- 698 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Gencin Hikayesi 2
Ne yapsaydı acaba Mustafa? Hiç anlamazdı, bilmezdi, ticaretin t’sinden bile anlamazdı. Acaba bir yerlere girip çalışsa mıydı? Evet, evet diye düşündü. Bir yerlere girip çalışmalıydı. Birden atılırsa ticarete acemilikten elinde az buçuk bulunan üç beş kuruşuda kaybedebilirdi. En iyisi bir yerlere girip çalışmalıydı. Ne iş yapabilirdi acaba? Kara kara düşüne düşüne giderken yoldan yapıştırılmış ilan gördü kasabın camında. Girdi içeri konuştu müstakbel patronuyla. Patronu da sert mizaçlı biriydi. Uzunca konuştuktan sonra patronu onu denemesi için yarın sabahleyin erkenden gelmesini söyledi.
Dükkandan çıktıktan, şöyle bir dolaştıktan sonra akşam ezanında evine döndü. Hayli dolaşıp, düşünmüştü bugün o yüzdende bi hayli acıkmıştı. Ellerini yıkadıktan sonra sofraya oturdu. Yemekler çoktan yapılmış, sofra hazırlanmıştı. Altı kardeşi ve annesiyle oturdular sofraya. Anneleri yatalak kaynanasıyla kaynatasına yataklarında yemeleri için tepside hazırlamıştı. Hep birlikte yemeklerini yemeğe başladılar. Yemekte kuru fasulye, yoğurt, soğan ve ekşi maya köy ekmeği vardı. Mustafa yarın kasaba gideceğini onu işe alması için kasabın kendisini deneyeceğini söyledi.
Yarın olmuştu. Kahvaltı yapmadan yola koyuldu Mustafa. Ayakkabılarını giydi, çıktı dışarı, kapattı evin kapısını. Evleri yer ev olduğu için evin kapısını açar açmaz karşılarına sokaklarının kirli beyaz taşları çıkıyordu. O taşlarda yürürken birer ikişer adım atlaya atlaya vardı kasap dükkanına ve içeri girdi. Kasap kahvaltı yapıyordu teşhir dolabının üzerinde, ona eşlik etsin diye Mustafa’yı da çağırdı. Hep birlikte kahvaltılarını yaptıktan sonra artık onu deneme vakti gelmişti. Depodaki kara askılıktaki kırmızı önlüğü getirdi. Mustafa’ya önlüğü giydirdikten sonra ilk önce nasıl etleri doğrayacağını nasıl kıyma makinesine etleri yerleştireceğini, en önemlisi gelen müşteriye nasıl davranacağını söyledi. Güler yüzlü ve pratik olmasını, müşteriyi bekletmemesini, parayı alırken ve para üstünü verirken nazik olması gerektiğini anlattı kasap. Anladığından emin olmak için gelecek olan ilk müşteriye onun bakmasını söyledi. Birkaç dakika sonra içeriye bir müşteri girdi. Bu müşteri Mustafa’nın bakacağı ilk müşteriydi. Çok heyecanlıydı. Terler akıyordu alnından, yanaklarından. Elinin tersiyle sildi ilk. Yetmeyince bu sever koluyla aldı yanaklarının ve alnının terini. O kadar çok heyecanlanmıştı ki eli ayağı titriyordu. Dalgalı siyah saçlarını omuzlarına salmış, siyah gözlü, beyaz tenli ve güzel parfüm kokulu uzun boylu bir bayandı müşteri. Bayan yarım kilo kıyma alacağını söyledi. Ama Mustafa onu gözlerinden alamıyordu ki dolaptan eti çıkarıp makineye atsın. Patronunun hadi evladım!!! Diye haykırışından sonra irkildi ve kendine geldi. Eline yeni bilenmiş bıçağı alıp dolaba doğru gitti. Derisi yüzülmüş taze koyundan kıymalık et kesti. Aklı hala daha bayandaydı. Sanki birazcık bir acı hissetti başparmağında. Birazcık da bir ıslaklık. Aldırış etmedi, eti koydu makineye bastı düğmesine. Kıymayı yağlı kağıdın üstüne koyup paketledi ve poşete koyup bayana uzattı. Bayanda tam parayı uzattı ki Mustafa’da parayı alırken başparmağının biraz ucunun olmadığını kanların boşalırcasına aktığını gördü. Görür görmez acısını duydu. Ortalığı bir feryat aldı kopardı. Ve sonra… (devamı yakında…)