perdeleri çekince güne
gam yüklü siyah bir bulut kaplýyor göðümüzü
hüznün yaðmurlarýný çok içtik Rüveyda
bir damla boyu yol alabilmek için yýldýzlara
karanlýðý süzdük
damýtýlmýþ acýlar akýp
ayrýlýk denilen o uzun oluktan
göz yataðýnda biriktiriyoruz sýzýyý
sonra da dize dize içiyoruz yazýlmýþ bir þiirin satýr arasý boþluðundan
sarhoþuz Rüveyda
kaç þiir sonunda tükenecek kalem
bir þiiri nereye gömerler bilmem
ama ben þair deðilim Rüveyda
sokaðýmdam dilenci geçmez
sokaðým garip
evler fukara
yanýp sönüyor direkteki bozuk lamba
bir baba þükrediyor haline Rüveyda
bir ana
ipe diziyor çamaþýr diye semt pazarýndan akþam üstü indirime geçmiþ
ucuza satýn aldýðý umutlarý
bir çocuk aðlýyor Rüveyda
damý akan yetimliðin
badana kokan rutubetli odasýnda
bir çocuk aðlýyor sessizce
duyuyorum Rüveyda
görüyorum çocuðun yanaklarýný silen abisinin cýlýz ellerini
ölüyoruz Rüveyda
ölümü hak edecek kadar yaþamadan
yaþatmadan bir kalbin içinde atmayý bekleyen aþký
güneþe kavuþmayý bekleyen kardelenlerin incecik boyunlarý
kýrýlýyor buzdan þehirlerde
eriyoruz Rüveyda
gün be gün
an be an tükeniyor ciðer denilen hanedeki sayýlý nefes
hadi
çek perdelerini güne
nasýlsa akþam çökecek senin de þehrine.