ben seni göðsümdeki yara gibi sevdim merhem diye sarýndýkça þefkatime özlemlerin
gülüþüme aldanýp düne yorma iç`ine inen kuyu kuyu karanlýktýr gözlerim dilim ateþe sürgün
doðumu müjdeleyen ölümü de müjdeledi!
ekmek paylaþýlýr, babamdan bilirim... matem nasýl bölüþülür sevgili!
kýrk dað yüküyle bir avuç toprak olur insan! gurbetten sýlaya nasýl uzanýr ellerim, mahþer yeri avuçlarýn avuçlarýmda ýsýnýr!
bana sorma nehirleri kurutan denizleri daha dün, babamýn mavi gözlerinde göðü gömdüm bana kalan, toprak rengi bakýþlarýnda kahýr yüklü gemilerin demir aldýðý acýlý anam durulduðum tek liman...
bir tül gibi geceyi dokuyorken üzerimizde zaman rüzgara býrakýp iplerimizi bulut bulut atýlmak uçurumlardan ölmek kadar yakýnken nefesin nefesime yaðmurunda ýslanmak
geç kalmýþken; ellerin ellerime gözlerin gözlerime tenin tenime eksilse dokunuþlarýn bilki bu ömür ziyan
asma yüzünü sevgili yazgýsý yüzünden taþan eski resimler solarken sandýk içinde ana kucaðý arayan bebekler gibi sokul göðsümün yamacýna soluklan sen hep bahar kal...