Havada bir rafadanlýk sarýsý beyaza karýþmaya meyilli bir umursamazlýk masanýn bacaðý kýrýk, zigon sehpa alaycý. Sokakta, ýslak yaðmurlarý örten karanlýðýn perdesi göz gözü görmezken; iki el, bir cinayetten dönüyordu ve kapý arkasýnda boðdular bir ýslýðý.
Ben bunu gördüm.
Oysa gece ne çok karanlýk ne çok fenayken yol ortasýna saç telinden daha ince bir köprü kurdum. O sýrat deðildi sen de müstakim. Geçébildiðim kadar geçtim dilimin yarasýyla yapraklarý kestim ve aðzýmýn ićinde birikti týrtýl tozu.
Ben onu yuttum.
Karanlýktý ve geceydi biri birinin ödüne iþiyordu/korkunun rengi sarý boðaz duvarýndan yukarý çýkmýyordu hiç bir isyan. kelimeler kiilometre taþlarý gibi uzun ve bir ölmek büyüyordu hem aðrýlý hem sancýlý. Aðzýmýn kuyusundan onu ben doðurdum ve tiril tiril mendilime bohçaladým karanlýðý.
Ben bunu sustum.
Sosyal Medyada Paylaşın:
Rüzgâr Åžiirleri
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.