Bayramali Uzayda
Bayramali bu yapar mı yapar.
Bir defasında kavga ediyorlar diye araya dalıp ter su içerisinde kalmış da yine ayırmamıştı ya ilçemizin "yapışık ikizleri" ilhan ile Gülhan abileri.
Elindeki pusulanın yönlerini şaşırıp yeni kurulan kabristanın yönünü yanlış gösterip ilçedeki yeni mezarlığa gömülen bütün ölülerin kıçının kıbleye dönmelerine sebep olmuştu da gece rüyasında babasının ruhunu gören Süleymancı Tüylüoğlu Harun’un " Babam rüyada oğlum bir ışık vuruyo da, arkadannnnnn arkadannnnn" demesiyle ortaya çıkmıştı olay.
Neyse bir kaç ay içinde mezarlar açılıp kıbleye doğru çevrildi de ışık artık "öndennnnnn öndennnnn " vurmaya başladı.
Bir ara radikal gruplara takılıp kendini önce “Mehdi” sonra da “ Ye Mehdi “ ilan etmişti.
En sonunda mezhep değiştirmeye karar vermiş fakat hâlihazır mezhebini bilemediğinden o da gerçekleşememişti.
Sonra bir tarikata girip zikir çekmeye başladı.
İlla uçacam deyip sabahlara kadar zikir çektiğini görenler, gülüp geçmeye başlayınca, ilçe merkezindeki iki bina arasında uçtuğunu görüp ertesi gün eline sarıldılar “ Ya… ev..ev…evvç..evv..liiiiiiiii..liya biz..zz..zzzz e..e..e…eeettik ss….sss..sen etme afff..ffff.ffffeff.feyle biziiiii” . Bu dalga geçenlerden en haşini Petrolcü hacı Davut idi.
Kekeme çok zor konuşan bir adamdı, ama bir o kadar da muzipti yeminlen.
Gözleri sıkıca kapalı olduğu halde “ sen Hacı Davut bi Mercedes parası infak eylersen inşallaaah “ deyip karşısındaki adamı apandis gözüylen gördüğünü de göstermişti.
HacıDavut Mercedes’i almış,teslim etmiş hatta Bayramali Hazretleri (ki o sıralarda adı buydu) aracı birkaç duvar tırmanma denemesinde geçirmiş ve başarısız olmuştu.
Bu infaklar ve zikir meclisleri tornacı Aytekin’in Meclisi basıp “ lan puşt Bayramali, ne zaman ödeyecen bizim parayı” demesiyle bozulmuştu.
Zira cemaat “ evliya hazretlerini rahatsız etme itoğlusu “ diyerek Aytekin’e saldırınca o da “ ne evliyası laaa… şu binaylan aha şu parti binası arasına yüz metreye yakın çelik halat çektim, ayrıca askılığı, motoru, sırma teliydi tam altı yüz lira alacağım var” deyince uçan evliyanın sırrı bozuldu ve bir araba dayak yiyip ilçe camisinin helasına sığındı.
O zaman helâlarda büyük küçük tasnifi olduğundan o kaldığı süreyi “küçük “ tarifesinden ödedi.
Bayramali o günden sonra birkaç ay ilçeye inemedi.
Köyünde bir istasyon kurup uzaylılarla irtibata geçmeyi düşünüyordu.
Köy de kıyamet kopuyor, Nazife yenge “a….s…mın uşaklariiii,tenceremun kapağini çalmişler ,Alla belanuzi versun” diye bir taraftan çalı süpürgesiyle kapıları süpürüyor bir taraftan da bağırıyor.
“Ananuzun a….ne mi sokacaksunuz heeeeee” diye bağırıyor Bayramali’nin evinin tarafına bakarak.
Bayramali’nin umrunda değil. O işine bakıyor, uzaydan alınacak sinyalleri değerlendirecek düzenek hazır. Sıra sinyalleri alacak yüksek toknoloji ile donatılmış radar sisteminin tencere kapağını yerine montajına gelmişti. Yoldan geçen birkaç fırlama “N’ber la Bayramali ağbi… Nezihe abla dedi kiiii” diye seslenince onlara laf yetiştirme çalışınca olan oldu.
Sistemi kızılağaç dalına monte etmek için dudaklarına dizdiği üç çividen ikisi boğazına kaçtı.
Ve böylece ilçe hastanesinin acil servisi sayesinde aylar sonra mahrum kaldığı şehre inmiş oldu.
Operasyondan çıktıktan sonra doktor “ bir daha ağzında çivi varken konuşmayacaksın “manasına gelen reçeteyi Bayramali’nin eline tutuşturdu.
En tepeye taktığı aliminyüm tencere kapağına benzer alıcı da çalışınca büyük uzay ve astronomi biliş adamı çalışmalara hız verdi.
Köyün gençleri uzaktan izledikleri sistemi çözmeye çalışıyorlar fakat bir şeye benzetemediklerinden fikir de yürütemiyorlardı.
Allah’tan Bayramali’nin sigarası bitmişti ve köyün bakkalı da kapatmış yatsı namazını kılıp eve istirahata çekilmişti. Ve bilinirdi ki; bakkal Zıkçı Münir yattıktan sonra dünya yıkılsa yataktan kalkmazdı.
Bayramali gençlerin yanına yaklaşıp sigar isteyince ağız birliği eden delikanlılar kızılağaç dalına çivilenen şey’in ne işe yaradığını sormuştu.
“Uzaydan gelen ses, hareket, ısı, ışık, küfür, işmar dahi her şeyi duyabilecek kadar hassas bir radar sitemi” olduğunu söyledi büyük uzay ve atlas araştırmacısı.
Bu gençler akşama kadar işsiz oturur be abim.
Akşama kadar kimi işletsek, kime madik atsak diye plan yapıp dururlar. Bu fırlamalara anlatılır mı uzay şeyleri abim ya?
Akşamları kulağını dayadığı eski radyodan bozma kağıt hoparlöre öylece uyuyana kadar araştırmaya devam ediyordu Bayramali. Ara sıra tuvalete gitse bile aklı hep gelecek sinyallerde idi.
Bir gece beklenen oldu. Saatler uzay saati ile 00.xw ‘yi beş geçe tencere kapağına benzer elektronik çanaktan kulağına “ iiiiiiiiiiii-iiiiiiii-ööööööööö” sesleri düşünce heyecanla yerinden fırlayıp pilli teybi çalıştırmaya başladı.
Fakat sesler kesilmişti.
Bir saat (uzay saat, dünya saatinden farklı köşeye asılıyor ve içerisinden her saat başı bir uzaylı çıkıp “ guk kuuu” diye bağırıyor) geçmişti ki tekrar bir ses duydu “ hsssssiiiiii…..hasssiiiiiii….kikiiiikiii” .
Bu uzaylıların selamlama konuşmalarına benzeyen sesleri teybe kaydetti ve mikrofona dayadığı dudaklarından “ Aloooo ben Bayramali Dünyadan Bayramali “ derken uzayda yayılan ilk anonsu yapmanın heyecanı ile tir tir titriyordu.
O gece başka ses duymadı.
Sabah olunca bu olayı kimseye anlatmamaya karar verdiğinden (zira köyün fırlamaları bu olayı kaldıracak kadar akıl s sahibi değildi ve dalga geçebilirlerdi bilimle) kimseye bi şey çaktırmadı.
Fakat heyecanına engel olamıyordu.
Köy bakkalı Zıkçı Münir “baa bak sağa bi haller oldi” deyince ağzını sıkıca kapatıp dilini ısırmış ve “ Zırşçı ebii bo cese uşayjiler maşaz gömdüşmü” dediyse de Münir elini sallayıp “salak” deyip içeri girdi.
Münir iyi adamdı zamanında. Köyün kadrolu fırlamaları büyüyüp yürümeye ve de sigara içmeye başlayınca aralarında ufak yollu bir sürtüşme olmuştu.
Sigarayı tezgâhın altından fahiş fiyattan satınca gençler adını “Kazıkçı” ya çıkarmış Münir de bu lakapla anılmamak için gençlere haraç verip bir hafta sonra kesince, verdiği haraca karşılık ilk iki harfi kaldırmışlardı
Gece hafif bir rüzgâr yumuşacık esiyordu. Ay bulutların arasına bir batıp bir çıkarken yeryüzü de onun ışık dansına bir karanlığa gömülerek bir gölgelere bürünerek iştirak ediyordu.
Büyük casus, din adamı, uzay dinlemecisi, araştırmacı, kavga ayırımcısı, namus muhafaza memuru, herbokamaydonozcu Bayramali heyecanla uzaydan gelen sesleri kaydediyordu.
“İİiaaaaa zizizizi” ve “ zurt zurt zraaaaarrt” Ne demek istiyordu uzaylı dostlar?
“gıcır gıcır gacır gucur gucur ohhhh ohhh” Hayır bir meşaz vermek istiyorlardı fakat çözüm makinesi çalışmıyordu hala.
Ve sonra sinyaller değişti, uzaylıların irtibata geçmek istedikleri anlaşılıyordu. Bayramali “ Ben Bayramali burasi dünya siz hangi yorungeye şeysunuz alooo, dilumuzi anlayabiliyi misunuz, biz bi tek Türkçe konuşuruk ha..İngilizce bilen bi oğretmen varidi o da tatil oldi gitti” deyince sesler önce kesildi.
Ve “ evet dunyali anlayiruk seni,ve sizun yorungenuze girduk ,çikamayirukkk,,,,çekun çekunnn” diye sesler işti ve bayılıp düştü.
Çok sürmedi numaradan bayılması.uzaylıları şaşırtmak için bir taktikti lakin ne maksatla yaptığını kendisi de bilmiyordu.
Sesler giderek anlaşılır bir düzeye yükseliyordu. Mesela “ Biz uzayda çok uzun yolculuk…çiiiiiiikkkk çiiiiiii yolculuk yaptık. Baya bi açız …siz de yiyecek ne varrssss” dediklerinde hiç terddüt etmeden “anam sarma pilav yapti iki tencere “ dedi.
Taa uzaydan gelen misafirlere vermeyecek de ne yapacaktı.
“ Biz sana zzzzzz bir uzayli ışınladuk az sonra oriyadur…yemekleri oğa ver bi da sağa zahmet zazzzzzzzzz iki paket malboro verursen eyi oluuuu ssssssszzzz” anonsunu alınca ceplerini yokladı,iki paket sigarası olduğundan emin olunca “ tamam tamam ben şindi evden yemekleri aşuracağum” deyip hızla eve doğru koştu.
Bir saat 8normal saat) geçmişti ki karşıdan beyazlar içerisinde bir uzaylı belirdi.
Yaklaştıkça yüzü değişiyordu. Bayramalinin heyecandan kalbi duracak gibi olduysa da çaktırmamak için elinde sallanan tencereleri sıkıca kavradı.
Uzaylı “ selamuuuun aleykümmmm zzzzzben geldum diiiiiiiii diii” deyince aliminyüma benzer bir malzeme ile her yanı sarılmış iki boynuzlu uzaylının uzattığı uzun kollarına tencereleri bırakıp “ siz nerden boyle “ dedi.
Uzaylı “acelem var acele acele “ diyerek arkasını döndü ve ormanda kayboldu.
Ertesi akşam uzaylılar yaptığı hizmetlerden dolayı “bizum galakside bi yıldıza senun aduni koyduk” dediklerinde gözyaşlarını tutamadı.
Demek uzayın bi yerinde “bayramali” adlı bir yıldız duruyordu.
“Biz seni uzaya götümek isteyiruk alooo “ anonsu hayallerinin gerçekleşmesi anlamına geliyordu.
“Bu gece hazir ol” dediklerinde boy abdesti almış ve yes yeni iç çamaşırlarını giymiş vaziyette yeni komutları bekliyordu uzay istasyonunda.
Ağaçların arasında beliren Bayramali’ye yaklaştıklarında ikisi boynuzlu biri boynuzsuz üç uzaylı yanına geldiklerinde “ulaa habu elbiselerlan uzaya çikamazsuun, olari çikar da habu ozel uzay elbisesini giydursun akadaşlar” dedi uzun boynuzlu olan.
Aceleylen bir don bi atlet kaldıysa da uzun boynuzlu “ bu donlan olmaz çikart oni da “ dedi. Onları da çıkarttı ve beyaz özel bir çelikten imal edildiği anlaşılan bir top malzeme ile sardılar uaylı dostlarını.
Uzun boynuzlu “ haahhh şindi oldi ulaa” dediğinde ön taraftan bakınca Bayramali’nin bir tek gözleri görünüyordu.
Fakat teknik eleman olduğu anlaşılan kısa boylu ve boynuzsuz “E olamdi, gözler da kapatilmasi lazim yoksa “ deyip diğerlerinden onay aldı ve gözlerini de kapattılar.
Biraz yürüdüler. Belli ki uzay gemisini çakılmasın diye ormanda müsait bi platforma indirmişlerdi.
On dakikalık yürüyüşten sonra gözlerine örtülen örtüye şiddetli bir ışık vurduğunu hissetti.
“ Aha da gelduk” dedi içinden.
” Bismillahi….” İle adımını attı artık uzay aracının içerisinde olduğunu hissedebiliyordu. Zira içerisi ağır bir uzay aracı yakıtı kokuyordu “ bular da buldiler demek ki mazoti” dedi içinden.
Bu aşamadan sonra bir borudan çıkan seslere benzer tonda “ uzay yolculuği içun işlem başlasun” emri alan uzaylı dostlarının arka tarafını açıp kıçına bir şey sürdüklerini hiisedince irkildi.
Uzaylı boynuzsuz “ rahat dur Bayramali bu gerekli bi işlem aksi halde çıkamzsun uzaya “ deyince kendini uzaylı dostlarının güvenli ve tecrübeli ellerine bıraktı.
Biraz sonra arka tarafında artarak bütün bölgeyi saran bir kaşınma ile yanma hissetti.
Elini kendi poposuna atmak istediyse de boynuzsuz “ hoop bi Dakka artuk uzaya çikayiruk,kipirdama” diye uyardı.
Ve dönmeye başladı uzay gemisi. Hızlı hızlı dönerken birden durdu ve “Corti uzay gemisinun değerli yolculari kaptanunuz on beş Dakka ihtiyaç ve namaz molasi vermiştur, mola bitiminde yerlerunuzi alun hiç kimsayi bekleyemem şerefsuzim1 anonsunu duydu.
“Şu uzaylılara bak hele namaz molası bile veriyolar helal olsun” dedi içinden ve gözlerini açtı.
Açtı da işte.
Karşısında köyün bütün karısı kurusu yaşlısı ipnesi gülerek ona bakıyor, alüminyüm folyo ile paket edilmiş fırlamalar bir taraftan folyoyu söküyor bir taraftan da bayramali’nin kırmızı yağlı boya ile boyanmış çıplak poposunu gösteriyordu.
“Hâkim insaflı ve doğru karar verdi yoksa on-on beş sene yerdi, ağır tahriş var olayda zaten” dedi Zıkçı Münir kesekâğıdına toz şekeri boşaltırken.
YORUMLAR
Aga.
Beni bile güldürebiliyorsan bil ki bu işi hakkıyla yapıyorsun...Nefis bir yazıydı. Çok güldüm.
Selam ve sevgilerimle.
erolabi
Valla sevindim.
Bir ara bu yazı türünü beceremedim diye geçti içimden.
Aşk ,ızdırap,avatür ve sosyal içerikli yeşilçam türü yazılar yazmayı düşündüm.
Fakat sizin gibi üstad öyle dedikten sonra devam ederim. Saygı ve selamlarımla.
süper yine çok güldüm ah Bayram Ali senin neyine uzaylılar çok güzeldi beni yine çok güldürdünüz teşekkürler
saygılar
erolabi
Güldüysen ne mutlu bana...selam ve saygı ile.
:)))))))))))) Yine kikiıdeme krizine tutuldum...Okurken etrafa sık sık bakıyorum...Olur ki birisi huni muni takar Kafama diye...selamlar erolabisi
erolabi
Felaket manyakdı ..
Selam ve saygı ile değerli Dadaş'ım.
erolabi
En son geçen sene bir Gürcü göçmenile evleneceğini duydum.Sonra kadın altınları almış kaçmış.
Sağolun değerli İnci Kardeş..
Selam ve saygı ile.