Hakikat aleyhine hürriyet olamaz. -- salazar
Mirzal
Mirzal
@mirzal

Gönül Kentinin Mühendisi Naçar Kaldır Sensizliğe Ruhsu

12 Haziran 2012 Salı
Yorum

Gönül Kentinin Mühendisi Naçar Kaldır Sensizliğe Ruhsu

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

938

Okunma

Gönül Kentinin  Mühendisi  Naçar  Kaldır  Sensizliğe  Ruhsu

Gönül Kentinin Mühendisi Naçar Kaldır Sensizliğe Ruhsu

hayrettin taylan





Zamanla önemsizleşti uzaklığın; çünkü beni sana taşıyan, beni sana yakın kılan tek duygu “özlemenin” aynası oluyordu uzaklar. Sen hep uzak kal Ruhsu.

Yüreğim yok uzaklığın bu yüzden en yakınım gibi kendimden uzaklaştım.
Yüreğimden verdim sana yol. Gidebilirsin hem de salına salına.

İstendik bilişlerim var.Farkındalığın turfandasında seni sevmenin, sende kalmanın ve bir gün gitmenin bütün tatlı meyvelerini bilirim.
Gönlünün ziraat mühendisiyim. Nadaslarında hangi aşk meyvesi yeşermez iyi bilirim. İçinde benden türeyen kurtçukların var.
-Yasaklı elmayı yerken yüreğine inen o kurtçuklar şimdi sevdamı kemirmekte. Gönlünün mühendisi olarak çareyi bildiğim halde çaresizce kalışımın ayrık otları arasındayım.
-Dikenlerinle yazgımı yazıyor, gülünün kokusu bayıltmış ve sensizliğe meyhoş bir hoşluğun ortasında yalpalanıyor sevdam.
*

-Amacım büyük mü küçük mü olduğu önemi yok ki ? Bir amacım var onu da biliyor, yaşıyor, aşıyor ve o amacın amcası değil babası olarak kalıyorum.

Bildiğim, sevdiğim, inandığım, hissettiğim bir gerçeğin doğru tarafındayım. Mizanım kendimi ölçer. Nedense sol tarafım hep ağır .
Bütün deliller senin orada kalışını özetler.

Can yakışlarım başka emeller uğruna giderken seni kendimde öldürürken eriyen birim vicdanımdır. Sızının dersi orada başlar.

-Sözsüz konuşur nefis.Ama bütün sözlerden daha etkili, daha atomsal işlevi var nefsin. En büyük savaşların, en büyük günahların, en büyük ihanetlerin kısacası aklın hükümran olduğu bir mecralar hoşluğudur nefs.

-Erkeğe dokuz nefis, kadını bir nefis verilmesinin psiko-sosyal denkleminde susup algıların diplerinde başka sosyolojik merdivenler onarıyorum.
-Çürük basamaklarda düştükten sonra dipsiz kuyulara Yusuf olmadığımı anladım.
-Oysa senin Yusuf’un yani her seven gibi gözünde en iyisi, en yakışıklısı, en karizmatiğim…en eniydim.
Yusuf muyum sahi sevgilim? Gönlünün hapsine geldim , sevdim, sevdalandım yüreğinle, sevdanla, ilginle, sıcağınla, ilklerinle, sonlarınla dünyana alıp özgür bıraktın.

-Evet, dedin sen Yusuf ‘sun. Hem de biricik Yusuf’um. Ben Züleyha olarak saçlarımı senin için beyazlatmaya geldim. Uğruna bütün uğrumun uğur böceklerini saldım. Karun hazinesi gibi hazineleri olan Karun’un oğullarını değil, gönlü, ufku, algısı, en çok da beni sevme zengini seni seçtim.

Evet, evet benim Yusuf’um sensin dedin.

Dedim kİ:
- Her şeye başkaldırıyorum. Başkasının bambaşkası olamam.
Züleyha saçlarını göremiyorsam, ellerimle onları okşamıyorsam bu diriliş güncemde devrik cümlelerle yaşamanın anla mı yok ki.
Başkalarının benden farklı sevmesi değil başkaldırışım, sen en sevdamın sen semantik , en fonetik, en sismogrif özeliyken. Ben dilsiz fay yataklarında yüklemsiz ve sensiz cümlelere başa başalığın öznesini oynadım.

-Bir aşk kitabesiydin.Her sözün bütün kitapları terletirdi. Harflerin kutsanmıştı. Bağlanmıştım sözlü ya da sözsüz okunuşlarına.
-Ya şimdi dinliyor, izliyor, seviyor, bakıyor ama bir yandan da sana yanıyorum.Çelişil buharların özüyüm.Aşk duvarlarının buğusuna yazılmış sözlerin imgesiyim.İmkansızlığın sızısından derlenen yarınların , yariyim. Kendime metelik atan Metallika sevmeyen türkü gözlüyüm.


Sözlerin yanılsamasında beni yansıtmayan cümlelerin öğelerini doğru bulan;ancak yüklem yani sen eksikliğinden

Cümlenin dışı unsur olarak kalan dil alimiyim.
-El alem ne derse desin , ben buyum Ruhsu.

Bakışların hayatın mecrasından ruhumun meçhullerine kadar yansır.
Sen yenide bakmaya devam et.Hep kendi içinde başlar yolculuk. Yolunu seçenlerin seçkisindesin. Dilinde zikri bekleyen bakir aflar var. Affına sığındım, solundaki meleklere sormalısın.
-İçinde tahtını kuran gururun, öcün, kinin (şeytanın) sultalığıyla meşhur sultan olma sakın.
B’ “
S’ol’t’anımsın.
Y’ “
Bir nefeslik gitmeyi yaşadık, bir nefeslik gelmeyi yeniden yaşamak sahilindeyiz.Gelmem için kayaların var. Yüreğini aşındırtmış ucu keskin, üstü paramparça.
-Biraz molaları çok görme .Hor görme sol yanında enkazlarım diye.Eskimez sevdaların viranesi değilim.Taç Mahal gibi eskise de sevda yüreğim senli bir sevda anıtı olarak kalır.
Sevgi aydınlığın içinde sönmez ışıklar sunuyor. Sensiz her yer, her yar karanlık ;ama sevgi aydınlığınla her yerde aydınlık geziyorum bilesin.
-Mucizenin şifresi sözsüz bakışlarında, içinde aydınlık kalan sevginde. Bende bitmeyen tutkuların güneşinde mucizesin ki seni yaşıyorum .

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gönül kentinin mühendisi naçar kaldır sensizliğe ruhsu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gönül kentinin mühendisi naçar kaldır sensizliğe ruhsu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gönül Kentinin Mühendisi Naçar Kaldır Sensizliğe Ruhsu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.