býyýklarý bile terlememiþti henüz
direnemedi merminin sýcaðýna,
ölürken ne güneþi tanýdý ne güzü.
sýðmadý gün güneþe,
pimi çekildi anacýðýnýn
güneþinden vuruldu yeryüzü.
ah oðul…!
cinayeti yarattýk ama kurtaramadýk kendimizi ölümden
kaç ölümdür bir yaþamýn ederi?
kurþun nasýl vurur bir çocuðu düþlerinden
postal izi,
barut kokusu mudur insanlýðýn kaderi?
ah oðul…!
gökkuþaðýnýn az sonrasý
-b a r ý þ-
yakýn mýdýr acep kurtuluþ günleri?
acýnýn deminde umudun ýþýðýnda
yeþil bir zeytin dalý gibi
yaþayarak
azaltmalýyýz ölümleri.
Zulüm tarlasýna çevirdik bu þiþko Dünya’yý
-savaþan askerler soruyordu:
birbirimizi hiç tanýmýyoruz,
birbirimizle hiçbir sorunumuz yok,
o halde neden birbirimizi öldürüyoruz ki?-
.
Ah ne acý!
Yüreklerimiz barýþýk ama liderlerimiz deðil.
.
-Þu masmavi gökyüzü bizim,
Pýrýl pýrýl güneþ bizim, ay bizim, yýldýzlar bizim
Kapkara yeryüzünde bu kavga niye?-
Düþünmek Yaþamýn Pasýný Silmektir
Karina Yayýnevi. Ank