- 847 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Buluğ Bey 2
Buluğ Bey 2
Ceneviz Korsika Korsanları Deniz ve Kara Savaşı
Buluğ Bey, Akdenizde yelken açmış zorlu korsan savaşlarına hazırlıklı olarak rotasında devam etti. Çanakkale Boğazı’nı geçerek Batı Akdeniz’de Selanik Limanı’na yönlendi. Burada iki gün dinlenmek ileriye dönük istihbarat yaparak korsanların son vukuatları konusunda bilgi almayı istemekteydi.
Kaptan-ı derya filosu Selanik Limanı’na akşam sularında vardı, demir alarak Osmanlı’nın hazırladığı konaklama programlarına disiplin içinde personeli yerleştirildi.
Buluğ Bey, Selanik Beylerbeyi’nden konuk olarak misafir olmaları için davet alsa da teşekkür eder, gelen elçiye bölgede sorun varı, sizin bölgemizde huzur içinde olmanızı isteriz, dedi. Elçi, “Ceneviz korsanlarının” taciziyle rahatsız oluyoruz, yanıtını verdi.
Selanik kervansarayda Osmanlı istihbarat ekibiyle yapılan istişarede, bölgede kırsal alanlarda Korsikalı korsanların köy ve kasabalarda, Hıristiyan cemaatine rahatsızlık verdikleri savunmasız olduklarını söyledi.
Korsikalı korsanların Selanik dışında Batı’da körfez koyda demir aldığının istihbaratı üzerine, iki hazır kıta gemiyle yelken açar, çok geçmeden Korsikalıların demir aldığı yere ulaşır ve atışlarına başlar, hızla demir atan gemilerden kızanlar karaya çıkarak Korsikalı korsanlarıyla göğüs göğüse savaş başladı. Karşı koyanlar öldürüldü, diğerleri kaçtı.
Buluğ Bey, bölgede köy ve kasabalarını ziyaret ederek yerli halkla görüşmeler yaptı. Ekâbir halk temsilcileri korsanların halka zulüm yaptığını Osmanlı’nın bir üs kurmasını istiyoruz dediler.
Buluğ Bey, zaman geçirmeden toparlandı Selanik’e döndü, istirahate çekildi. Sabah huzura 3.Sultan Murat’ın fermanı gelmişti. Ferman’da Fas, Kazablanka, İspanya ve Portekiz bölgelerinde zulüm ve kıyımlardan dolayı Hıristiyan cemaatleri ve Yahudi ahaliyi bölgelerden alarak İskenderun, İzmir ve İstanbul’a emri fermanı ile götürmeleri verildi.
Buluğ Bey, hızla Kaptan-ı Derya’yı hazırladı, sivil halk için yiyecek/gıda almak üzere tüm ihtiyaçları hazırladılar. Yola çıkarak yelken açtılar.
Kaptan-ı Derya, Buluğ Bey, kızanlara görevimiz zorlu olacak “tarihin derinliğinde” siz olacaksınız “gazanız şimdiden mübarek olsun” dedi.
Kaptan-ı Derya Adriyatik’i yeni geçmişti. Ceneviz korsanlarıyla karşılaşır. Hızla korsanları bir hilâl görüntüsü içinde çevirir, topları ateşler ve Cenevizliler kaçamadan denizin dibini boylar.
Buluğ Bey, Cebel-i Tarık’ta Fas, Kazablanka, Portekiz ve İspanya’da Hıristiyan ve Yahudi cemaatlerini gemilere alarak demir aldılar, yelken açtılar.
Hızla alınan yolla, Kaptan-ı Derya, İskenderun’da Hıristiyan ve bir kısım Yahudi ahali indi. Buluğ Bey, bir gün dinlendikten sonra yeniden yelken açtı.
Doğu Akdeniz Körfezi’nden yola çıkan Osmanlı Kaptan-ı Deryası, İzmir ve İstanbul’a yollanıyordu. Mersin açıklarında Venedik korsanlarıyla karşılaşır, bölgeye sık sık gelerek zarar veren korsanlar Kaptan-ı Deryayı kaçmaya çalıştılarsa da Kaptan-ı Deryanın öncü keşiflerince oyalandılar, bilahare denizin dibine gönderildiler.
Buluğ Bey, Venedik korsanlarıyla yaptığı çarpışmalarla yolu yarılamış Antalya Kalesi’ne ulaşmıştı. Burada kısa bir mola verildi, güvenli bir şekilde İzmir’e yolcularını teslim etti, dinlenmeden yola çıktı. Çanakkale’den geçen Kaptan-ı Derya yolculuğu İstanbul’da tamamladı.
Buluğ Bey, İstanbul’da törenle karşılandı, yolculardan geri kalanı Hıristiyan ve Yahudi aileler karaya inerek yakınlarına teslim edildi. Limanda mutlu bir tablo yaşandı.
3. Sultan Murat, nişanı ile ödüllendirilen Buluğ Bey, bir hafta dinlendi, tekrar yelken fora çekerek yol aldı. Hedef Adriyatik’te Cenevizliler kara savaşı için merkezî yere inlerine ulaşma faal alanları ve amaçlarının anlaşılması için görevlendirildi.
Buluğ Bey, hızla Batı Akdeniz’de yol alırken düşünde gördüğü şatoyu, şatoda yaşadıklarını, gördüklerini düşündü, gözünün önüne getirdi; yorum yapamadı, bölgede yaşanmış, tarih içinde efsanelerde hayalet şatolar, cadılar, şatolarında savaşların yaşandığını öğrenmişti.
Cadılar, medyumlar ve dönemin büyücü, sihirbazları savaşmış bu savaşlarında en etkin Cenevizliler olmuş, cadıların kraliçesini kale içine hapsetmişler, bölgeden cadılar uzaklaşmışlar, dağılmışlar.
Buluğ Bey, kraliçe eşkâle uygun olduğunu ekibine söyledi. Şimdi hapsolmuş Cenevizliler’ in izlerini sürmek, şatoyu bulmak, inceleme yapmak istediğini, yardımcısı İsmail Hikmet Bey’e söyledi. Adriyatik’te sahilden tepelere program çerçevesinde tırmanmaya “Ya Bismillah” la başladılar.
Kraliçeyi hapsolduğu yerden kurtarmanın zor olacağını, çetin geçeceğini hissetti. Buluğ Bey’in hedefi Alp Dağlarına kadar uzanmaktı. Alp Dağlarının tepelerinde çok büyük arazi bulunuyor, bölgede Ceneviz korsanlarının gizlendiği yerlerin olduğu söyleniyor.
Gün boyu yol alan ekip, hava kararmasına yakın bir zamanda şato kuleleri görüldü. Öncü kuvvet, kale çevresinde gizlice araştırma yapar.
Buluğ Bey ve kızanlar Palermo’dan tepelere ikişer sıra ile tırmanıyor, öncülerden gece konaklanacak yer işaretine odaklanmıştı. Kafilenin başında yürürken içine bir ses ışınlanır “Buluğ, Buluğ Bey!” Buluğ Bey bir anda duraklar, düşünür. Düşündeki ses açığa çıkmıştır. İçinden “bekle kraliçem geliyorum” der.
Öncüler, kalenin terk edilmiş; ancak bir tuzak olabileceğini düşünürler yakın yerde daha güvenli vadiyi gözleyen yer bulurlar. Buluğ Bey, tepelerden işaret gönderirler.
Buluğ Bey ve ekibi kısa sürede öncülere yetişti. Konaklama yakınında, şaşkın olan Buluğ Bey, öncülerden bilgi aldı. Güvenli olamadığı konusunda fikir birliği sağlandı. Kale gözlenmeliydi, tuzak olabilirdi.
Osmanlı kızanlar dinlenmeye çekildi çevre güvenliği alındı, nöbetçiler sırt sırta çevrede en ufak bir hareket ederse araştırıyordu ki uzaktan gelen sesler duyuldu. Sesten yaklaştığını anladılar. Hemen Buluğ Bey’e haber iletildi. Çevreyi kuşatan Osmanlı kızanları kısa zamanda ormanda yedi korsan olduğu, kısa zamanda sıkıştırılan korsanların teslim olmaları için ihtar verilir. Korsanlar da Osmanlı’nın gücünü iyi bildiklerinden teslim bayrağını çekerler.
Ceneviz korsanları, kısa zamanda gönüllü konuştular. Buluğ Bey, korsanları birer birer huzuruna alır, onları hesaba çeker. Hepsi de aynı bilgiyi verir.
Buluğ Bey, gece sık sık kraliçenin sesini duyuyordu ki gözleri dalmıştı. Kraliçe yanına geldi, başını göğsüne koyarak uyudular. Sabah uyanan Buluğ Bey, yalnızlığına üzüldü.
Buluğ Bey kızanları İsmail Hikmet Bey’e teslim etti, yanına dört kızan alarak kale içinde araştırma yaparak size yetişiriz dedi.
Ceneviz korsanları, Andikronds’un emirleri ile çevrede keşif yapıyor, sahilde kamufle olan gemilerle ava çıkıyorlar, uzun bir süre dinlenen korsanlar denize açılarak korku saçmak için sabırsızlanmış Andikronds’a kızıyorlardı.
Cenevizlileri toplayın, öncüler gelsinler sefere çıkacağız dedi. Korsanlar hep bir ağızdan “Türker’e ölüm” diye bağırdılar.
Buluğ Bey ise kale içinde yıllardır hapsolunan cadılar kraliçesini arıyorlardı. Odalar boş tamtakır yağma olmuş halde yapıları incelerken kamalarla eşeler, yavaş yavaş değişikliğin sonradan yapılandığı anlaşılır, bir taş söküldüğü ve arkasının bir geçit kapısı…
İsmail Hikmet Bey ve kızanlar esir Cenevizliler yanlarında ormanda hızla ilerliyor öncülerden sık sık haber geliyor, yollar kontrol ediliyordu.
Buluğ Bey ve kızanlar hızla geçidin yolunu açtılar, merdivenleri hızla iniyor, çevreyi çıra yakarak aydınlanıyor, bir de Buluğ Bey, aşağıya gel gel diye ses duydu. Bir aşağı kata indiler en son oda içinde kraliçenin boynu ayak ve kollara zincirlenmiş adeta taşlara çivilenmiştir.
Buluğ Bey, kraliçeyi kısa sürede esaretten kurtardı, nihayet özgürüm, bekleyin Cenevizli katiller sonunuzu ben temizleyeceğim dedi. Kraliçe cadı bir sinyal gönderdi, bilahare Buluğ Bey’e sarıldı, sen geldin görevimi tamamlayacağım cadılığım sona erecek dedi.
Buluğ Bey , kızanlar ve kraliçe hızla kale içi büyük salona çıktılar, cadılar ordusu kraliçenin gönderdiği sinyalle hızla emre uymuşlar, göreve gelmişlerdi.
Kraliçe cadılara artık özgürüm bizleri mahkûm eden Cenevizlileri yok edeceğiz Buluğ Bey’le güçlerini yok edeceğiz dedi.
Büyük bir hızla hareketle yola koyuldular, sanki uçuyorlardı. Ne oluyor, ne bitiyor Buluğ Bey anlamış değil bilgisi beraber hareket halinde olmalarıydı.
Buluğ Bey, ekibiyle kısa sürede İsmail Hikmet Bey’e katıldılar, cadılar da çevreyle ilgili rapor veriyorlar. Cenevizliler ormandan bir uğultu geldiğini hissettiler. Andikronds’ta korku telaş başladı, savaş düzenine girdiler.
Cadılar ilk hamleyi başlattı, nöbetçileri temizledi, Buluğ Bey, kızanlara emir vererek saldırıyı üç koldan Cenevizlileri yay şeklinde sararak göbeği yarma planına uyularak başlattı. Cadılar önde sanki kendilerini kızanlara karşı siper ediyorlardı. Hava kararıncaya kadar saldırı devam etti. Cenevizliler dört koldan sarılmış, kaçacak tek yerleri yoktur.
Saldırıyı durduran Buluğ Bey, gece karanlıkta kızanlardan zayiat vermek istemedi. Dört bir tarafta meşalelerin yandığı Osmanlı kızanlarını cadılar adeta koruyorlardı, cadılardan maalesef kayıplar olmuştu; ama cadılar intikam diye inliyor, haykırıyorlar…
Öğle saatlerinde çete çökertilmiş, Cenevizlilerin bir kısmı savaş alanından kaçmıştı. Ceneviz korsan lideri Andikronds cadıların ortasında tepelenmiş , öldürülmüştü. Kraliçe cadı yara para içindeydi. Buluğ Bey’le göz göze geldi ve kraliçe benim cadılığım sona eriyor, Buluğ Bey, öyle mi oluyor dedi, kraliçe ölümlü ile evlenen cadı da ölümlü oluyor dedi.
Buluğ Bey, İsmail Hikmet Bey, kızanlar, kraliçe, Cenevizlilerin topladığı vurgun hazineleri alarak Kaptan-ı Derya hareket ettiler. Cadılar da kalelerine yöneldiler. Kalede yeni kraliçe seçimi yapacaklar, cadılar kraliçelerini gözyaşlarıyla uğurladılar.
Buluğ Bey, kraliçeye “sana isim lazım” dedi, öyle tabi… İslâm ismi istiyorum, Allah’a yakın olamam lazım dedi. Buluğ Bey de “Meryem” nasıl dedi. Evet, bu ismi sevdim, seni de sevdim. Buluğ Bey, beni eş olarak kabul etmen 200 yıl önce bana iletilmişti, Buluğ Bey de artık yüzyılları unut fanisin dedi.
Buluğ Bey, Kaptan-ı Derya’da kızanlarına yelkenler fora emrini verdi. Gemiler Akdeniz’de hızla Ege Denizi’ne Çanakkale üzerinden Marmara’ya İstanbul’a Kaptan-ı Derya rotasını çevirmişti, yolları temizdi; zira Akdeniz’de tüm korsanlar yok oldu.
Buluğ Bey, İstanbul’a geldi, ayağının tozuyla padişah Sultan Murat’ın huzuruna çıktı. Sultan Murat, Buluğ Bey’i İsmail Hikmet Bey’i ve kızanları kutladı. Ganimetten pay ayırarak adil bir şekilde paylaşılmasını istedi. Sonra da Buluğ Bey, seni Meryem kızımızla vereceğin kararla görev istersen verilecek dedi…
YORUMLAR
Gülsen Tunçkal
Maalesef bizler yabancı unsurları koruyup kollarken yüzyıllar boyunca, güç ellerine geçince bakın nasıl müslüman kanı döküyorlar.
Kutlarım güzel yazınızı Numan Bey, tarihe tekrar bakmamızı sağladınız.Buluğ Bey, Uluğ Bey ve tüm Türk İslâm Âleminin gelmiş geçmiş tüm büyüklarinin de ruhları şad mekânları cennet olsun diliyorum...