Gülüşlerim Yandı
hayrettin taylan
-Tebessümlerimde yanıklar var.Son gülüşün de yandı. Yakılmış bir aşk olarak mazime külden , gülden kuldan kalıntılar bıraktım.
- Aldırmadan gidenin ameliyatla alınmış huylu urları var. Aldırmadan kalmanın kalaycısıyım. Sevda tasımız bakırdan olduğu için paslandı. Büyük sevdakarların hepsi bu sevda tasıyla içti sevdalarını.
-Ben kalaycıyım, şimdi bu sevda tasımızı ve tasamızı kalaylıyorum kalakalışlarla.
-Henüz icat edilmedi öylesine gidenin ardında ne yapılacağına dair. Öylece kalarak yüreğimdeki gülüşleri yaktım. Bir sevenin en büyük silahı onun için attığı ve onu hatırladıkça attığı gülücükler.
-Benimkiler yandı sevgilim. Yanıklarım anılarıma kadar indi.Yanmayan tek yanım sensin.
-Çelişik duvarlar örüyorum.Üstümü örten acunların acısından derlenmiş huzurlarım.
-Bir kelime gerekliydi aşk ve ayrılığa.Düşündüm bulamadım.Buldum da biraz görsel, biraz işitsel, biraz özlemsel olunca yazmadım o sözcüğü.
-Düşün sevgilim lal olan kör olan sağır olan ve sensiz olan var.
-Onların da anlayacağı bir sözcük seçmeliyim.
-Yok yok sevgilim bu özel kelimeler böyle özel kalmalı.Dilsiz, sağırlar, körler nasıl anlayacak, nasıl algılayacak.Gerçi seven sevdiğine zaten laldir, kördür,sağırdır ;ama yine de sözcük bulmalıyım.
Binlerce kelime yan yana, yana yana sana yakılışımı yakıyorlar. Kağıttan bir yüreğim yok ;ama yine de yanıyorum.Ne kadar korsun bana.Ne kadar körmüşüm sana.
Tavır, takındığı tavrın aynasında tarar amaçlarımızı. Seni gördüm tavrın aynasında .Gözlerinle sözlerin aynı şeyi söylemiyordu. Nemliydi gözlerin, içsel yağmurlarını bekliyordu. Sözlerinin yılanı zehrini akıtıyordu. Bir ihanet bulmacasını çözen zamansızlık sızılarının siyah kareler arasında saklıyordu.
-Seni unutmayı en uzak paraleller arasında bırakmışım ;ama ne zaman güneş doğsa içimde senin ışıkların ağlar.Ne zaman ay doğsa içimde kalan aydınlıklar ağlatır geceyi.
-Ne zaman yıldızların toplansa başımda düşlerin gerçeği diline dolar senli her şeyi.
-Yakarmış, yanmış, akmış bir halin içinde içim içime dolanır.Karışık pizz’anın son şekli ben miyim acep?
-İsrafın lüzumu yok ;ama sensizlik israf mı ki? Beni neden bu kadar müsrif bıraktın? Bunun vebalini hangi vebali peri öder ki? Bir başka sevgi israfında öylesi demler yaşamak da müsriflik olmaz mı Ruhsu.
Ve saat kaçı geçerse geçsin senin gidişini geçer mi ki? Zamanda israf ediyor.Senden sonra geceler yıl gibi, gündüzler bir saat gibi işliyor.
-Sevgilim ben sensizliğin cimrisi değilim ki bu zamansızlık neden hep yanımda.
-Varsıl düşlerim, sevgilerim, algılarım, çağrılarım, bağrışlarım var bilmiyor musun?
*Dünyanın merkezi sen değilsin dedim zamana.
Z’aman dedi.
…: Bu merkezin sızısı damla ile ömür arasındadır. Seven için zaman sadece yan yanayken geçen zaman değil.Seven için zaman kırk sekiz saattir.Sevenler gün boyu birbirlerini andıklarında ikiye katlanır zaman ve böyle katlanarak gider. Gittikten sonraki zaman üçe katlanır, o ,sen, yeniden biz olma hayalini de katarak artışın son kereciğine gider.
Zamanın kıyısı vazgeçilmez kayalarla doludur.Her sevgi gelir çarpar, kanar, yaralanır orada güneşlenip bekler iyileşmeyi.
-Sevilen biri olabilirsin.Seven biri olarak kalmak daha kolay;ama seven birini sevmek, onu bekleme çaresizliğinde yangınlar ders verir dermansız ,zamansız , vazgeçilmezsiz akışlara.
Sevda ,kaç yaşında olursa olsun ilk sevdiği yaşta kalır.
Aşk, alev gibi yanar onun ışıklarına tutunmak da sevene kalır.
Aşık, aşkın alevi etrafındaki ışıklarla içindeki karanlık sevgileri aydınlatma uğraşında olan zavallıdır. Zavallılık onu edici bir şey.
-Birisi için öyle zavallıca dillere dolanmak kolay mı? Orada gurur boynu bükük çavdarlar gibi .
-İnsan severken de başaklar arasında hep çavdar gibidir.Başı dik, çavdarlar arasında en uzun olmayı oynar.Oysa yaşam başak olmak yani doğal kalmayı, doğal sevmeyi öğütler, sunar.
YORUMLAR
Harikasın beee......süpersin süper yazıyon valla nerde aglına geliyo bilmem ....