Ağlatıl Partisinde Aşkımız Islandı
hayrettin taylan
….:Geceyi süsle yıldızlarla. Ay gelinliğini giysin. Samanyolu’ndaki galaksiler iyice süslenip hazır olsunlar.
-Bu gece senin için ağlama şölenim var sevgili.
Mahzun damlalar ıslatacak dünyayı.Yağmur yerine senin adına, senin nazarına, ruhuna damlalarım inecek yalnızca sevip gidenlerin nadas yüreğine.
-Bütün bekleyenler ıslanacak.Şems’iyemiz yok mistik güzel.
-B/içimsel sözceler yakar yüreğimi.Kuruyan ben mi y’aram mı bilinmez.
-Kokun sinmiş gecelere, ayvazlara vaaz veriyorum. Üşümüşlük cemaat. Üşenci bir ruha dinletilerim başlar.
Sarılışını donattım hecelere, sözcük sözcük , cümle cümle kitabında toplanıyor hayallerim.
-Senin kitabını yakan son Hülagü olarak bağrıma kül bırakan aşk kulu yapma yar.
-Dışımda söndürdüm ;ama içimde yangınlarının raksı var.Korların yüreğimi közünde sensizliği kızarmakta.
-Dışımda akmaz oldu damlalarım,bu gece ağlaşma partisi var.
Bütün terk edilenler gelecek. Sevip de gidenler, sevip de bir gün döner diyenler gelecek.En çok ben ve ben’den olanlar orada olacak.
-Göç eden kuşlar gibi gider gelirsine odaklı sanmalarım var.
Çok uzaklara mı gittin.Leylekler geldi yürek evimizin bacasına yuvasını kurdu , yumurtladı, kuluçkaya yattı, iki yavrusu oldu, birisine senin adını, birisine kendi adımı...
-Bu gece onlar da gitti ağlaşma partimizi görmeden uçup gittiler, sana selam getirdiler görmedin mi duymadın mı?
-Yüzünü ezberlettiğim güzellerin benden giderken akıttığı damlaların selinden nasıl kurtuldun ki?
* Yokluğunu canlandıran her figürde kaldım. Ağladım mısra mısra, cümle cümle, yetmedi işte bu gece ağlaşma partimiz var.
S’onsuzluğunun ummanı akıyor umduklarımda. İçsel isyanıma karışıyor kirlenmiş hayallerin pınarları.Fabrika artıkları gibi gelemeyişinin kirli suları bahtımı karartır.
-Oysa ummanındaydım, berrak özünde zelal sevdalar yaşıyordum.
Suyu yazılıyor sensizliğimin. Hangi damlan daha meşhur? Hangisini en çok benim için akıttın bunu sordu damlalarım, sular ve vuslatın vanası.
-Barajımız dolmuş sensizliğin elektriğini üreteli kavuşma daha çok aydınlık.
Saçlarını savruklarında suçlarımın kıvrımları kalmış. Affetmek sevgilinin en lezzetli yemeği. Haydi en sevdiğim patlıcan musakka yerine affını sun yar.
Gönül pınarımın ayağında susmuş vakitler var. Susturulmuş ve köşesinde kendince ağlayan bir çocuk gibiyim. Gözyaşlarım, gözyaşlarını taklit etmekte. Ağlayış merasimi var. Damlalar sırasını bekliyor.Bak sevgili bir tanesi yazımın ortasına düştü. Düşlerimi bile ıslattı.
Son bakışınla , son damlanla yıkadım vicdanımın perdelerini.Demek çok kirletmişim uğrunda. Demek sızısı içimde dehlizlerini büyütmüş.Demek hala çok seviyorum ki bu vicdani kor yakıyor sensizliğimi
-Su ile ateş arasında su yanıyor ,sensizlik kızarıyor suçum değil.
Yüreğime değdikçe damlan içimde ateşler ağlar.
Dilsiz________ t’arifsiz……. Mecalsiz kalır yakarışım.
-Adadığım zamanların zamansızlığı vurur talihimin kuşları.Uçar gider gülüne meftun bülbüllerim.Gagasında seni seviyorum diye yazdığım notu. Ama damlan yere ,başka yare inmesin diye tutunca düştü notlar.
-Başka notada seni seviyorumu taşıyoruz. Bu sefer farklı, bu sefer içten, yürekten, umuttan, algıdan, bilinçten, en çok da imkansızlıktan besleniyor bu seviliş.
İçimde derlenmiş türkülerden anlamalısın.Bu gece sana yazdığım son türküyü çalacak s’azın aynası.
-Yine canım yanacak biliyorum, yine sen yoksun diye yoksunların yosunları saracak sen yerine.
-Burçların döngüsünde kalacak akrepliğin. Demek akrepliğin repliğini kinler üstüne yapıyor. Akreplerin k’inciliği varmış sevgilim.
-Bu yüzden aşktan, zamandan, öçlerden, gelemeyişlere zehrini akıttın.
Bırak k’inini … Yuvasız akrepler girsin.Yeni
-Utangaç yarınların atlasında renksiz duruşun görünmesin.Sen bütün renklere aşktın.Aşkından sonra başlardı renkli dünyalar.
-Düş’ün diyorsun. Hangi düş’ün düşlerinde döşlerimi sereyim.
-İmkansızlığımızın iminde sorgusuz bir cümle kalıp ne zaman akacağız.
-D’ar’ağaçlarında asılmış içyüzlerim var.Sonsuzluğu sobeleyen güncelerine asil kalan geçmişim var.
-Beni aşk olarak görme, ben aşkın da aşkına metafizik bir elek olmuşum. Bütün talihleri eliyorum.
-Elem kendini traş etmekte.Şık bir sensizlik iç yüzüme yansımakta.
Yalnızlığını şiirlerim anlatamadı demek.Cümlelerime yetmedi sensizliğin.
Bütün yazıların ortasında damlalarım var bir tek bunu bil.
-Sana yolculuğum ıslasıl. Seninle huzurun dizeleri gibi kalmaktı.
Kafiyesiz de olsun yeter ki.İmgelerimizdeki derin anlamlarda bulurduk aşkı.
-Şimdi yüklemini yakan özne olarak başka öğeleri peri yapan arasözlerim var.
-Ben özne sen yüklemken cümlemizin içine giren güzel öğeler sonra kayboldular. Aşk meğer dil bilgisini bilmekmiş. Özne ile yüklem arasın yar tümleci olmak yerine yer tümleci olmayı tercih edenler aşkın dilinden kalıp gittiler benden.
-Meğer aşk dil bilgisi gibiymiş. Sıfat olmak için ismine layık olmak gibi ya da bazen sevdiğinin yerini tutan zamirler gibi içsel dil olmakmış aşk.
-Ve susturulmuş cümlelerinde ismin cümle türü olarak yüreğimde kalmışken gözlerimdeki ıslaklığı devrik sözlerin, içinde kurup bir türlü söyleyemediğin devrik cümlelerin yok edemez bilesin.
-Ağlaşıl bir mazin geleceğimin sızısı, sözsüz romanı, damla damla kitabı.Yine bir ağlaşma partisi, yine sana akan damlaların ortasından bütün umutlarımı sunuyorum bilesin.
YORUMLAR
Haydi en sevdiğim patlıcan musakka ....
Yanundada çacuk olacaktu ki bide ne iyü güderdü emme yog yog
sen şümdü sarumsak neyüm yersün yanunda oturamam ben öyle garşunda adamum benüm..