- 4882 Okunma
- 21 Yorum
- 0 Beğeni
Biliyordum tesadüf diye bir şey yoktu ve her şey “tevafuk”tan ibaretti hayatta.
Biliyordum tesadüf diye bir şey yoktu ve her şey “tevafuk”tan ibaretti hayatta.
Yılın ilk ayının sonlarına geliyorduk, Ocak ayazı Ankara’da üşütür insanın iliklerini ama ben telaşımdan olsa gerek hissetmiyordum soğuğu. Kaygılarımdan alelacele kaçarcasına doktordan çıkınca Şehirlerarası Otobüs Terminalinde aldım soluğu. Doktorum dayım olduğundan "hemen alıyorum listeme yarın (Salı) sabah aç gel erkenden ameliyata alacağım seni" dedi. “Mümkün değil ben Perşembe’ye hazırladım kendimi” dedim gözlerimi fal taşı gibi açarak. “Evladım Perşembe’ye ayağa kalkarsın hayırlısıyla ne huysuz bela bir hastasın sen ya hu” deyip, baktı ki baş edemeyecek sarılıp öptü beni ve uğurladı Perşembe sabahı neşterle buluşmamıza. Çantamda köpekli pijamam ve bir iki kitabım, eve annemlere jet hızıyla uğradım ve çıktım ekmek arası bir şeyler yapıp, ne olur ne olmaz diye dayıma muayeneye aç gitmiştim çünkü. Uçak yoktu gideceğim şehre, hemen ilk otobüse bindiğim gibi, ruhumu serinleteceğim bozkıra doğru yolculuğum başlamıştı bile. Yüreğimde garip bir kırgınlık vardı korkuyla cebelleşen. Alt ediyordu ümitlerimi acımasız birkaç duygu. Her seferinde aynı oluyordu, ölecekmişim gibi geliyor ama daha bir diri uyanıyordum o göğü yıldızlı odadaki musallayı andıran masadan. Güçlenmiş gibi ama tükenmekten korkan bir ruh haliyle…
Biraz uyumak istiyordum cam kenarına aldım biletimi, sol yanıma yaslanır uyurum melekler gibi diye. Kara yolculuğunu sevmeyen biri için beş saat epey uzun bir zamandı, hoş deniz de tutar beni, bir tek hava yolculuğunu severim ama tren yolculuğunun ayrı bir zevki vardır çocukluğumdan beri. Oda hızlanınca pek tat vermez diye yıllardır kullanmıyorum açıkcası.
Tam uyumaya karar verdim ki, uzun zamandır beklediğim telefon ve temenniler çaldı kapımı. “Ameliyat sana nedir ki, güçlüsün sen, her şeyin üstesinden gelirsin biliyorum” diyen bir ses karşımda. Hoş kendi doktorlardan iğnelerden çılgınca korksa da bana moral vermeye gayreti güldürdü beni otobüste. Bir yandan gideceğim bozkırın sahibesi arar, nerdesin koordinat bildir diye, bir yandan annem, bir yandan kızkardeşim. Vel hasıl-ı kelam ben yolculukta pek uyuyamadım. Yine tam uyuyacaktım ki sıcak geldi biraz otobüsün havası ve üzerimde abayı andıran mor kapişonlumu çıkartayım dedim ama yanımdaki hanım teyzeyi rahatsız etmeden elbette ki. Ah teyzem sanırım konuşmalarımdan hatta hiç susmamamdan telefonlarda anladı ameliyat olacağımı” yardım edeyim canım evladım” deyiverdi. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü, kala kaldım o can yarısı seslenmesine, “ sağ olun teyzecim , Sağ kolumu pek kullanamıyorum da o yüzden rahatsız ettim, kusura bakmayın lütfen” dedim. Kapşonlumu aldı ve belime koydu “ Belin boşlukta kalıyor yavrum, ağrıyıverir Allah korusun” diye. Bir anda annemi istedim yanıma, saçlarımı okşasın beni ölüm yarısı uykulara o yatırsın istedim. Yüzü aydınlık ve misler gibi kokan bir kadındı, biranda göz göze geldik ve yanağımı okşayıverdi teyze. Ruhum o anda nemli bakışlarında kayboldu, küçük bir kapı aralığında hüznü gün gibi aşikar olan kadının. Tuttu biraz yanağımdan “ benim de kızım var(!)dı sen yaşlarda !!!” dedi ve ağlamaya başladı omzuma yaslanarak. Ve ben keşke “ne oldu kızınıza?” demeseydim. Teyzede aynı şeyi dedi bana “ ben de anlatmasaydım yavrum, üzdüm seni” diye.
Acı geri dönmemek üzere terkedip gitmiş vefasız yâr gibi olsaydı keşke...
Yeterdi !
Yaklaşık iki sene evvel vefat etmiş yavrusu. Dört kızından biriymiş matematik öğretmeni Melek . Aynı zamanda da ADAŞ’ım. Aynı hastalığa tutulmuş bedeni, aynı yerden kırılmış kanadı, biri kız biri erkek ikiz evlat bırakmış ardında ve daha o ölmeden hemen evlenmeyi aklına koymuş bürokrat bir koca. Kızı Gazi Hukuk, oğlu yavrucukta Hacettepe Tıp fakültesini kazanmışlar. Kanser olduğunu öğrendiklerinde Melek’in ailecek uzun süren bir şokun ardından tedaviye başlandıysa da, her geçen gün tazelenmesi gereken ümitlerini yitirmişler. Melek’e hep annesi bakmış, “evimi kapattım kızımın ve torunlarımın yanına geldim yavrum” diye gözündeki yaşlarını bile silmeden anlattı. Melek gözlerini kapatırken “ annem yavrularıma anne sen ol !” diye yalvarmış. Titreyen ellerine takıldı gözüm, evlat acısının bedenini sarstığı nasılda belliydi. Ben tabi kafamdan aşağı dökülen kaynar suyun etkisini hala atamamıştım üzerimden, “o kadar otobüs, o kadar yolcu peki ama bu teyze mi düşmeliydi, Ya-Rabbim o mu oturmalıydı yanıma?” diye diye tükettim sanırım yolumu. Hamd-ü senaya giden bir yol açılmıştı dualarımda.
Teyzenin acıları tazelenirken ben Melek’in hikayesinde iyiden iyiye kaybolmuştum saatlerdir. Giden dönmüyordu, yaşanmış an gibi... Yüreğinde demlenen hüznü istemeden de olsa dökmüştü yerlere. Otobüste “çıt” çıkmıyordu ve biliyordum herkes can kulağıyla bizi dinliyordu, bir ara arkadaki kadın kucağındaki bebeğini uyutmuş ve bizim koltuğa yaslanmıştı gözyaşlarıyla. Artık teyzeyi herkes duyuyordu, yan koridora bakan koltuktaki teyze elini eline koyarak teselliye uğraştıysa da nafile, o bana sarılmakta buldu teselliyi. Ben teyzeye “ teyze bende kanserim” dediğimde gözlerinde dondu yaşları, artık dipsiz kuyulardan çıkıyordu teyzenin sözcükleri, zorlanıyordu konuşmakta, garip bir sızı esir almıştı sesini “ Yok evladım inanmam sen hayat dolusun, Melek’im hüzün ağacının meyvesi gibiydi” dedi zorlanarak, “Telefon konuşmalarını duydum iki lafından birinde gülümsedin, sen çok iyisin evladım, gülmek ve moral senin ilacın unutma ve Mevlâm nazarlardan esirgesin” dedi. Ne garip nasıl bitecek diye düşüne düşüne bindiğim otobüsten, zaman su gibi akıp gitti o gül yüzlü teyzenin sayesinde…
Rahat uyu Melek, evlatların emin ellerde…
Biliyordum tesadüf diye bir şey yoktu ve her şey “tevafuk”tan ibaretti hayatta...
Fotoğraf: SNKY
.
YORUMLAR
Siz tebessümü gözlerinize sürme diye sürmeye devam edin olur mu...
Bir nefes umut çekin içinize, o nefes son nefese kadar devam etsin....
Unutulacak anlar değil elbet ama arşive kaldırın olur mu acılarınızı... hani diyosunuz ya "Acı geri dönmemek üzere terkedip gitmiş vefasız yâr gibi olsaydı" Olsun gelmesin o günler bir daha hanenize yüreğinize...
Sesinize hüzün bulaşmasın, sesiniz bir tek mutluluktan çatallaşsın...
Sevmeyin Ankara'yı siz... Unutun Ankara'yı... Hani diyordum ya size İstanbul'un 7 tepesinde 7 dilek dileyip 7 çaput bağlayın hepside umudunuz olsun, yüzünüzden eksik olmayan tebessümünüz olsun...
Allah her daim mavileri sunsun yüreğinizin deryasına YGD...
Not: "KD"
Zor çıktım yazıdan.. Çok şey yazmak isterdim ama yutkunamadım bile...:(
(( Seçil Nimet ))
KD tüm temennilerin gerçekleşir inşaallah bana dair...
Sevgimle...
YGD
İçim burkularak okudum.Korkarak benzer acılarla savaşmaktan ve buna dahil etmekten sevdiklerimi.Yaşamın perdesini yine ustaca aralamış içinden bir dem almışsınız.Çok güzeldi.Özellikle bozkır yolculuğunun tadını bilen biri olarak kısa hikayenizde bozkır sözü geçmesi bile beni anıdan anıya savurdu.Kaleminize dahası yüreğinize sağlık...
(( Seçil Nimet ))
Korkmayın, korkanı bitiriyor, üzerine üzerine gidiyor bu hayat !
(( Seçil Nimet ))
İnsan hayatı Sevi(m)nce acıya güzel kulplar takıyor işte... :)
Varolasın... :)
Bu kadar güzel yorumun üzerine fazla bir şey denemez bir kaç saatlik otobüs yolculuğuna dünya kadar duygularla bizide bir koltuğa oturttun saygıdeğer yazarı...yüreğinize sağlık...saygılarımla...
(( Seçil Nimet ))
Ne tatlısınız...
Tıpkı pembe bir pamuk şeker tadında yorumunuz...
Madem öyle rengide pembe olsun dedim... :)
Sevgiler...
DİLEK YILDIZI
Mahcubiyetimden şu an yanaklarımda pembeleşti.Bu kadar güzel yorumun içinden pembe olmak sizizn tarafınızdan onur verici.
Duyarlı olduğunuzu biliyorum, güzel yüreğiniz hep var olsun.Tesadüf güzel bir formunuzu okurken sizi keşfettim....Yazıdaki kurgumu bilmesemde yinede geçmiş olsun demek isterim....
EN DERİN SAYGILARIMLASINIZ HER DAİM....ESEN KALINIZ.....
(( Seçil Nimet ))
Ben hiç kurgu yazmadım, sanırım yazamayacağımda, hayalgücümü başka şeyler için kullanacağım bir ömür...
Bizzat yaşadığım bir yolculuktan küçük bir kesit sevgili Dilek Yıldızı. Ben yazarken en çok istediğim şey okuyucuların ki bende okurken onu arıyorum, metaforik bir anlatım olarak görmesi ve bir film şeridi gibi okuduğu dünyanın içine dalmasıdır.
Otobüs koltuğuna oturdum dediniz ya okurken, istediğim şeyi başarmışım dedim ve boyayıverdim sizi pembeye...
Beni forumlardan keşfetmenize ayrı sevindim ben burada yazmayı okumayı seviyorum ama forumsuz, forumlara yorumsuz kalamıyorum her nedense...
Gördüğünüz gibi durduramıyorum kendimi, en iyisi burada keseyim... :)
Sevgiler...
DİLEK YILDIZI
Çoğu insan şu an ki gibi bu yoruma dönüp cevap yazmazdı.Ama siz yazdınız.Bu sizin içinizdeki inceliğiniz.
Okumasını ve yazmasını fazla beceremesemde. Okurken kendimi tamamen okuduğum satırlara vermeye çalışıyorum.Ve sizin bu yazınızda gerçekten o koltukta oturup sanki şahitliğiniz yapmış kadar oldum.Hani iz bırakırya bazen okunanlar öyle birşey.İki birbirini tanımayan yaralının kısa bir yolculukta birbirine merhem olması ve up uzun bir ömürlük paylaşımları.Bunu size yazdıran kesinlikle ince yüreğiniz.Şimdi kurgu değil demenizle daha da derin bir iz bıraktı bu yazınız bende.
O formunuzun konusu ve arkadaşınıza destek olmanız benim için taktir konusu.Ve sizin sayenizde,buradan ona geçmiş olsun deme fırsatı bile buldum.Hatta o güzel insanın yazılarını keşfedip okudum bile...Bu sizin sayenizde oldu.
Formunuza yacaktım ama sanal ortamda yanlış anlaşılmalar biraz yordu beni.Kendi içimi ve niyetimi gayet iyi bilsemde.Onun için önemli olan duyarlı bir yazıyı okumak ve bilmek.
Şu an ikinizide tanımasamda iyi olmanızın sevincindeyim.yazılarınızı okumam ise sevincimi ikiye katlayan şeyler....
Gördüğünüz gibi bende durduramıyorum anlattıkaca anlatasım gelsede...
İYİKİ VARSINIZ.....
İşyerindeyim şu an, iki cümle var ki kendimi zor tuttum ağlamamak için, evde okusam kesin dökmüştüm gözümde ne varsa.
Birincisi senin şu cümlen Seçil kardeşim:
"Annemi istedim yanımda, beni o yatırsın istedim ölüm yarısı uykulalara"
(bak şimdi buraya yazarken daha bi tuhaf oldum)
İkincisi de rahmetli Melek öğretmenin şu sözü:
"Çocuklarıma sen anne ol anne" (mekânı cennet olsun)
Allah sana uzun ömürler versin güzel yürekli, bahar bakışlı kardeşim (tan'ı çok özledim bu arada)
Bunlar birer anı olarak kalsın hayatında.
Selam ve sevgimle.
(( Seçil Nimet ))
Mustafa abi cansın...
Tan'ı bende arıyorum defterde ama yok yok yok... :(
Kurgunun görsel zengnliğinden sıyrılıp gerçeğin gözbebeğine inen çığlıkların yakışıyor kalemine Seçil...
Yaşam, insanların en yaralı yerlerine dokunup insani şefkatini sunanların duyarlılığında onarır eksik yanlarını...
Tebrikler...
(( Seçil Nimet ))
Her zaman değil ama Mehtap !
BAzen en duyarlı olmasını beklediğin, altüst ediyor seni...
Çığlıkları kaleminde büyüten biri olarak kalacağım, ne yazar ne şair...
Teşekkürler, yorumuna...
Bazan en büyük desteği tanımasak da bir gülüşten, bir selamdan alırız.
Hızır gelişli kalpler çarpar bizimle.
Bazan hayat bize en zor imtihanda, doğru cevabı gösteren öğretmen gibi yaklaşır. Yazılarını okudukça güzel bakışlarına daha fazla hayran oluyorum.
Güzel gören güzel gözlerini, güzelliklere açık güzel gönlünü hayranlıkla takip etmekteyim.
Ve bir gün vefasız yar gibi acıların hayatını terk edeceğinden eminim:)
(( Seçil Nimet ))
Çok çok tatlısınız inanın...
Yorumunuz değerli benim için...
Acı kimsede bakî kalmasın inşaallah...
Sevgiler...
seçil...
canım...
ne güzel duygulara döküyorsun bakışları gülüşleri hüzünleri...
kim ne derse desin..
ne farkeder...
umrumda biledeğil...
yaşayan bilir değilmi?
birde kaybeden..
yaşayanlardan olduk...
ama kaybedenlerden olmayız..
değilmi..
sevgiyle öpüyorum..
yüreğinden..
canım arkadaşım..
(( Seçil Nimet ))
Seni seviyorum Sevilay...
Aynı acıyla beslenen yürekler ne kadar kolay anlıyorlar birbirlerini Ya-Râbbim...
Sevgiler, canım a(rka)daşım... :)
Ahh Adaş'ım...
Hiç bir şey tesadüf değil gerçekten hayatta...
İhtiyacımız olduğu zamanlarda Mevlâ'm çıkarıyor işte karşımıza birilerini, gerek yolculukta,
gerek hastane odasında, gerek doktor olarak, gerek tesadüfen gitiğin bir yerde. Birden bire o kadar yakın hissediyorsun ki kendini, sanki daha önceden ayarlanmış ve kurumuş gibi. Aslında kurulmuş hepsi evet, Allah tarafından !...
Ben de o kadar benzer şeyler yaşadım ki, gerçekten Allah yardım etmese, dualar olmasa, hiç ummadığım anda ummadığım şeyler olmasa, kurtulamazdım...
Hiç tahmin etmediğimiz yerde aslında bizi birbirimize bağlayan kader var...
Gerçekten ihtiyacımız olunca yardım eden Rabb'imiz var... Şükürler olsun halimize, binlerce kere,
Benim de hastane odasında vardı bir arkadaşım;
Adı; Nermin'di , ben ona "nermincik" derdim.. O kadar tatlı, o kadar sevecan, o kadar hayata bağlıydı ki, bana aşkım derdi hep... İkimiz kalıyorduk o odada.. Ben ameliyattan çıkmıştım ama o dönem benim kanser olduğum belli değildi, teşhisim konulamıyordu... Nermincik kanserdi biliyorduk, ikinci kez ameliyat olmuştu ve göğsünü almışlardı ama estetik yapılmıştı ve morali gayet iyiydi, ikinciye yakalanmıştı... O benim hiç bir zaman onunla "Adaş" olduğumu bilemedi ! :(
Hiç bir zaman öğrenemedi, ben onun iyileşip hastaneden çıktığını öğrendim nice sonra, o kadar can ortağı olmuştuk ki, pansumanlarımı bile aynı anda yapılıyordu...
Sadece onun nefesi yetmemiş yaşamaya, nefes darlığından ölmüş, en son konuştuğumuzda yine aşkım demişti bana... Özledim demişti, ben de biraz iyileşip ziyaretine gideceğimi söylemiştim... Gülüyordu, hep gülerdi zaten... beraber hortumlarımızı elimize takıp geceleri hastanenin gizli katlarına çıkar, uzak manzaraları seyrederdik, aylardır hastanden çıkamamıştık o da ben de,
Ama onun nefesi yetmedi işte, bilemedi de benim onunla aynı kaderi paylaştığımı hiç...
Kardeşi biliyor şimdi, annesi de biliyor. O bilmiyor....
Seçil'im adın gibi teksin, yazın duygulandırdı beni çoook .... Yüreğimiz aynı , adaş olduğumuz gibi.. Bir gün dilerim güzel hatırlarız o günleri,
Sevgilerimle,
DuyguDamlaciklari tarafından 6/8/2012 3:45:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
(( Seçil Nimet ))
Nevinnnn, canım artık batsın şu güneş saçlarında !
Sevgiler... :)
Kıpkırmızı
Hüüü....
(( Seçil Nimet ))
Hüüüüüüüüüü...
Du bakıyjm bi gün sözleşelim o vakıııııt... :)
Severim hü'lemeni... :)
Kıpkırmızı
Ağladım sonra hüüü'leyerek sen gelmedin diye,
sonra pamuk şeker satan amca vardı, acıdı bana, bir tane pamuk şeker verdi , en pembesinden :))) naninaninanii hoplaya zıplaya yedim bende :D
Tevâfuk kelimesinin anlamına dair daha yenilerde güzel bir tanım öğrendim. Müsadenizle paylaşmak isterim.
Tevâfuk, bir işin Allahu Teâla'nın muradına uyması, demekmiş. Böyle bakınca öyle mana denizlerine açılıyor ki insan, hayatta bambaşka hallerin, pek farklı bir dille duyurulduğunu hissedebiliyor. Anlatılanlar öyle devasa, öyle hayretengiz, öyle hayranlık uyandırıcı olabiliyor ki "Sübhanallah, Elhamdulillah, Allahu Ekber" demekten kendimizi alamıyoruz.
Murada ermek dediğimiz bile daha farklı olana, daha güzeline inkılab ediyor.Muradımızın Allahu Teâla'nın muradına uyması...
Her şeyin bir anlamı var.Her şeyde bir dolu anlam yüklü.Her şeyin her şeyle ilgisi varken, bütün bu anlam hazinelerini keşfedecek olan, farkedecek olan kimdir?
"Her şey ya bizzat güzeldir, ya da neticeleri itibariyle güzeldir,.." inancıyla,
işleriniz tevâfuk üzere olsun.
Pek kıymetli yazınızı tebrik ederim.
Hatırlattıkları, hissettirdikleri, açılımları, anlam dolu güzellikleri için, paylaştığınız için teşekkür ederim.
Saygı ve baki selam ile..
(( Seçil Nimet ))
Bu yazımın dolaylı müsebbibi sizsiniz !
Meseleleri hatırlatmanız sonucu hafif sıyrıklarla atlatılmış bir anı yazmak istedim. Yaşanmışlık olduğundan sanırım, aktım gittim sayfaya...
Güzel yorumunuza sonsuz teşekkürler...
Kendine has kelimeleri,cümleleri olan bir kitap gibidir hayat.Çok iyi okuyan bir yürekten net bir yorum işte bizlere:) Yüreklere dokundukça güçlenecek adımları insanlığın.Yürek yüreğe bir dünyaya katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz sevgili Seçil.Sevgilerde kal can...
(( Seçil Nimet ))
Güçlenir di mi?
Arada bir umudumu yitiriyorum kendimden habersiz ama bir tebessümle geliyor yerine oturuyor herşey !
Teşekkürler şair, teşekkürler sende kal sevgilerde...
mehmet abdırgan
(( Seçil Nimet ))
Canım Melek'leri severim biliyorsun değil mi?
Seviyorum seni ve nar çiçeği rengini...
Bende hep seviym seni hep...
İyi ki geldin... :)
(( Seçil Nimet ))
Korkma karşılıklı oturuyor Sen'lerimiz...
Tam seni arayacaktım bu kadar olur, bu kadar...
Sen bir ömürsün, ben de tabi... :)
(( Seçil Nimet ))
Bu da benim hikayemin bir küçük kublesi Adaş'ım...
Cansın... :)
ne yazık ki hep yok saydığımız hayatın gerçekleri bunlar bizleri es geçer sanıyoruz es geçmediğini kırk derece ateşle hastanede yatarken fark ediyoruz,çok hüzünlü yaşamın gerçek kesiti bir yazı okudum geçmiş olsun diyorum.Sevgiler gönderiyorum...
(( Seçil Nimet ))
Teşekkürler...
Hayat bu, herşeye gebe...
Bizlere takdir edilen ömrü yaşıyoruz, sizin de yazdığınız gibi kainatta hiçbir şey tesadüfen olmamış, yaratılmamıştır.
Hastalıklar da bizlerin imtihanı oluyor, başka bazı durumlar gibi.
Rabbim sağlığınıza kavuşmanızı nasip etsin, hayırlı ömürler versin.
Anne şefkat ve merhameti ne derin ve büyük bir duygu.
Şifa dileklerim, selam ve sevgilerimle.
(( Seçil Nimet ))
Amin cümlemize inşaallah...
Sevgiler....
Seçil, Biliyorsun ki senin her yazını hüzünle ve gözlerim yaşlı okuyorum. Sen hüznü öyle marifetle işliyorsun ki usta bir dokumacının elinden çıkan rengarenk kilimler gibi. İnsanın ne yere serip oturası, nede duvara asıp seyredesi geliyor..
Senin o yolculuğunda yanında oturup sana " canım kızım geçmiş olsun diyen" Hanfendi gibi hissettim kendimi. Allah evlatlarımıza sağlık ve uzun ömürler versin, Rabbim hiç kimsenin yavrusunu kimseye bırakmasın.
Bir trafik kazası sonucu uzunca bir süre yatmak zorunda kalmıştım. Annem canım annem gelip yanımda kalmak bana bakmak istemişti ve bende bu durumdan oldukça mutlu olmama rağmen başka sebeplerden eve dönmesini babamı yalnız bırakmamasını, onun daha çok anneme ihtiyacı olduğunu söyleyip kabul etmemiştim.. Yalnız anneme "Bana bişey olursa annem çocuklarıma sen bak kimseye bırakma, bir tek sen onlara anne olabilirsin ve benim gözlerim açık gitmez " demiştim de, canım annem hüngür hüngür ağlayarak, Allah benim canımı senden önce alsın demişti.. Ne garip değil mi?.. Ve o gitti bende iyileştim(!)
Diyeceğim odur ki; Evladını sadece annene güvenebiliyorsun en çaresiz anında başkasına değil..
Allah çare arayan herkesin çaresini versin. Sağlık ve huzurla ol daima Seçil.
(( Seçil Nimet ))
Bu anıyı yazmak için yüreğimin sarsıntısının geçmesini bekledim biraz ancak yazabildim neredeyse altı ay olmuş, düşüncesi dahi insanı tüketen anlar vardır hani, öyleydi işte !
Yazarken de duygulandım, yorumunuzu okurkende...
Allah anaları evlatlarının başından eksik etmesin inşaallah !
Sevgilerimle...