- 528 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Ormancı Bekir -SON-
Berbat Ali ve ekibi Gamar dağının eteğine geldiklerinde yorgunluktan bitap düşmüşlerdi .Aşırı sıcaktan yürümekte zorlanıyorlardı. Köylerden topladıkları katırlara, içi saman dolu sandukaları yüklemiş, yola öylece koyulmuşlardı. Yeşiller içinde Gamar dağı, tablo gibi güzellikler sunuyordu etrafına...Berbat Ali, "Burada bir -iki saat bekleyeceğiz" dedi. Ağaçlık bir bölge olmasına rağmen, sıcak tepelerine çivi gibi çakıyordu. Katırları suladıktan sonra, ağaçlara teker teker bağladılar..Katırların değişimi ve sonrası gidilecek uzun yol öncesi, suya girmek iyi gelecekti bünyelerine. Berbat Ali’den onay aldıktan sonra, soyunarak suya girdiler. Berbat Ali, yüzme bilmediği için girmedi. O işin planını kafasında kuruyor, çıkacak aksilikleri kendince hesaplıyordu. Her zaman ikinci plan olmalıydı kafasında. Arap Cevo ve arkadaşları geldiğinde değiş tokuş yapılacak.Para ve mallar yerlerini aldıktan sonra, iş kolaya binecekti. En ufak aksilik olsun istemiyordu.
***
Bekir ve iki arkadaşı Gamar’ın; dikkaya tepesinde olanları dürbünden takip ediyorlardı.Onlar da bayağı yorulmuştu.Bekir, farklı farklı hisler taşıyordu içinde.İşlerin bir anda böyle sarpa sarması kafasını karıştırmıştı iyice. Hele Ayar’ın ölümü büsbütün sarsmıştı benliğini.Yavuklusu bir an olsun aklından çıkmıyor... "Aman Allah’ım! bu ne zor günlerdi" dedi kendi kendine. Komiser Şefik Bey,telsizden arada bir onlardan haber alıyordu. Kısık gedik tarafından gelen Arap cevo ve ekibini Komiser Şefik beyler takip edeceklerdi...Bekir elinde ki dürbünle son kontrolü yaptıktan sonra, iki polis arkadaşına dönerek;
"Siz,biraz dinlenin...Hatta uyuyun ben sizi uyandırırım" dedi.Yorgunluktan bitap düşen elemanlar hiç itiraz bile etmediler.
Bekir, onlara doğru gülerek "Gençlik işte" dedi.
***
"Bu yıl kurak geceçek gibi,böylesi bir sıcak bir de on yıl önce olmuştu" dedi Şefik Bey......Haluk bey, elinde ki pötikare mendiliyle yüzünün terini silerken konuşmaya başladı.
"Hiç zannetmem, aksine bu sıcağın ardından şiddetli bir yağmur gelecek.Dikkatli olmamız lazım." Komiser Şefik, kendinden emin tavrına bir de alaycı gülümseme ekleyerek,konuşmaya başladı;
"Bırak Allasen...Yağmur mu? Ortalıkta bir tane dahi desen bulut yok.Nerenden çıkardın bunu Haluk Beyyy?"
"Komiserim, biz sizin gibi şehirli akide çocuğu değiliz.Biz köy çoçuğuyuz.Tecrübe denen bir şey var...Böylesi yakıcı ve delici her sıcak, ardından yağmurunu beraberinde getirir.Çoğu zaman bu yağış sele bile dönüşür." dedi.
"Hadi be sende, şom ağızlı" diyerek birbirlerine takıldılar.Araba da bulunan nevalelerden bir iki atıştırdılar.Sularını içip serinlerken,telsizden anons geldi.
"Şahin ikiden,şahin bire kuşlar yuvaya girdi.tamam" Elinde ki su şiseni aniden bırakan Komiser Şefik,derhal telsize yapıştı.
"Şahin bir dinlemede,anlaşıldı tamam!" Etrafına şöyle bir baktı.
"Hadi gazamız mübarek olsun! Ancak,çok dikkatli olmalıyız.Peşinde olduğumuz adamlar sıradan kaçakçılar değiller." dedi.
***
Arap Cevo ve adamları ağır ağır etrafı kolaçan ederek geliyorlardı.Katırların ayağına bağladıkları ıslak keçeler ses çıkarmıyor ve toz yapmıyordu.Öncü elaman atıyla epey ilerledi. Berbat Ali, gelen atlıyı fark edince, önünde oturduğu ağacın arkasına bir hamlede geçti.Belinden silahını çıkardı ve sipere yattı.Karşıdan gelen atlının elinde ki beyaz bayrağı görünce "Ohh!" dedi.
Olduğu yerden kalkarak, o da belinden çıkardığı beyaz mendili sallamaya başladı.Birbirlerinden emin olan ikili meydana doğru geldiler.Berbat Ali,elini uzatarak;
"Ben Ali, Hoşgeldiniz, gözümüz yollarda kaldı."dedi.Tam o arada ufaktan yağmur çiselemeye başladı. Berbat Ali, kafasını yukarı kaldırdı. Göğe doğru baktı. O arada, Arap Cevo ve adamları da mesafeyi kapatmış o mahalle doğru epeyce gelmişlerdi.
Arap Cevo, hışırtılı ve gür sesiyle bağırdı;
"Hohho hoo durun !"Katırlar ve katırcılar durdular...Berbat Ali,yakından tanıdığı Cevo’ya doğru hamle yaptı. Sarmaş dolaş oldular.Berbat Ali,sıktığı sağ yumruğunu Arap Cevo’nun şişman göbeğine vurarak;
"Hoş geldin Cevo!" dedi. Kendine has şivesi ve sesiyle Arap Cevo adeta gürledi;
"Hoş bulmuşuk gardaşım Berbat" sonra,etrafındakilere dönerek;
"Bu benim has garındaşımdır" dedi.
Bu arada yağmur hızını artırmaya başlamıştı.Berbat Ali, ellerini ağzına doğru yanaştırarak bağırdı;
"Sabriiii, Ekreeemm nerdesiniz? Kıçınızı dereden çıkarın da çabuk buraya gelin!"
Arap Cevo, şöyle üstüne başına bir baktı.Sonra, Berbat Ali’ye ;
"Dere mi dedin? Dur hele! Biz gidelim oraya...Hep beraber dereye girelim.Kendimize geliriz biraz" dedi.
Berbat Ali, tam ağzını açacakken...Arap Cevo gülerken adete kükredi.
"Yav gardaşım, etraf temiz, kimseler yok,şunun şurasında beş on dakka dalıp çıkarız" dedi.
Çaresiz ve tedirgin bir vaziyettte "Tamam" dedi Berbat Ali...
Gelen ekip te, cümbür cemaat soyunup dereye daldılar.O ara yağmur iyice hızlandı.Gök gürlemeye başlamıştı...
***
"Tamam hepiniz girdiniz kafese" dedi Bekir...Telsizle görüştüğü Komiser Şefik’e; yerini iyice bellettikten sonra,iki taraftan kıskaca aldıklarını teyit ettiler.
Bekir ve iki arkadaşı ağaçların arasından süzülerek olay mahalline yavaşça yaklaştılar.Yağmur alabildiğince yağıyor şimşekler çakıyordu.Yağmur çok ani ve aşırı derecede yağmaya başlamıştı.Kazandan boşanırcasına yağıyordu.
Dere tarafından acılı bağırtılar geliyordu.Önüne ne gelirse alıp götüren dere yukarıdan aşağı metrelerce yükselerek dolup dolup taşıyordu.Aniden bastıran sele kapılan elemanlardan birbirlerine sarılanlar,ellerini havaya kaldırıp "imdat!" diye bağıranlar..."Aman Allah’ım !Felaket birden bastırdı" dedi Bekir kendi kendine....ve iki elamanla beraber açıktan koşmaya başladılar.
Berbat Ali, ne olduğunu anlamadan,sersem vaziyette dere kıyısına yakın yerde bir aşağı bir yukarı koşturuyordu.Hele o, biraz önce bağırıp esip gürleyen Arap Cevo; kedi mahsunluğunda "imdat!" diye bağırıyor ve kurtarılması için dua ediyordu.
Sel coşmuştu bir kere.Ön,üne ne gilyorsa alıp götürüyordu.Derede yıkananlar gözden kaybolmuşlardı."İlahi adalet bu olsa gerek"dedi Bekir.Ama dikkatli olmalıydı.Her an her şey olabilirdi.
***
Ertesi gün; gelen haberlere göre, on yedi ölü, yedi kayıp ve bir tutuklu...Katırlar ve kaçak mallara devlet el koymuş...Olay mahkemelik olduğu için bilgi vermek yasak dediler.
Bekir ve diğerleri hala yaşıyorlar...Gökten üç elma düşmedi...
-SON-
YORUMLAR
Aaa bir de sel götürünce ölüm ne kadar feci oluyor bilsen.
Diyacahsan sen nerden bilirsen?
hani da, olur da..hah işte ele...
Erzurumlunun biri elinde sumişka Mumcu ceddesinden aşaği sallanir.
Tam karşıdan da sarı saçlı bir hani bayan dirler ya hah ondan gelir ama gelmden ele kohir ele kohir sürmiş her terefe gardaş tütün kolonyasi ...
ele geliiiiiirrrrr dadaşin yanindaaaannnn geçiiiir gidir .
Ahan da o gadden.
heç de bişi olmir.
Bilmürem niye ki?
Sonra teggip edir sabahnan çiğir ağşam ezenine gadar.
Diyir ki "sevirek de taggip da mi etmeyek"
:))))))))))Adını derdim ama tanıyan olur.
Anıların bi tehlikeli yanı da bu işte.
Selamlarımla.
Erzurumlu Selim
Erzurumlu Selim
Erzurumlu Selim
Erzurumlu Selim
Bazen beşeri adalet, bazen ilahi adalet..İlle velakin adalet yerini mutlaka buluyor. Yakarak öldürenler boğularak öldüler.
Her ne kadar biraz erken bitirilmiş bir yazı gibi geldiyse de oldukça güzeldi.
Selam ve sevgilerimle. Allah'a emanet ol.