YİRMİ BEŞİNCİ SAAT
Tayyareler uçuþuyor kirpiklerimde;
Mahrem düþler görüyorum
Günün en civcivli vakti…
Adý olmayan kadýnlar
Çaldýrýyor düþlerini.
Ýklimsiz bir coðrafyanýn þeceresini tutuyorum;
Üstüme baþýma bulaþmýþ
Aþk’ýn yelloz nefesi.
Bir adam peyda oluyor;
Ne aklýmda gecenin isi
Ne de umurumda az sonra
Çalacak kurulu alarmýn yirmi beþinci saati.
Günleri sayýyorum tek tek,
Fazla mý ne?
Çýkarýyorum takvimden pazartesiyi.
Sýkkýn pervasýzlýðý gölgelerin,
Soluk teni metruk sessizliðin.
Aylarý da ayýrýyorum bir köþeye
Cibilliyetsiz takvimin son yapraðýný koparýyorum,
Hani olur da kayýp düþerim,
Varmadan on üçüncü aya.
Bitap düþerim, hem belli mi olur,
Sönmezden evvel gözümün feri.
Çýðýrtkan mevsimleri kýnarken,
Kanarken yaz yaðmuruna,
Solmaya meyilli gönlün kayýp güncesi.
Devrilen yeknesak bir tümce;
Devrik koþullanmýþ o gizli özne,
Sevemedim gitti emir kiplerini.
Son, diyorum;
Bu son!
Yine de doyamýyorum aþk’a,
Kim bilir;
Daha kaç kere öleceðim?
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.