Bir inzivâ rüzgârý estiði andýr yüzümü çevreleyen
ve itirazlarýmýn tekil hâlidir yalnýzlýðým.
Gecenin ritmini yönlendirirken þarkýlar ve þâirler
ezilirken kimi yürekler hasretten
ve kimi an piþmanlýktan
yahut eyvâhlardan
bulunmazken geçen vaktin bir çaresi anýlar dýþýnda
hangi merhemi hangi yaraya kavuþturup,
mutlu iyileþirim diye yaralarýmdan bian
ve o an duraksayýp düþünürken
öyle duramazken iþte
düþtüm gerçeklerden
tatlý geldi hayalhânemin aþ(k)ý
bilsen nasýl da üþüdüðüm yanlarýmdan yanýyor
yara alýyorum
ve iyileþiyorum yine
vetsüz kýrgýnlýklarý ayýklarken çürüklerimden
berdûþ bir kaderin kederini canlandýrýyorum
can oluyor ve hatta can alýyorum en güzelinden
yoruluyor, duruluyorum
flu biraz daha âhval meselem
ruhum âþýk inzivâ diyarlarýna
solo hâl de eskiyorum yeni sözlerimde
tekliyor,
titriyorum mum alevi zarafetiyle
neþesi kayýp bir gülüþ bakýþlarým hayata kimi zaman
klasik düþünce küpü beynimle
kopuk ve daðýlmýþ tesbih taneleri gibi aklým
ölümü gömüyor biryerlere
bulma yasaðý koyuyorum çocuklara
hayat sonsuzlaþýyor avuçlarýný
ve kýna kokusunu duyumsayýnca genzimde
içim de gonca bir mavi oluyor duâ
kanamasý duruyor kâlbimin
yaralarým rüzgârý özleyen dal gibi
þifa bekliyor
geç olmadan diyorum sonra
bitmeden bu ezan
âmin de lüften
efsunla ümitlerimi üfleyerek
dirileyim anne
çok ölüyorum..
...