ÖNSÖZ..
Çocuk olmak güzeldi,
Sevmeyi bilmezdin
Sevda gibi bir derdin yoktu,
Kimseye kendini kabullendirmek
ve benzeri sorunsallarýnda olmazdý
Çocuktun,
Özlemlerin olurdu sadece
O da yalnýzca ailene,
Ve bilirdin ki severdi onlar seni
Ve bilirdin ki vazgeçmezlerdi senden
Küçük kýrgýnlýklarýn olurdu hayata
Bak oda hayata,
hani yine de sevdiklerine deðil
Bir bisikletim olsun isterdin, yok diye üzülürdün
Yün çoraplarýnla övünürdün
Kot pantolonunun markasýna bakmaz
Pazardan alýnan pantolonun heyecaný ile mutlu olurdun
Okul zamanlarý kar yaðmasý yeterdi yüzünün gülmesi için
Denize taþ atmak
Misket oynamak
Ve bir tele baðladýðýn plastik araba
Ve bir çiklet çýkarmasý
Ve bir sobada kýzarmýþ kestane
ne kadar zormuþ büyümek
Sevdayý öðrenmek
Sevdalanmak
Ve mutluluk için çok farklý beklentilere kapýlmak
Hiç tükenmeyen çocukluk hatýrlarýný anýmsadýðýnda aðladýklarýna bile güler olursun. Aðzýný gýrdýðýmýnýn garibanlýðý der gülersin de garibanlýðýn ne olduðunu bilmediðine de bin bir kere ah edersin. Fakirlik dediðinin mal mülk olduðunu zannettiðin çocukluðundan asýl fakirliðin sevgisizlik olduðunu öðrendiðin günlere geldiðinde iþ iþten geçer olmuþ da son kez bir tutasýn gelmiþtir zamaný.
Zordur tutmak zamaný ve zordur zamanýn fukaralýðý
Hele ki sevgiyi Türk filmlerinden öðrendiysen, mahallendeki sevdalýklarý izlediysen küçükken, zamanýn geçmesiyle tükenen “sevgi” nin; bünyende ne kadar aðýr bir hastalýk haline geldiðini gözlemlediðinde aklýnýn almadýðý pek çok soruya eþlik edersin.
Haytalýktan farklýdýr sevdalanmak ya hani, haytalýk la geçirdiðin zamana bile ah eder türlü hikâyeler yaratýrsýn yüreðinde.
Çocukluðumdan buyana biriktirdiðim hayallerimin bir animasyon hikâyede yaþanmýþ olmasýný sorgularken, içimde kaç hikâyenin gece lambasýndaki ampulün patladýðýný anlatmam mümkün deðil.
Yýllar geçtikçe yaþanmýþlýklarýn eksilttikleri veya yaþanmýþlýklar yüzünden kurmuþ olduðum deðiþik beklentilerimin bir gün mutlaka karþýma çýkacaðýna ve türlü çiçekleri ayný bahçeye ekmek için bahçývanlýða soyunacaðýma emindim aslýnda. Gel zaman deðiþen iklimlerin dýþ dünyamda yarattýðý sendromlarý gözlemlediðimde, bu tutkulardan her ne kadar soyutlanmýþta olsam huzura ermenin yolunun bu düþlerimden geçtiðini bilmek aslýnda kenarda köþede çocukluðumdan kalma duman çýkararak ayný çemberin çevresinde dönen pilli trenimi seyretmek gibiydi. Her defasýnda ayný hayallerle yola çýkan o trendeki hayali yolcularýmýn aslýnda dönüp dönüp tekrar önümden geçmesi gibi.
Duraksamadan sürdürdüðüm hayallerin sonunda baþarýsýzlýðýn; bir balýkçý teknesinin palamut avýna çýkýp istavritle dönmesi kadar can yakýcý olduðunu görmek, “tövbe bismillah, bana ne oluyor” diyerek sorgulamak kadar gerçekti.
Lakin bitmez zamanýn muhabbeti insanla
Ve Tanrý uludur diyerek okunan Türkçe ezan gelir hep aklýma
Tanrý uludur evet ve Tanrý büyüktür aslýnda.
Dindarlýðýmdan deðil söz konusu ettiðim dini motifler, yalnýz insanýn sýðýnacak bir inancý da olmalý,
Yoksa dünya üzerinde hayatýmýzý etkileyen enerji, sinerji ve benzeri olaylarý hangi bilim dalýyla açýklar ki insan. Astroloji mi? Hayýr caným tabi ki deðil. Hem ben nasýl bir baþka akreple ayný hayatý yaþarým. Tanrý korusun.
Çok deðil pek kýsa zaman önce sevdalýkla tanýþtým
Eskiden türlü sözler yazýp sevdalýk hakkýnda türlü sözler ederdim. Bir bilge asaletiyle söyleme döktüðüm sözcüklerimi egomu da kullanarak uygulamaya sokar ve çeþitli aþk hikayelerinin baþ rol oyuncusu olurdum.
Ve hatta Jön olurdum.
Bazen Bulut Aras, bazen Ediz Hun, çoðu çoðu Kadir Ýnanýr olduðum zamanlar genellikle karþýmdaki kadýný da Gülþen bubikoðlu veya Çolpan Ýlhan zannederdim.
Ve kadýnlar.
Gözümde büyüttüðüm
Ardýndan küçülttüðüm
Zamana yayýp senaryolarýma dâhil ettiðim
Zamana lanet ettiðim.
Dedim ya Tanrý büyük.
Çeþitli aþklar yaþamaya çalýþýp, tütünsüz kalmýþçasýna saðda solda aranýrken bir vazgeçiþe teslim olursun ve o vazgeçiþin sonrasýnda ise Tanrý dan taleplerin deðiþir ve beklentilerini farklýlaþtýrýrsýn ya, hani iþte orada takýlýp kalmayý beklerken Tanrý sana son oyununu oynar.
Ýþte bir anda beklenmedik bir sevdaya düþmek denir bunun adýna ve bu durumu özetlemek gerekirse; su birikintilerinde gezindiðin tekne ile bir anda okyanusta bulursun kendini.
Þimdileri ben aþký bilmediðimi anlatmaya çalýþacak kadar çýrak çýkmýþ bulunduðum sevda hikâyesinin jön oyuncusu olmaya çalýþýrken buluyorum kendimi
Jön oyuncusu olmaya çalýþýrken dediðim Ayhan IÞIK,
Karþýmdaki kadýn ise harbiden Belgin DORUK
Ve öðrendiðim tek bir þey var
Bu senaryoyu yazan çok iyi yazmýþ…
uzun uzun anlatmak istediklerimin ilk sayfasý olsun yazdýklarým ve utanmayayým da ekleme yapýpý sayfayý kapayayým.
Adýmý kaybetmiþliðimdendi korkularým
Adýmý bulamamaktý gökyüzündeki mavide
Ve bir denizin kýyýsýnda kuma karýþmýþtý çakýl taþý misali
Grilere alýþmýþ ve yeþilliklere susamýþ yüreðime söz yoktu
Söz gizlisinde kalmýþtý týrmanamadýðým yamaçlarýn
Sis kaplamýþtý þehirlerimi ve ay aydýnlatamýyordu sokaklarýmý
Uzundu mevsimlerim, dört mevsimim yoktu
Sonbahardan ilkbahara geçiþler yaþar meyve veremezdim
Ya dökülür ya açmaya baþlardým aðaçlarýmdan
Ya bükülürdüm rüzgârdan yâda yeniden filizlenmek olurdu derdim
Hayallerim geceye düþerdi ve gece sabaha eriþemezdi
Ne soðuk olurdu gece ne de sýcak, rüzgara kapýlýrdý iç çekiþlerim
Gelmesini beklemediðim Kýþ’ ým
Gelmesine ihtimal vermediðim Yaz’ ým
Bilmediðim tek gerçek olduðunu;
Buz tuttuðumda ve ateþlere düþtüðünde yüreðim anladým.
Poyrazla daðýlan sisin ardýndaki sen güneþinle yaktýn
Muhtemelen kýyamet koptu ve cennetin kapýsýný araladým.
Uður TAÞPINAR
Sosyal Medyada Paylaşın:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.