- 910 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Müminlerin Mutluluğunun Sırrı Nedir?
Allah’tan uzak yaşayan her insan sahte bir mutluluk portresi çizer. Çok mutlu olduğunu söylediği anda bile kalbi tatmin değildir. Yaşaadığı mutluluğun geçici ve sonlu olduğunun bilincindedir.
İnkar edenlerin yaşadıkları mutsuzluk, ne yaparlarsa yapsınlar peşlerini bırakmaz. Yüce Allah´a karşı acizliklerini düşünmeyip nankörlük etmeleri, Allah´ın zikrinden yüz çevirmeleri ve Kur’an ahlakından uzak yaşamları, onları ahirette daha da büyük bir mutsuzluğa sürükleyecektir.
Müminler ise, her durum ve şartta her zaman Rabbimiz’e güvenen, hep O´na itaat eden ve O’nunla kesintisiz bir bağlantı içinde olan insanlardır ve bu bağlantı nedeniyledir ki, Allah´ın dostluğunu, yardımını ve sevgisini sürekli hissederler. Rabbimiz Kendi yolunda samimi çaba içinde olan, malını ve canını Kendisine satmış olan bu takva sahibi kullarını, sonsuz barınma yurdu olan nimetlerle dolu cennetle müjdeler:
Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler. (Tevbe Suresi, 21)
Müjde, dünya hayatında ve ahirette onlarındır. Allah´ın sözleri için değişiklik yoktur. İşte büyük ´kurtuluş ve mutluluk´ budur. (Yunus Suresi, 64)
Müminlerin mutluluğu ayetlerden de anlaşılacağı üzere, yalnızca cennette olmayacaktır; bu samimi kullar dünya hayatında da ´...Bu dünyada güzel davranışlarda bulunanlara güzellik vardır; ahiret yurdu ise daha hayırlıdır... (Nahl Suresi, 30) ayeti ile güzel bir yaşamla müjdelenirler.
Kur’an ahlakından uzak yaşayan kimselerin dünya hayatına duydukları hırs onların mutsuz bir yaşam sürmelerine neden olur. Rabbimiz, zikrinden yüz çevirmiş olan bu kişilerin, dünya hayatında sıkıntı içinde ve mutsuz yaşayacaklarını, “Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşr edeceğiz. (Taha Suresi, 124) ayetiyle haber verir.
Yanlarında Allah´ı anmak, sorumluluklarını ve yapayalnız hesap vereceklerini hatırlatmak, bu kişilere büyük bir rahatsızlık verir, hatta öfkelendirir. Bu kişiler, “Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır. Oysa O´ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar. (Zümer Suresi, 45)
Müminlerin, kendilerini bir hiçken var eden, herşeyin asıl sahibi olan ve tüm olayları kontrolü altında tutan Allah´a olan bağlılıkları, tevekkülleri ve sevgileri çok güçlüdür. Yaşamları boyunca yalnızca O´na kulluk ve ibadet eder, yalnızca O´ndan yardım diler, O´ndan başka hiç kimseden korkmazlar. Bu güçlü sevgi ve bağlılık onların tüm ibadetlerinde kararlı olmalarını sağlar. Müminlerin yaşamları, “Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.” (Tevbe Suresi, 109) ayetiyle bildirildiği gibi Allah’ın hoşnutluğu üzerine kurulmuştur.
Dinden uzak yaşayan kişilerin yaşamları ise, dünyevi çıkarlar ve maddi beklentiler üzerine kuruludur. Müminler tüm bunlardan Rabbimiz’in hoşnutluğuna ve sonsuz kurtuluşa kavuşmak için vazgeçmişlerdir. Onlar ´Allah´ın rızasını arayıp kazanmak amacıyla nefislerini satın alan´ (Bakara Suresi, 207) insanlardır ve bundan dolayı da en mutlu insanlardır.
Müminler, yaşamlarında Allah´ın özel olarak yarattığı birçok olayla imtihan olurlar, ancak bu nedenle zor ve mutsuz bir hayat yaşamazlar. Dünya hayatı zaten imtihan amacıyla hazırlanmış bir mekandır. Bu gerçeği bilen müminler, başlarına gelen her olayın, her musibetin Allah’tan olduğunu bilir, sabırı ve tevekkül gösterirler. Allah, “Mü´minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp-arttırsınlar diye, ´güven duygusu ve huzur´ indiren O´dur…” (Fetih Suresi, 4) ayetiyle bildirildiği üzere müminlerin kalplerine huzuru yerleştirmiştir. İşte bu hiçbir insanın hiçbir şekilde kendi gayretiyle elde edemeyeceği en büyük nimettir. Ve Rabbimiz ‘güven ve huzuru’ yalnızca müminlere bir lütuf olarak vermektedir.
Erkek olsun, kadın olsun, bir mü´min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz. (Nahl Suresi, 97)