Ýçeri girdim.
Daha girer girmez hissetim barut kokusunu.
Eþyalar ortalýða atýlmýþtý.
Her taraf daðýnýktý.
Birden gözüme iliþti ortalýktaki yapraklarý açýk defter.
Bu bir, günlüktü.
Sayfalar içinde kuru gül yapraklarý
Etrafta ise, yýrtýlmýþ kadýn resimleri vardý.
Elime aldým.
Sayfa, sayfa okudum.
Okurken de, bir taraftan aðlýyordum.
Sanki bir, çocuk vardý içimde.
Büyüyordu.
Günden güne büyüyordu, o büyüdükçe seviniyorum ben.
Adýný, aþk koymuþtum.
Aþk.
Daha çocuk doðmadan koymuþtum bu adý.
Bu aþk, sevgiyle büyüdü.
Geleceðin güzel umutlarýyla büyüdü.
Adýna aþk dediðim çocuk, benim içimde büyürken.
Doðmadan sevmiþtim onu.
Doðmadan.
Sevmiþtim, adý aþk olan çocuðu büyürken.
Nihayet doðmuþtu.
Doðmuþtu’ da, uzun bir emekten sonra doðmuþtu.
Melek desem, melek deðildi.
Sevildikçe, yüzüne baktýkça heyecan veren bir þeydi güzelliði ile.
Aþk.
Aþk dedim, özlemle baðrýma bastým yýllarca
Büyüttüm onu.
Kollarýmda serpildi.
Kalp atýþýmý içinde, yüreðinde hissederken büyüdü.
Aþk.
Bel baðladým geleceðine.
Dayanýlmaz hasretliklerini yaþadým sevdasýna.
Meðer boþunaymýþ emeklerim.
Ve aþkým.
Bir zýpkýn gibi, saplandý kaldý yüreðime.
Çýkmak bilmedi yerinden.
Deli etti beni adýný aþk koyduðum deli.
Sonunda beni.
31 Ekim 2017
Ahmet Yüksel Þanlý er