bomba
Erken başladığım günlerden birisiydi. Yataktan kalkmak uykuyu bırakmak zor geliyordu ama günü heba etmek istemiyordum yada günün sevinci heyecanı sevgilimle buluşmaktı. Bu yüzden erken kalkıp. Sakalımı traş etmem, saçlarımı taramam, üzerime ne giyeceğimi düşünmem, havanın nasıl olduğunu kontrol etmem gerekiyordu...
Perdeyi aralayıp camdan dışarı baktığımda, masmavi bir gökyüzü ağaçlar yemyeşil serçeler cıvıltılarıyla kahvaltı yapıyorlardı...Nedendir bilmem ama ben böyle günlerde kendimi çok daha yakışıklı bulurum. Daha bir özen gösteririm görüntüme...
Sakalımı kestim. Saçımı taradım. Üzerime mavi kot pantolon ve beyaz bir tişört giyindim...Yola çıktığımda saat 12:30 du. Güneş tam tepemdeydi. Gökyüzü masmaviydi ve birtek bulut yoktu. İçimdeki heycandan olsa gerek hızlı adımlarla yürüdüğümün sonradan farkına vardım. Dolmuş durağına gelmem dakika olmamıştı. Zaten evle durak arası fazla bir mesafe değildi.
Dolmuşun gelmesi uzun sürmedi ama dolmuşta tam dolmuştu. Güç bela bine bilmiştim. Otamatik kapı kapandığında kapının camına yapışmıştım. Saat 13:30 da buluşcaktık. Ben 12:40 da dolmuşa binmiştim. dolmuşa inenler ve binenler oluyordu ama daha çok inenler oluyordu. Otamatik kapınının yanında bir paket gözüme ilişti. Karton kutudan bir paketti. Aşşağı yukarı 5 kilo gelirdi. Önce pakete en yakın olan hanımefendi nindir diye düşünmeye başladım. Ama o da dolmuştan inince paketin yanında kimse kalmamıştı. İşte o an aklıma bir hafta önce, anafartalar çaşısının girişinde patlayan a-4 tipi bomba geldi...
dolmuş gidiyordu ve bir bomba götürüyordu. Kimse bomba olduğunu bilmiyordu acaba nerede patlıycaktı. Korkularım gitgide büyüyordu. Belkide içinde sana yağ vardı veya pirinç veya bulgur veya ne bileyim bir çok şey olabilirdi Ama açıp bakamazdım içine. Sonra yolculardan birinin paketi unuttuğunu düşünsemde içimdeki korku böyle düşünmeme izin vermiyordu. O an yalnızca kendimi düşünüyordum. Korkularımdan kurtulmak istiyordum. Geriye bir tek seçenek kalmıştı. Oda sormaktı.
Kutunun içinde bomba olduğuna okadar çok inanmıştım ki bu bomba kimin diye soracaktım az kaldı. Sonra kendimi toparladım. Dolmuşun motor sesinden çıkmak için yüksek bir sesle bu paket kimin acaba dedim. 5-6 saniye geçti geçmedi önden 2. sırada oturan kır saçlı orta yaşlı bir adam hırıltılı sesiyle ’ ’bana ait dedi’ içime bir ferahlık geldi.rahatladım. Sonra ’ duyarlı olduğunuz için teşekkür ederim’ dedi. Utandım hafif gülermiş gibi yapıp, kafamı salladım. Evet utandım. Çünkü ben sadece kendimi düşünmüştüm. Duyarlı olduğum felan yoktu. Kutunun içindekini bomba sandığımı kimse bilmiyordu. Sadece unutulmuş mu diye sorduğumu düşünmüşlerdi. Sonra duyarlı olmayı düşündüm. Anafartalar çarşısı’nda ölenlerin suçları neydi dedim. Aklıma ayaklarından aşşağı asılmış yarasalar gibi bir sürü düşünce asıldı. üşüdüm... Hacettepe’ de dedi yolcunun biri aklımdaki yarasalar uçuştu.
Hacettepe’ ye dolmuşla a-4 tipi bomba götürdüm. kendimi tutmasam bomba diye bağıracaktım eğer utanmasam...
YORUMLAR
Ben bile bomba sandıydım yazının sonuna gelene kadar. :) yıl 1993 Ankara'da okul yıllarım.Kızılay'da tüp geçit'in ayağında bir tatlıcı vardı.Çok güzel bir pastahane idi.Oradan her geçişimde vitrindeki tatlılar al beni diyordu sanki..Bir gün arkadaşlarla birlikte şuraya girip bir baklava yiyelim dedik.Üç arkadaş karar verdik tam girecekken içeriye bir arkadaş mızıkçılık çıkardı...Benim eve gitmem lazım dedi.Çok işleri varmış...Öğlen sonu saat üç sıralarıydı.Bizim de boğazımızdan geçmez dedik ve biz de girmedik pastahaneye...Yürüdük otobüse bindik.Eve geldik.Akşam haberlerini izlerken televizyonda hepimiz donup kalmıştık.Saat üçü on geçe adı geçen pastahane kundaklanmıştı..Cam çerçeve kalmamıştı...Bir saat kendimize gelemedik...Öldürmeyen Allah öldürmüyor ama yine de ihtiyatlı olmak her zaman iyidir...Anımı hatırladım yazınız sayesinde...Saygılar efendim...Saygılar...
kayıtlı
saygıyla