- 2102 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
MAHMUT MU, ARZU MU
Arzu yatak odasındaki makyaj masasına oturdu. Aynada kendine baktı, yüzü gözü boya içindeydi. Kendisini bu makyajlı haliyle yaşlanmış gördü. Masanın üzerindeki küçük pamuk sepetinden rengarenk küçük pamuklardan bir tane aldı. Makyaj temizleme sütünü pamuğa döktü ve gözündeki makyajı temizlemeye başladı.
Rimel ve aylaynırı temizliyordu, simsiyah boya akıyordu adeta pamuk bir sürmeyle kirlendi. Sepetten temiz pamuk alırken,’’Ben bu hayatın içine tüküreyim be ne b.ktan bir hayat böyle’’ diye söverek makyajının kalanları temizledi. Sonra da gözündeki mor farı temizledi. Dudağındaki kırmızı ruju sildi, yanağındaki bolca sürülmüş fondoten ve allığı temizledi. Gerçek kendi yüzü ortaya çıkmıştı. Saçındaki postiji çıkarıp yanındaki sandalyeye düzgünce koydu. Tırnaklarındaki kırmızı ojelerini de çıkardı.
Saate baktı saat 05.30 du Sabah olmak üzereydi, herkes kalkmak üzereyken o yatacaktı. Bu işten bıkmıştı artık herkes gibi gündüz çalışıp gece uyumak istiyordu. Normal bir insan gibi normal bir hayatı olsun istiyordu. Kazancı bu çektiği eziyete karşılık çokta fazla değildi. Aslında baktığında bir asgari ücretle çalışan bir kişinin bir ayda kazandığını o bir gecede bilemedin iki gecede kazanıyordu. Yaptığı işin yoruculuğuna göre Arzuya yinede az geliyordu kazancı. Sonra içinden ‘’Az kaldı her şeyin değişmesine az kaldı’’ dedi.
Dışarıdan Sabah Ezanının sesi geliyordu. Kulak kesildi evet bu ezandı. Oturduğu yerden kalktı, balkon kapısını açıp dışarıya çıktı. Yaz bitmek ve sonbahar gelmek üzereydi, dışarıda serin ama temiz bir hava vardı. Ezanı huşu içerisinde dinledi, sonra derin, derin nefes aldı. Mırıldanarak ‘’Her şeyin değişmesine az kaldı’’ dedi.
Banyoya girip dışarının bütün pisliğini suyla birlikte üzerinden atmak istiyordu. Hemen üzerindekileri çıkarıp banyoya girdi. Sıcak suyu açtı, çok sıcaktı ılıştırıp duşun altına girdi. Bütün günahları ve dışarının pisliği suyla birlikte gider deliğinden boruya, oradan da kanalizasyona gidiyordu. Sonra belki de bir dereye, oradan ırmağa ve denize ulaşacaktı Deniz bütün pislikleri temizler derler, eğer öyleyse belki Arzu da temizlenirdi kim bilir. Sonra da aklına Kimbilir şarkısı geldi ve söylemeye başladı.
Kim bilir bu gidisin donusu olacak mi,
Ah nasil yollarina bakacagim kim bilir..
Ufkumda batan gunes bu sabah dogacak mi,
Kalben ne kadar dertli olacagim, kim bilir..
Kim bilir, kim bilir, kim bilir, kim bilir..
Beklemeye tahammul gosterecek mi gonlum,
Ne malum uzun mudur sensiz gececek omrum
Belki de basucumda arzu ettigim olum,
Hangi yakin zamanda olecegim kim bilir..
Kim bilir, kim bilir, kim bilir, kim bilir
Sesi çok güzeldi, herkes onu dinlemeyi çok seviyordu. Hayranı doluydu, o da aslında şarkı söylemeyi çok seviyordu bıraksalar saatlerce hatta bütün gün şarkı söyleyebilirdi. En çok sevdiği tarz da sanat müziği ve halk müziğidi. Türküler başkaydı her türkü Arzuyu, bazen annesinin kucağına bazen sessiz bir sahile bazen de dere kenarına götürüyordu. Suyun altından çıktı havluya sarıldı. Aynanın karşısına geçip havluyu üzerinden sıyırıp attı. Aynada vücudunu izlemeye başladı. Son birkaç yılda vücudu çok büyük değişikliklere uğramıştı. Göğüsleri dik ve dolgundu, kalça kıvrımları yuvarlaktı. Bacakları düzgün ve tertemizdi hiç kıl yoktu. Kendisini iyice inceledi her ayrıntıya dikkatlice baktı. ‘’Olacak olacak çok yakında her istediğim olacak az kaldı’’dedi. Üzerine geceliğini giydi. Yatak odasına gitti.
Çantasından o gece kazandıklarını çıkardı ve gardolaptan bir ayakkabı kutusu çıkardı. Paraları kutunun içindeki diğer paraların içine koydu. Buradaki son bir haftanın kazancıydı asıl para bankada hesabındaydı. Yeteri kadar paranın olması için az kalmıştı. Kalanı da biriktirdi mi her şey değişecekti. Yıllardır bunun için uğraşıyordu. Ona bu yolda yardım edecek her şeyi ayarlayacak biride vardı zaten. O, Arzuyu yalnız bırakmazdı. Elleri her yere erebilen, herkesi tanıyan bir adamdı ve Arzuyu çok seviyordu. Adamın ona olan aşkını kullanacaktı, bu tür çıkar ve menfaat ilişkisi ona göre değildi ama başka yapacak bir şey de yoktu.
Arzu yorgun bedenini yatağa bıraktı. Sırt üstü yattı, gözlerini tavana dikti kocaman bir OH çekti. Sonrada ‘’Çok şükür tek başıma yatabilirim yanımda ve üzerimde kimse olmadan. Erkeklerin o pis nefeslerini suratımda ve ensemde hissetmeden. Oh be’’ dedi. Arzu artık adamların ağır bedenlerini istemiyordu. Tek başına sere serpe yatağa yattı kollarını bacaklarını iki yana açtı. Keyfi yerine gelmişti. Hayal kurmaya başladı ve yüzüne kocaman bir tebessüm yerleşti.
Küçük bir kasaba hayal etti, deniz kenarı olmalıydı. Denizi ve yüzmeyi çok seviyordu. Küçük bir kasaba huzurlu ve sakin olurdu ,orada huzuru bulacağına emindi. Sakin bir hayat istiyordu bundan sonra, korkmadan güvende yaşamak istiyordu. Parası vardı orada iş kuracaktı küçükken annesi kuaförün yanına vermiş ve hatta ustalık belgesi bile almıştı. ‘’Ah anacığım iyiki de seni dinlemişim de kuaförlüğü öğrenmişim’’, dedi. Elide zaten o tür işlere çok yatkındı. Bayan kuaförü olacaktı küçük ama şık bir dükkan açacaktı. Duvarları güzel saçlar modelleri olan kadın resimleriyle kaplı olacaktı. Adını bile bulmuştu dükkanının DEĞİŞİM olacaktı, kuaföre saçlarını yaptırmaya gelen kadınlar değişim geçirip çıkacaklardı.
Annesi ve babası aklına geldi. Ne kadar cahil insanlardı çocuklarınla ilgilenmemişler, neler olduğunu görmemişlerdi. Arzu daki değişimleri görmemişler belki de sonunun böyle olacağına ihtimal vermemişlerdi. Eğer zamanında farkına varsaydılar şimdi hayatı çok farklı olurdu. Yinede annesiydi babasını önemsemiyordu ama annesi önemliydi. Dükkanı açınca annesini getirecek ve gösterecekti. On dokuz yaşında evden kovdukları ve kapının önüne koydukları çocuğunun başarısını annesinin görmesini istiyordu ve değişimlerini görmesini istiyordu. Şimdi yaşadığı hayatı anlatmayacaktı annesine bu sayfayı kapattıp bir daha geçmişe gidip o sayfayı açmayacaktı. Bu hayattan kurtulduktan sonra ne olursa olsun bu hayata geri dönmeyecekti.
Arzunun çok zor bir hayatı vardı. Her gece sokaklarda müşteri bekliyor tanımadığı adamlarla otel odasında onların gönüllerini hoş ediyordu. Herkes kocasıydı onun için önemli olan müşteri memnuniyetiydi. Onlar ne kadar mutlu olursa o kadar çok para veriyorlardı. Bazen ise otel odası ve yatak hak getire arabanın arka koltuğu bile erkekler için yeterli oluyordu. O tür erkekler cimri erkeklerdi ve onlardan fazla para çıkmazdı.
Can güvenliği de yoktu Arzu ve Arzu gibi bu işi yapanların. Her gece tehlike içindeydiler. Bazıları işini bitirince para vermek istemiyordu. Bazıları ise aşağılıyor hakaret ediyor hatta şiddet bile uyguluyordu. Onun için bir çok arkadaşı gibi Arzuda çantasında biber gazı ve bıçak taşıyordu. Ne olur ne olmaz postu çizdirebilirdi. Hayatını tehlikeye atamazdı. Ona saldıran olursa yada parasını almak isteyen kendini ve parasını korumalıydı. Parasını veremezdi çünkü para biriktiriyordu. Çok zor şartlarda para kazanıyordu kimse parasını alamazdı.
Öyle pislikler vardı ki bir gece adamın biri Arzuyu sote bir yere götürmüş işini bitirince boğazına silahı dayayıp türlü hakaretler etmişti. Para vermeyeceğini hatta çantasındaki paraları da istemişti. Tekrar parasız birlikte olacağını söylemişti. Arzu sesini çıkartmadan parayı vereceğini söyleyip çantadan para çıkartmam lazım diyerek biber gazını çıkarıp adamın gözlerine sıkmıştı. Adam ise gözleri acı biber gibi yanınca can havliyle bağırmış bıçağı Arzunun boğazından çekmişti. Arzu fırsattan yararlanıp çantasından bıçağını çıkarıp adamın suratına bıçağı vurduğu gibi yüzünde derin bir faça yarası açmıştı. Sonrada arabadan inip kaçmaya başlamış ve durdurduğu bir arabaya binip kaçmıştı. Sonra adam onu bulur hesabını sorar korkusuyla yaklaşık bir ay işe çıkmamıştı. Hazır yemişti ve parası azaldıkça adama küfürler savuruyordu.
Sonra yine beklenen güne az kaldığını hatırladı. Birkaç ay daha çalışacak ve bu hayattan kurtulacaktı. Aslında ameliyata yetecek kadar parası vardı. Daha sonra sağlık heyeti ve hukuki süreçteki masraflarını onu seven adam karşılayacaktı onun çok tanıdığı vardı o parasız bile halledebilirdi. Sonraki hayatı içinde birikim gerekiyordu iş kuracaktı. İyi ki Seyfi yi tanımıştı, Arzuya aşık olmuştu. Tuhaf bir adamdı aslında tuhaf fantezileri vardı. Olsun yinede insanlıklıydı, bana hiç kötü davranmadı diye düşündü Arzu.
Arzu esnemeye başladı uyuması gerekiyordu. Yarın öğleden sonra ancak kalkardı. Hayalleri güzeldi aslında hayal değil bunlar amacım dedi. Mutlu olmuştu komidinin üzerindeki çantasından kimliğini çıkardı. Kimliğine baktı, çok yakında ismi değişecekti. Kimliğini evirip çevirdi mavi renkteki kimliği pembe olacaktı. Ad hanesinde yazan isim Mahmut yerine Fatma olacaktı. Dikkat çeken isim istemiyordu. Ameliyatta fazlalığını kestirecek ve tamamıyla kadın olacaktı. O fazlalık haricinde görüntüsü göğüsleri, dudakları, beli, kalçaları kadındı zaten vücudu çok değişmişti. Horman ilaçlarıyla ve ameliyatla meme yaptırmıştı. Epilasyonla kıllarını aldırmıştı, sürekli kadınlık hormonlarını güçlendirecek hormon tedavisi görmüştü. Sesi bile incelmişti tek değişmeyen yeri o kalmıştı onu da kestirdi mi mı tam bir kadın olacaktı. Artık ayakta işemeyecekti en çok da onu yapmak istemiyordu. Kimse ona ibn. de demeyecekti. O sözden nefret ediyordu. Kadın olduktan sonra kesinlikle para için bir erkekle birlikte olmayacaktı. Travesti ibn. iken sonra da fahişe olmayacaktı. Belki aşık olur kadın olarak bir erkekle istediği için sevişirdi kimbilir. Kendi kendine güldü. Sonrada gözlerini kapayıp kendini uykunun kollarına bıraktı.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
13.6.2012
YORUMLAR
yazik kiz eray hanimcim.Valla cok üzülüyorum böyle insanlara.Allahim yardimcilari olsun.Cok zordur kisiligini bulamamak ve hangi cinsiyete ait olduguna karar verememek.Kesdirse degil bicdirse bence ic güdüleri vede dürtüleri yinede onu erkek yapacak:( Allahim affetsin biz aciz kullarini insallah.diyecek baska söz yok Ellerinize saglik hanfendicigim.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
Birinin çok ilginç yaşanmış bir hikayesi var izin alabilirsim onu yazacağım o daha ilginç bakalım
okuyan gözlerin hep güzlellikler görsün pisiciğim teşekkürler okuduğun için
sevgiler yolluyarım bir mezuralık kadından sana
deniz-ce
ya bir buçuk mezuralık olsaydın?
az mı utanç duydum ben bayramlarda en ön sırada yürümekten!
bir de bu açıdan bak.
eskiden boyun kısa olanı makbuldü, sırık damgası yemediğine şükret:))
bekliyorum bahsettiğin hikayeyi.
konu çok iyi ve
okunmaya değer bir yazı olmuş arkadaşım kutluyorum sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
yazmak yürek ister....işte kalem işte yürek....bizler okumaya hazırız can saygılar sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
erolabi
Sami hocamın dediği gibi kendin için yaz.
ben öyle yapıyorum. Saygı ile .
değişik bir hikaye.ama günümüzün dramları maalesef yaşanmakta.
Onları çok kere görür nefretle bakarız,ama dinlemeyi hiç akıl edemeyiz.
kimbilir ne acı dolu saklı dünyaları vardır.
gayet güzel bir anlatım ve akıcı bir hikaye.
tebrik ederim.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Eray,değişik bir konu ama;aynı zamanda kanayan bir yara,dinimiz bu konuda ne der bilmiyorum,bence yanlış hayatlar,Bu tür insanların bir çoğu bu işi yapıyor.Doğru mu? Elbette yanlış
Arzunun bundan sonraki hayatında da mutlu olabileceğini düşünmüyorum.Emeğine sağlık sevgiler gönderiyorum.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
efendim bugün çok değişik bir konuya değinmişsiniz allah kimseyi öyle hallere düşürmesin kutlarım yazarını saygılarımla selamar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar