Sana medeniyetten bahsediyorum
Masanýn ucunda biri -adam diyor ki býktým
soðudum her þeyden
Her þey soðuk olabildiðince
tenin bile, öpmekten yorulmayan o kýta
yarýnca uzaklar iyidir diyorsun
iyilerden bahsetmekle geçmiyor ömür
kötülük yapalým
mesela diþlerini geçirmek gibi ayný elmaya
yarýsý filan olamayýz
uydurulan ne çok masal var
bacaklarýndan akan ilk kan gibi
dikiþ iðnesiyle yeþil bir ip geçiyor
tane tane tanrýya inanýyor masa
sandalye çay tabaðýnda
kaþýðý kalýyor ellerinde
lütfen uzatma o ellerini bana
þerbetli bir gün, kaldýramýyorum
hiç sevmiyorum cadde baþlarýný
beklemek geliyor aklýma
seni, bir vakti yok
ölüm kokusuna karýþan tozlar
insan koklamak istemiyor
ýslak ayaklarýyla çiçeklere koþan çocuklarýn
ýslak burunlarýnda seken ceylan
bir zamanlara kalýyoruz
pazara, pazartesiye, ay oluyor, hazirana
hiç sevmiyorum
gelemeyenleri
sonra bir yerde piç oluyor
anlatýlacak þeylerin baþýnda izah yok
sýkýlýnca þu atletten
çamaþýr suyuna basýyorum renkli hayalleri
bizim hayallerimiz
apýþarasýnda su güvenli akar
ellerin korkak olmasýn, pençeleri tüfek
gençler daha ne kadar gidebilirsiniz buradan
öte güzel bir dünya sinemasý
afiþe özenen kadýnlarýn saçlarýnda kelebek toka
düþürdüðünden biliyorum
saçlarýn alýþýyor sonra karanlýða
bir þarký aðzýmda- dinliyor bir kadýn:
gitme, gitme uzaklara, uzaklarda neler var
burada sevgi, burada gözyaþý, birazda keder
inan bu bize yeter
yeniden doðunca bir çiçek oluyorum
aðzýnda ýslanmayanlara soylu bakla
güneþ vuruyor kalbime
sen vuruyorsun
göðsün vuruyor
tarih asla affetmeyeceðimden yakýn akýþ
kuru güller avucunda ufalanýyor
ben. çoktan son gecesine giriyorum evrenin
korkarým o bunu biliyor