- 623 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KORKULAR...
İnsan kendine kurduğu dünyanın dışındaki gerçeklikten korktuğu için, belkide korkudan, korkmaktan yüzleşmekten korktuğu için, kendine yalanlar söyler, ve bu yalanlara inanmaya başladığı andan itibaren, dönüşümler başlar yeniden, anlar uzar geçmiş ve geleceğin arasına sıkışır, ne ileri gidersin ne geri, kurgularla yaşattığın bir evrende yaşamaya başlarsın artık, çevrende olup bitenler aslında aklında olupta bitmeyenlerdir, ve sonunu getirmekten korktuklarındır onlar.
sanrılar aklından ruhuna doğru sızar, sanrıları tanrılaştırırsın sonra,
korkularından geldin tekrar oraya doğru gidiyorsun,
nerden geldin nereye gidiyorsun sorusuna böylece yanıt verdin.
yeni bir dünya büyüyor şimdi, toprağa atılmış olan
yeni bir yağmur bekleniyor, göz yaşlarından
yeni bir kadın bekleniyor, heykeltraşın elinde yontulan
perde açıldı oyun başladı, seyircinin gözleri bağlı kanlı mendillerle
bu yüzden kanlı görüyorlar tüm oyunu, oysa komedi değilmiydi bu, değilmiş demek...
bir homurtudur gidiyor etrafta, kurbağalar nerde ?
ve bir gemi duruyor, denize küsmüş, mahçup, yolcusu olmayan, bu yüzden dargın yollara
gerçekle kurgunun arafında sıkışmış ruhlar, kendinden geçmiş cinler, mırıldıyorlar sessizce kulaklarıma,
korkularımın sırdaşı tüm hayaller, bu yüzden saklı tuttum kalbimin hücresinde,
kim açacak olsa, önce onu sonra kendimi vururdum, mermisi tutku olan bir silahla,
her yan yazgı cadılarıyla doluyken nasıl sesim çıkabilirdi, sessizim bu yüzden,
bu yüzden homurtuludur sesimiz,
kaderimizi tayin etmeye çalışanların kaderleri, başkaları tarafından tayin edilmiş,
yok, bir ben daha yok , feda etmem kendimi sana ey hayat
gerekirse denize ve yola küsmüş , yolcusu olmayan gemiye biner, orda yıllarımı geçiririm yinede etmem, ey hayat
yine sanrılar sarmaya başladı beni
yine sanmaklar kuşattı bilincimi
her olgunlaşan meyve neden çürürki
neden çürümek bu denli kutsal
bende kutsuyorum o halde tüm çürümeleri
kavramlar yine melodikleşti beynimde,sanırım beynim egzama oluyor
çaresiz gülmekler parmak uçlarımı uyuştururken, ben kaşınan yerlerimi kaşıyamayacak kadar halsizim
homurtular kesildi....tekrar başladı
sessizliği neşter gibi kesen sesler kendi şaheserini yaratıyorlardı, iki nota arasındaki sessizlik kısalıp uzuyor.
insan etini toprağa gömen matematiksel bir formül değildi yaşamak denilen şey
kendi cehennemimde arıyorum hala yaşamın özünü, saflık olsa olsa acıda olur diye ses geldi homurtuların arasından
güvendim...
yeniden korktum...
korkular hiç bırakmayacak demekki ruhumuzu
yaşamak denilen şey korkmaktır o halde
arkama baktım,
heykeltraş eliyle yaptığı kadına aşık olmuştu
ressam çizdiği gökyüzünü seyre dalmış, mavi bir kuş olmuş uçuyordu orda
oyuncu kendini sahnede unutmuş
filozof sofraya oturmuş aklını yiyor
müzisyen notalara tutsak olmuş
yazar yazdığını unutup, başa almış romanı, son noktayı koyacakken hep, unutmak geçiyor aklından nedense
yenilenen hayatlar yinelenen ölümler yaşanıyor
bense hala burda, kıpırtısızlık aleminde, dünyanın büyümesini,
yağmurun yağmasını
geminin dolmasını bekliyorum
çürümek için olmayı bekliyorum
gemiye binmeyi bekliyorum...
İsmail KIR
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.