Yönetmen[2.Bölüm]
Usul usuldan biraz ötece yağıyordu yağmur.Ildız başını soğuk cama yaslamış dışarıyı izliyordu Leyla’yı beklerken..Fakat aklının her köşesini Eylül işgal etmişti.İlk görüşmelerinin ardından bir ay geçmişti ve neredeyse haftada 4 kez görüşüp,sohbet ediyorlardı.Bikaç kezde sinemaya gitmişlerdi.Ildız herşeyi ayrıntılarına kadar hatırlıyordu.Bugün Leyla’dan ayrılması gerektiğinden emin olduğu kadar emindi her ayrıntıdan.Kapı çaldı,başını kaldırıp son kez yağmur damlalarının asfalta düşüşlerini izledi.Daha sonra kapıya doğru yöneldi.
Küt kesimli siyah kısa saçları yağmurda birbirine yapışmıştı Leyla’nın.Yüzünde ki damlacıkların bazılarının yağmurdan olmadığı aşikardı.Gözleri kan çanağına dönmüştü.Ildız kapının önünden çekilip Leyla’yı içeriye davet ettikten sonra hızlı adımlarla mutfağa doğru gitti.
Çay demlemişti,stresli olduğu zamanarda onu rahatlatan şeydi çay içmek.İki bardak çay doldurup Leyla’nın yanına gitti,çayları masaya koyduktan sonra karşısına geçip oturdu.Doğrudan Leyla’nın gözlerine bakıyordu.
-Sanırım bizim hikayemizin sonuna geldik Leyla.
Leyla cevap vermedi.
-Anlaşamıyoruz biliyorsun,senin hayal ettiğin erkek profiliyle benim ilgim yok ve aynı şey benim içinde geçerli.Birbirimizi daha fazla üzmeyip,bitirelim bu işi.
Leyla bakışlarını masadan kaldırarak Ildız’a çevirdi.
-Yine bana Eylül demeyeceksin öyle değil mi,anlasana o yalnızca gelip geçici bir rüya.Bense sen istediğin takdirde sonsuza dek süreceğim.Bana bunu yapmaya hakkın yok !
-Leyla..Lütfen..Eğer o bir rüyaysa lütfen beni uyandırma.
Leyla aniden ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldi ve evden çıktı,ardnda kırık bir kapı bırakmıştı.
O çıktıktan yarım saat geçmeden Ildız çalan kapıyı açıp Eylül’ü içeriye davet etti.Bu sırada sokaktan geçen üç kişi hayretle Ildız’ı izliyordu.Neden izlendiğini çok sonra anlayacaktı fakat o an umursamadı.
Mutfağa gidip iki bardak çay koyup,Eylül’ün yanına geldi.Aslında kafası her daim karışıktı lâkin Eylül bu karışıklığı aratan devasa bir kaos yaratıyordu.Düşleri değişiyordu Ildız’ın,kararları,mantığı ve duygularıda.Eylül,Ildız’ın hayatına askeri darbe gibi girmişti,şimdiyse monarşik bir düzen kuruyordu.
-Belkide düzen her zaman iyi bir şey değildir,hatta herşeyi enkaza çeviren bir deprem şehrin bu sefer daha sağlam temeller üzerine kurulmasını sağlar.Can kaybıysa geleceğe yapılan yatırımın külfetidir.
Ildız sesli düşündüğünü farkedip Eylül’e baktı.Eylül dikkat kesilmiş Ildız’ı dinliyordu,çayına dokunmamıştı.
-Yanılıyor muyum? Ya hayatlarımızı şekillendirmek için uğraşırken,yıllarca eğitim görüp,kitaplar okurken bize uygun olmayan bir şekil ortaya çıkarıyorsak?Bence sadece kendimizi küçük kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz çünkü ; yaşamımızdaki herşeyi kontrol etme yetisine sahip olmak tek amacımız.Bu yüzden küçük kalıplar bize kolaylık sağlıyor.Belki de oluruna bırakılmış,koşullandırılmamış ve hiçbir baskıya maruz kalmamış bir hayatla yüzyıllardır aradığımız huzura ulaşabiliriz.
-Oof aldırma bana Eylül.Aslında koca ömrümde oluruna bıraktığım tek şey sensin.
Bu sırada Ildız çayını bitirmişti lâkin Eylül henüz bardağa bile dokunmamıştı.Akşam olduğunda Ildız Eylül’ü uğurladı.Yatağına uzanıp eline aldığı defterden rastgele bir sayfa açıp gözüne çarpan ilk cümleyi okudu.Daha önceden karşısına çıkmış ve hoşuna gitmeyi başarmış her cümleyi bu deftere yazardı.
“Düşlerinizi kovmayın,çünkü onlar gidince belki siz kalırsınız fakat artık yaşamıyorsunuz demektir.” Mark Twain.
Biraz sonra gözüne çarpmış bu cümleyi düşünerek, uyandığında hatırlamayacağı rüyalarla başbaşa kaldı.
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.