- 777 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
OkuYacaĞınI biLiyOruM..
bu sana ithaf ettiğim son yazım olsun..
ve git..
okuyacağını biliyorum..
küremiz parmağı halkalılar silsilesine yeni bir üye kazandı..bir takım "söz"lerin gölgesinde, akabinde ve beni boğan hüznünde, uzak iklimlere uğurladım seni..sepetlerimizi kollarımıza takışıp yollarımıza uğurlaştık..
okuyacağını biliyorum..
bir ömürlük yeminler ederken sen, yine de bana ait merakların olduğunu biliyorum..sevmediğini söylerken ve üzerine oturan yeni aşkından bahsederken, yine de benli düşlerinin farkına varabiliyorum..madem gidiyorsun ve beni okumaya devam ediyorsun, buyur öyleyse..
üç mevsim tatmış, kısa fakat uzun soluklu bir aşk oldu bizimkisi..aşk çoğu zaman tek kişilik bir operadır, demişti bir dost, şimdi şimdi anlıyorum haklılığını..hoşçakal..beni dibime kadar aşka boyayan, aşkla sulayan garip..hoşçakalın, 19 yaşımın en masum, en hoyrat feda edilmiş, küfürle karşılık bulmuş, topla, tüfekle, mermiyle susturulmuş, heba olmuş hisleri ve yorgun aşk parçacıklarım..hoşçakal alen, yalandan ölesiye kaçan bu ruhu, yalanlarla sarıp sarmalayan, saygısının bekaretini yitirmiş ucube..hoşçakal..
okuyacağını biliyorum..
derin bir nefes al, bir çay söyle ya da bir acı kahve seslen benim gibi..bilirim bende seni çeken birşeyler olduğunu..bastırılmış, ürkek, yamalı özgürlüğünün ve yağmalanmış cesaretinin şaha kalkışını seyreyliyorsun bende..yapmak isteyip de yapamadıklarını gururla yapabilen bu "küçüğün", çoğul yalnızlıklar yaşıyorken bile onurane yaşaması, gururunu tırmalıyor; ve karşı koyamaz olduğun aşikar hala parçalayıp yok edemediğin saflığıma..yeşilçam filmlerinden replikler mırıldanıp, aşkı arabesk bulurken ve çılgınlar gibi boyumdan büyük laflar savururken dört bir yana, aşkı, okuduğum şiirlerden hırçın yaşantıma çağırdım..kendimi unutup akışına kapıldım..çünkü çok inandırıcı gözüküyordun, dünyalı olamayacak kadar başka geliyordun, hislerime billur bir kaseymişçesine nazik yaklaşıyordun..ve ben yittim..öyle inandım ve kapıldım ki..ayıldığımda yüzümde tuzlu ter zerrecikleri vardı, yağmur yağmaya devam ediyordu, aynı hızla yollarına devam ediyordu yoldaki araçlar..televizyonlarda yeniden kadın kuşağının anlamsız programları yayınlanıyordu, üst kattaki teyzeler bakkala sepet salıp ekmek istiyorlardı..ayıldığımda saat 12yi çoktan geçmişti ve lüks faytonum balkabağına dönüşmüştü..
hiç bir farkın yokmuş meğer diğerlerinden..sadece biraz daha ustaymışsın yalan söylemekte..dinine küfrettiğin Rab ile şükrü aynı cümle içerisinde kullanacak kadar da alçak..Rab mağfiret eylesin sana..
okuyacağını biliyoruım..
şimdi çıkmış "söz"lendim ben diyorsun ve çok sevdiğini iddia ediyorsun..bayım, sahi, bir aşktan diğerine kaç günde gidiliyordu.."sevgi emekti hani" deyip, bir selvi boylum alyazmalım klasiği söylenmek istemiyorum ama, sevgi bu denli kolay tükenip başka kollara atılacak bir memba olmamalı..sen hiç rüzgarla yandın mı..?ayakların dizlerine kadar sele kapılmışken, terledin mi hiç..?eminim, "yoksun"luk fırtınasında, bir tayfunun en orta yerinde, bedeninin titremelerine yürek yangınlarınla da karşı koymamışsındır..hani yazıyordum ve selam duruyorlardı hayranlarım aşkıma, ne çok sevebiliyorum diye gururuma köz atıyordum ya, körler sağırlar moduna girip birbirimizi ağırlamak konulu tezler hazırlıyorduk..lisansının üstüne layık görülmedim..bir ömrün birlikte geçirileceği standartlara sahip bir "bayan/insan/kadın/kız/köle/mal" seçilemedim pek saygıdeğer büyükleriniz tarafından; ve kovuldum şehrinizden..diktalarına köle oldun..
bayım,
siz hiç töre cinayetine şahit oldunuz mu..
işte töre cinayetinin feriştahı..19 yaşındaki maktülün aşka dair tüm safane düşünceleri, genç yaşının heyecanı, umarsız çocuk hisleri ve inancı..hepsi bir bir katledildi parmak izleri belirsiz, gözüpek, mahir katiller tarafından..durup hepsine seyirci oldun, ağzını açıp tek kelime edemedin ve boyun eğdin ya, sen de düştün gözümden..mutsuzluğumun fermanına bir imza da sen attın ve sana olan inancımı ipe serdin ya, var git yoluna şimdi..
okuduğunu biliyorum..
parmağına taktığın halkanla hoşça vakitler dilerken sana, bir yandan da duacınım anlamsızlığın zirvesinde..ıslah ol çocuk..dilerim, unuttuğun Rab büyük belalarla hatırlatmasın sana kendini..
kabuğu kurumamış yaralarıma kaynar sular fırlatılırken tarafınızdan, tek arzum sana "küçük kırmızlı kız"dan bahsedebilmekti, aynı hüznü yaşayabileceğime inancım vardı..şimdi git..ve karanlığa hapset kendini..çek elini yaralı umutlarımdan, karıncanın hayali kadar hayat içeren yarınlarımdan ve mavi baktığım ufuklarımdan..sabah ayazında, şafak ağarırken tam da, istanbulun arka sokaklarında herhangi bir bankta uyuyan amcaya aynı gözle bakamayacağımız aşikar artık..geçtiğin yollarda top oynayan afacanların saçlarını okşayamayacağın muhakkak ve yediğin balık-ekmeği "diğer"leriyle paylaşamayacağın da..verdiği "söz"leri tutamayıp, yeni "söz"lerle yeni yükümlülküklerin altına giren şeref yoksunu, insan suretli kimliklerle paylaşabileceğim hiç birşey yokmuş, geç oldu, fakat idrak ettim bunu..
okuduğunu biliyorum..
ve beni okumaya devam edeceğini de..
çünkü sen bu’sun..
ve bu’ndan öte gidemezsin ömrün boyunca..
yolun açık olsun..
Rabbe emanetsin..
selametle..
YORUMLAR
"siz hiç töre cinayetine şahit oldunuz mu..
işte töre cinayetinin feriştahı..19 yaşındaki maktülün aşka dair tüm safane düşünceleri, genç yaşının heyecanı, umarsız çocuk hisleri ve inancı..hepsi bir bir katledildi parmak izleri belirsiz, gözüpek, mahir katiller tarafından..durup hepsine seyirci oldun, ağzını açıp tek kelime edemedin ve boyun eğdin ya, sen de düştün gözümden..mutsuzluğumun fermanına bir imza da sen attın ve sana olan inancımı ipe serdin ya, var git yoluna şimdi.."
"verdiği "söz"leri tutamayıp, yeni "söz"lerle yeni yükümlülküklerin altına giren şeref yoksunu, insan suretli kimliklerle paylaşabileceğim hiç birşey yokmuş, geç oldu, fakat idrak ettim bunu..
"
Anlatmak istediğinizi gayet net vurhularla aktarabilme kabiliyetiniz güzel. Kaleminiz güçlü bir zırh size.
Hasretle yanan bir yüreğin terennümüdür bu...
Ayrılık acıısını sinesinin en uç noktalarına kadar yaşamış
bir gönlün serencamıdır bu..
Yazınızı okuyunca, şunu düşündüm; Bu yazıyı yaşamayan yazamaz..
Hayatta yaşanılan şeylerdir ki; ancak bu kadar canlı ve heycanlı olarak dile getirilebilir..
Bu nasıl bir aşk,bu nasıl bir sevda,bu nasıl bir özlem...
Bu kadar acı ve ızdırap çekmenize rağmen,
nasıl oluyorda, yüreğiniz hala bu aşk,bu sevda ve
bu özlemle atabiliyor..
Sizdeki bu sinenin genişliğini,ancak rir kitapta okuduğum şu ifadelerle anlatabilirim;
''Aç herkese açabildiğin kadar sineni ummanlar kadar olsun,
İnançla geril ve insana sevgi duy.
Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın
bir mahsun gönül.''
çok orjinal ifadeleriniz var..
hiç rüzgarla yandın mı..?
ayakların dizlerine kadar sele kapılmışken, terledin mi? ve
Ürkek, yamalı özgürlüğünün ve yağmalanmış cesaretinin şaha kalkışını seyreyliyorsun... ifadeler gibi birçok
orijinal ve güzel ifadeleriniz mevcut..
ipek tellerden örülmüş gib adeta..
insanı bir hasret kalmışlığın ve bitmeyen bir özlemin
ortasına sürüklüyor gibi...
Gel ey okuyucu sende benim yüreğimin yandığı yerlerde
gezin diyorsun.. Ne kadar güzel ifadeler, ne kadar güzel duygular
Yüreğinizin bu aşk ve haycanının sönmemesi,ama acılarının dinmesi temennisiyle..
Daha nice rengarenk dantelalar örerek, bir gergef gibi işlediğiniz kaneviçelerinizi bize takdim etmeniz dileğiyle..
selam ve sevgilerle..
andelip tarafından 2/7/2008 3:53:23 PM zamanında düzenlenmiştir.