- 771 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HIC TUTSAK OLMADIM BEN ....1.BÖLÜM...
Yaşlı kadın 40 senedir hayatını paylaştığı iki odalı evİnİn mutfak penceresinden acı bır gülümsemeyle dışarıda olup bitenden bihaber bir noktaya dalmış, sessizliğin evdeki hakimiyetine yenik bir zavallı gibi titreyen elleriyle kahvesini yudumlamaya çalışıyordu.Alanis çok fazla büyük olmayan bu sade evi zaman zaman mutsuzluğunun simgesi olarak görmüştü, öyleki bu duygu ona yıllarca hayatını sonlandırma planları yaptırmıştı. O kocaman iç dünyasının ne büyükçe hayalleriyle ayak basmıştı beyaz badanalı evin anlamsızlığına...
Kaç Alanis hadi hayallerine kaç diyordu yine o beynini kemiren ses kaçmalısın Alanis kaçmalısın" ne çok severdi özgürlüğü ne çok severdi tutsaklığı ah şu halsizlik olmasa , kendi bedeninde tutsaklığı yaşamak da varmış onun sonuna değil ,sonun ona plan kurduğunun farkına varmak öfkeleniyordu içten içe çok geçti her şey için göçebeliğin sevdalısı kadın bak pencerenden bakabildiğin kadar bak sonbaharın bahardan kalma yaprakları nasıl savurduğuna seyret doya doya ....Yer Hamburg yıl 1970 çekiştirerek bavulunu sürükleyen genç bir kadın ve kucağında 2 yaşında gittikçe huysuzlanan bir erkek çocuğu işte demişti Alanis ben geldim ,özgürlük sana geldim kucakla beni al kollarına umutlarımı bırakma beni hayat ,asil bir köleyim ben asilim ..oturduğu yerden aniden kalktı Alanis duvarda asılı duran resme doğru yürüdü sızlıyordu her yanı en çok da yüreği hiç dinmemişti ya Ömeri duruyordu ona karşı kaç sene oldu hesabı tutmuyordu bir türlü ölümsüzlerin yaşı yoktur sevgilim diye mırıldandı ...Alanis İstanbulda doğdu babasını yalnız resimlerınden tanırdı severdi o siyah bakışları manaları derin yüz çizgilerini "Annesi babasını Amerikada üniversite yıllarında tanımıştı bir kızılderiliydi babası yiğit bir kızılderili ,ailesinin baskılarına dayanamayan Annesi babasını terkederek Türkiyeye dönmüştü hamile olduğunu farkettiğnde ise her şey çok geçti ,Annesi eğitimli bir kadındı telaşsız ve soğuk görüntüsü haricinde Alanisin aklında kalan hiç bir hatıra yoktu onunla ilgili Annesine benzemiyordu savaşcıydı Alanis hırçındı uzun süre Kızılderililerin hayatını farklı ruh gizemlerini araştırıp anlamaya çalıştı .Şöyle yazıyordu bir kızılderili hitabesinde...(Yalan tohumdur. Bire kırk verir. Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki bire kırk verir. - Bilgi de tohumdur. Bire yüz verir. Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki; sana bilgelik, torunlarına da ilham verir. - Zeka sudur. Tohumları yeşertir. Yalanı da bilgiyi de. - Yetenek topraktır. Ne ekersen onu biçersin. Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter. - Emek güneştir. Tohuma da suya da toprağa da hayat verir. - Kader çadırındaki kilim gibidir. Ipliğini Ulu Manitu verir sen dokursun.Deseni sendendir, renkleri doğadan..)
ABD Başkanına Mektup: Toprak İnsana Değil,
İnsan Toprağa Aittir..4
Bu mektup 1854 yılında, bir Kızılderili reisi olan Şef Seattle tarafından Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na yazılmıştır.
Bir Kızılderiliyim ve anlamıyorum… Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabilirsiniz ya da satarsınız? Bunu anlamak bizler için çok güç! Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, beyaz kumsallı sahiller, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu, halkımın anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerin bir parçasıdır.
Ormanlardaki ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımızın anılarını taşır; biz buna inanırız! Beyazlar için durum böyle değildir. Bir beyaz ölüp yıldızlar alemine göç ettiği zaman, doğduğu topraklarını unutur. Bizim ölülerimiz ise bu toprakları unutmaz. Çünkü Kızılderili gerçek anasının toprak olduğuna inanır....
BERRIN KORKMAZ