mum alevi gibi yandým da, mum eridi, ben tükendim için için. yarab! bu ne ýstýrap? gerçekler caným yakar, düþlerim benden býkar. küçük bir yel esende titredi mum ýþýðý, dans etti duvarlarda anýlardan gölgeler. baktým da gölgelere neler gördüm ki neler?
mum ýþýðýnda oynaþan gölgeler gibi, sanal bir dünyanýn bitimli oyuncularýydýk. can yaktýkça gerçekler sýðýndýk hayallere, aradýk mutluluðu kurduðumuz düþlerde. ah sevgili! sen gerçek bir Leyla idin ben Mecnun’un gölgesi, dönüp durdum etrafýnda sanal bir semah ile.
zamanlý zamansýz süzüldü yüreklere gönül penceresinden, aþk denen kutsal büyü. poyraz olup üþüttü, meltem olup ýsýttý, çöl rüzgârý olanda kavurdu yürekleri. bazen harlandý alev baharýn coþkusunda. bazen küllendi derinlere hazan mevsimlerinde. heyhat! esir aldý ruhlarý gönüllerde saklý aþk, soldurdu bedenleri. yolcu etti erkenden büyülenmiþ kalpleri.
imrendik gece ýþýklarýnda uçuþan kelebeklere, uçmak istedik özgürlüðe. lâkin yaþadýðýmýz hayat, kýsa bir mutluluk, çile dolu bir yolculuktu. çileli yolun yolcularýydýk biz. kurumadý gözyaþýmýz, içilmedi huzurla sofrada ki aþýmýz. tükendi umutlarýmýz bir bir, uçuþup gittik bilinmeze hayat rüzgârlarýnda.