- 1007 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK BEKLEYEBİLDİĞİN KADARDIR
Nihayet beklediğim gün gelmişti. Gideli tam üç yıl oldu ve ben üç yıldır onu beklemekten hiç vazgeçmedim.
Saate bektım. Uçağın inmesine iki saat vardı. Masanın üzerinde duran çantamı alıp hemen havaalanına gittim.Tekrar saate baktım,bir saat sonra burada olacaktı. Boş bir yer bulup oturdum. Onu beklerken tüm yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti...
’’ Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ’’
Bilgisayarın ekranındaki yazıyı görünce sevinçten deliye döndü. Annem ’’Ben sensiz ne yapacağım!’’ diye ağlamaya başlamıştı bile. Bana o kadar düşkün ki izin versem benimle birlikte Ankara’ya kadar gelecekti. Neyse ki babamla onu ikna etmeyi başardık. Bir hafta sonra Ankara’ya gitmek üzere yola çıktım. Yolculuk boyunca yeni hayallerini kurdum. Otobüsten indiğimde beni karşılayan büyülü şehrin ileride hayatımı değiştireceğini nerden bilebilirdim...
Yeni evime yerleşmekle meşgulken bir anda çalan kapıyla irkildim. Komşulardan birinin geldiğini düşünürken çocukluk arkadaşım Defne’yi karşımda görünce şaşkınlıktan dilimi yutacaktım. Çığlık çığlığa birbirimize sarılırken şaşkınlığım hala devam ediyordu. Bağırarak ’’ Defne senin burada ne işin var? ’’ diye sordum. O da benimle aynı bölümü kaanmış ama bana sürpriz yapmak için söylememiş. Onunla yaptığımız uzun sohbetten sonra ilk günden okula geç kalmamak için yatmaya karar verdik.
Okula gittiğimizde ben heyecanla etrafımı seyrederken Defne her zamanki gibi ’’ Biliyor musun ? ’’ dedi ’’ Çok yakışıklı çocuklar var. ’’ ’’ Tamam, Defne hadi derse geç kalacağız. ’’ diyerek onu sınıfa götürdüm. Defne sınıftaki yakışıklıları izlerken ben not tutmaya çalışıyordum. Ders çıkışı kantine inip notlarımı temize çekmeye başladım. Tam bitirmek üzeryken Defne geldi. ’’ Sana inanamıyorum Sedef ’’ dedi. ’’ Hala liseden kalma not tutma alışkanlığını mı sürdürüyorsun ? ’’ ’’ Biliyorsun Defne ben öyle çalışıyorum. Neyse bırak benim notlarımı da eve geç kalmayalım.’’ Biz tam kalkarken arkamızdan gelen bir çocuk bana çarparak elindeki kocaman bir bardak kahveyi notlarımın üzerine döktü. Sinirden elim ayağım titredi resmen.
’’ Kardeşim önüne baksana, görmüyor musun, notlarım ne hale geldi ? ’’ diye bağırıp çağırmaya başladım ama beyefendi bir özür dileme zahmetine bile katlanmadı. Sinirle çantamı alıp çıktım. Defne bana söylenmeye başladı. ’’ Deli misin sen ya, Erhan Türker o. Okulun bütün kızları onun peşinde ve sen onu azarlıyorsun.’’ ’’ Ne yapsaydım Defne ? Okulun bütün kızlarının onun peşinde olması notlarımın berbat olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ’’ diyerek eve gittim. O sinirle ders çalışamayacağımı anlayıp erkenden yattım. Ertesi gün okul durağan seyrindeydi. Çıkışta Defne arkamdan koşarak gelip bir dosya uzattı. ’’Sınıfta unutmuşsun üzerinde adın yazıyordu. ’’ dedi. Benim bir şey sormama fırsat vermeden ’’ Ben biraz dolaşacağım. ’’ deyip gitti. Eve gidince zarfı açtım. Gözlerime inanamadım. Bunlar benim notlarımdı. Hem de inci gibi bir el yazısıyla yazılmıştı. Notların son sayfasında bir çift göz resmi vardı. Birden içim ürperdi. Çünkü bunlar benim gözlerimdi. Altında küçük bir yazı: ’’ Bu gözlere kızgınlık hiç yakışmıyor, özür dilerim , Erhan Türker.’’ Beni sadece iki dakika görmüştü. Üstelik ıalanan notlarıma bakmaktan yüzüne doğru doğru düzgün bakamamıştım bile. Şaşkınlık içerisinde yatağıma yattım. Sabah okula gittiğimde kapıda bekliyordu. ’’ Beni şaşırttın ’’ dedim. ’’ Bunu nasıl yaptın ? ’’ ’’ Sadece kuruyan notları temize çektim ’’ dedi. ’’ Ondan bahsetmiyorum. Gözler, yani gözlerimi nasıl çizdin ? ’’dedim. Sadece gülümsemekle yetinrek gitti. Ben derse girdim. Çıkışta eve giderken Defne aşık olduğu çocuğu anlatıyordu. Bense eve gidip ders çalışmak için sabırsızlanıyordum. Kitaplarımı karıştırırken arasında bir kağıt buldum. Kağıtta yine benim gözlerim vardı. Hemen okula geri döndüm. Erhan hala çıkmamıştı. Yanına gidip oturdum. ’’ Bunu nasıl yapıyorsun ? ’’ diye sordum. Beni o kadar etkilemişti ki sesimin titrediğini farkettim. ’’ Sedef, ben bilmiyorum. ’’ dedi. ’’ Bunun ne olduğunu bilmiyorum ama o günden sonra gözlerini aklımdan çıkaramıyorum. İlk defa birine karşı bu kadar özel şeyler hissediyorum. ’’ dedi. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Hiçbir şey söyleyemedim. Ve o gün Erhan hayatıma girmişti, hem de hiç çıkmamak üzere...Bundan sonraki her günüm Erhan’la birlikte geçiyordu. Her gün gözlerimi çizdiği bir kağıda şiirler yazıp kitabımın arasına koyuyordu. Haytatımın en güzel günlerini yaşıyordum. İlk defa birinin beni sevdiğinden bu kadar emindim. Birinci yılımızın sonunda onu ailemle tanıştırdım. Birbirlerini çok sevdiler. Ankara’ya döndükten sonra Erhan beni eve kadar bıraktı. Kapıyı açtığımda nefesimin kesildiğini hissettim. Her yer kırmızı balonlarla doluydu. İçeriye girdim. Büyük bir balonun üzerinde not vardı.Biraz daha yaklaşınca gözyaşlarımı tutamadım.Notta ’’ Benimle evlenir misin ? ’’ yazıyordu. Mutluluktan uçacak gibiydim. Erhan’la geleceğimize dair planlar yapıyorduk. Evlilik için okulumuzun bitmesini bekleyecektik. Zaten Erhanun ablası da Amerika’da yaşıyordu. O geri dönmeden evlilik düşünemezdik. Derslerimin biraz hafiflediği bir dönemde annemin ısrarı üzerine İzmir’e gittim. İki hafta boyunca ailemle vakit geçirdikten sonra Ankara’ya döndüm. Erhan’da bir gariplik vardı. Bir gün çıkışta her zaman gittiğimiz bir pastahaneye gidip oturduk. Kötü bir şey söyleyeceği belliydi çünkü ilk defa gözlerini kaçırıyordu benden. Dayanamayıp ’’ Erhan ne olduğunu söyleyecek misin artık ? ’’ diye sordum. ’’Bak Sedef,’’ diyerek söze başladı. Biliyorsun ERASMUS programıyla Amerika’da eğitime devam etma hakkımız vardı. Ben de başvurmuştum. Kabul edilmişim.’’ Sözleri beynime bir bıçak gibi saplanıyordu. Sessizce dinlemeye devam ettim. ’’Ablam da orda. Bu geleceğimiz için çok önemli beni anlıyorsun değil mi ? Üç yıllığına gidiyorum. Sana beni bekle demeye hakkım yok ama ben seni hiç unutmayacaağım Sedef. ’’ Sözlerini bitirdiğinde ağlamaktan konuşaacak durumda değildim. Hiçbir şey söylemeden kalkıp eve gittim. Bir hafta boyunca okula gitmedim. Evde otururken Erhan mesaj atmış. Uçağım yarın 15.00 da.’’ Ertesi gün öğlene kadar yataaktan çıkmadım. Saat 14.00’ı gösterirken hemen giyinip havaalanına koştum. Kalabalığın arasında Erhan’ı bulup ona sımsıkı sarıldım. ’’ Seni bekleyeceğim Erhan. Değil üç yıl, on üç yıl bile olsa seni bekleyeceğim. ’’ dedim ve gitti. Son iki yıldır tek bir haber alamadım ondan. Okulum bitti ama ben işe başlamadım. Erhan gelmeden bir şey yapmayacaktım. Onu bekleyeceğime dair söz vermiştim.
Ve uçağın indiğine dair yapılan anonsla kendime geldi. Evet, Erhan gelmişti. Hemen ayağa kalktım ve onu aramaya başladım. Biraz aradıktan sonra onu gördüm. Koşarak yanına gittim ve ’’Hoş geldin Erhan ’’ dedim. ’’Bekleyeceğime demiştim ya, bekledim seni.’’ Erhan hiçbir şey söylemiyordu. Daha sonra yanında duran sarışın kadını fark ettim.’’ Demek ablanla beraber döndünüz.’’ dedim. ’’Çok iyi etmişsiniz.’’ Ve elimi uzattım, ’’ Merhaba ben Sedef.’’
Erhan gözlerinde anlam veremediğim bir ifadeyle bakıyordu.
’’ Tanıştırayım eşim.’’ dedi...
TUBA DERYAL