðýn her þarkýnýn sonunda sanki hep ben vardým o ayrýlýk týnýsýnda...
Önce uzaklýktasýn kendine, sonra kendinle olanlara uzaksýn, sesinden öte, kendinden öte, yaþamýn içindeydi son umut, yarýnsýzlýk ve yarýnlardan uzak ne bana yakýn ne de kendine...
Gecenin karanlýðýndan sýðýnmak gün ýþýðýna, bir kaç yetim çocuk sesi, ardýndan yüreðe düþen ayrýlýk yoksunluðu acýsý, sanki dar bir dünya yaþamý bu özlemle yaþamak...
Kim kime özlemde, kim kiminle eþ özlemde ve yaþam artýk sonsuz düþen bir düþ içinde...
Yalnýzlýðýn gurbet düþü içe düþünce, sadece kimsesizliðin kalýr geride...
Mustafa yýlmaz
Fotoðraf. Oya Zobu Mutver
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.