gece, ne kadar çok yorgun var
ismin birkaç asýrlýk iftira
adýný anýyorum,
iri bir taþ saplanýyor. bu kaya sýradan bir günün ardýndan
içime serpilen ýrmaðýn kýyýsýndaki topraða aldanýþ
birazdan soyunup gökyüzünden atlayacaðýz diyen su
söz veriyor kendime
yaðmurdan sonra çiçek açacaðýna
vurulduðumuz yer kalple sýnýrlý olsa
geceyi býrak, kokla göðsümü
ellerimi ateþli nöbetlerden sonra böyle çaresiz,
toparlanýp gidecek bir ben dahi býrakmazdým
sütünü bozmasaydý dünyanýn insanlar.
öyle insan olmanýn mektepli çocukluklarda kaldýðýný görünce
sabrýna diyeceðim,
alýþýyorsun bir balýk gibi; burasý kurbaðalarýn cenneti
nefesine döþenen mahþerden dehþet öykülerin kan tutuyor
önümde büyüyor çocuk
sýradan günlerin karanlýðýnda
hangi mucizenin serinletebileceðine inanacaðýz,
böyle karanlýk
serin yerlerin secde ettiði çimenlerde
aðlayan ýrmaklardan biraz
kurþun bir kalemin yazabildiðinden
öldürebilenine geçiþte
gözlerini görüyorum
alnýna doðrultumuþ namlu
gözlerini saatlerden kaçýrýyorsun
duvar boyu hazýrlýksýz
çaresiz
seninle biraz
o zaman çocuklardan
zindanlardan
þehre bakan asker korkaklýðýnda
kaç yürek kemiðini eritip yarýn diye umudu kullandýlar
anlatamadým
aramýza ey’ler girdi
koyu bir iftira kurutuyor atiyi
kabuslu gecelerde tenimi emen tezek
gözlerinin düþünde zindan beðendiremiyorum yastýðýma
gördüm
dua ederken, yaslanarak biraz siper olabilen duvara
nefes alabilenleri
kargaya yazýk olurdu burnunu nefsi tasvir etmede
gelip avuçlarýna
boðunca sesimi
öpüverdim kara hakaretlerini bir milletin
topyekun sessizce gözyaþý dökmeyi öðrendiler
ama öyle sessizce gidemezsin
sabýr düþünce
masallarýn bile anlatabileceði zamanlar gelir
kansýz savaþlarýn her biri
genç adamlarla, kadýnlarý zehirlerken
elmasýz kalmanýn tahammülsüzlüðü ses verir
gözlerin düþer
biraz aðlamakla kýz bozulur
bana biraz da yazýk edilmiþ günden haber verince
düþündüðüm yer de doðuracaðým güneþi
kaldýrým kenarýnda
dokununca þarap þiþesine
sarhoþ olacaðým
ismini anýyorum
ey ismin, ne güzel bir iftira
yas tutuyorsun aþk tabutunda