hiç sarkmayacakmýþ gibi et parçacýklarýna hücum eden zaman
gün gelir beyninin içinde var olduðunda
sonu gelmiþ kurtçuklar gibi içine doðru çekilirsin
uygarlýkta böyledir
sana anlattýðýndan daha fazlasýný alýr
daha fazlasýyla da tatmin olmaz
kudurmuþ bir köpek gibi etrafýndadýr
yemek yerken, su içerken, ütü yaparken, yürürken
seviþirken, iðrenirken, tükürürken, diþlerini fýrçalarken
bir sebep bularak ellerinle her tarafa ulaþtýðýnda
seni tatminsiz býraktýðýný anlarsýn
çokça zaman böyle yaþadýðýn için
’aman boþ ver’ demeyi de öðretmiþtir sana
gözlerini dikmeden tavana ya da kapatýp o iðrenç gözlerini
çektiðinde yorganýný baþýnýn üzerine
düþünecek bir an bulamazsýn kendine
ne duruyorsun öyle, býrak ellerinde ne varsa
etine, ruhuna ve diþinin köklerine kadar býrak
yalnýz bir yalnýzlýk kitlenin korkusu olacaðý ana dek
býrak seninle uðraþaný
gözlerinin içini deþte çýkar
aðzýna sok en kalýn parmaðýný, kus
ayaklarýný dünyanýn en köpüklü çamuruna sok
beni böylece tatmin edebilirsin
kanlý peçetenin temiz kenarýyla silerken gözlerini
o zaman inanabilirim gözünün yaþýna
ve etinin diri kalmýþlýðýna