tuzluk
Bazen uzun bir yoldan gelmiş gibi yorgunum. Bir fil hantallığı çöküyor üstüme.
Işıkları söndürüp odamın karanlığına gömülüyorum. Yatağıma uzanıyor karşımdaki kare
televizyon ekranına, boşluğa bakar gibi bakıyorum. Bütün dizilerden bıktım usandım.
Hep aynı senaryoyu oynuyorlar. Bakışlar, aşık oluşlar. terkedilişler, kavuşmalar,
hasretler, sevişmeler vesair... Hele haberleri hiç izliyemiyorum moralim bozuluyor.
Hiç bir sevi gerçekten yaşanmıyor gibi. Artık herşey değersiz sanki.
Yediğim yemeklerin tadı yok.bir yılgınlık bir bıkkınlık peydah oluyor.
Bazen hiç bişey yapmadan gündüz gözüyle uyuyorum. Bazen tuvalete bile
gitmek için kendimi zorluyorum. Donumun batmayacağını bilsem o işide yattığım
yerden yaparım. Şurda burda giysilerim. Annem topluyor temizliyor odamı.
O da olmasa odam kurtlanacak eminim. Bir bardak su için annemi
kullanıyorum çoğu zaman.
Kız arkadaşım arıyor heyecanla konuşmak için, küçük cevaplarla
geçiştiriyorum, sorularım susuyor. ’neyin var hastamısın’ diyor? evet diyorum
üşütmüşüm. ’geçmiş olsun’ diyor... Anneme, bu kızı sen sev beni uğraştırma diyesim
geliyor. Her işimi annem yaptığı için bunuda ondan bekliyorum. Bazen bir allah gibi
yalnız kalmak istiyorum. Korkuyorum sonra ölüm geliyor aklıma. Gidip çiçekleri
suluyorum.
Bugün mutfakta kolum yanlışlıkla tuzluğa çarptı yere döküldü. Tuz tanecikleri o
kadar küçük ve o kadar çoktu ki o tuzluğun içine hiç dolamayacaktı birdaha. Acaba
dökülüp saçılan ben miydim yerlere? Bir daha dolmayacak mıydım kendi içime?
Yani içi boştu umutlarımın.
Bugün mutfakta kolum yanlışlıkla tuzluğa çarptı yerlere döküldü. Sonra
bunları yazmak geldi aklıma. Artık bir tuzluğu yere döktüm diye bak sen şu olanlara.
YORUMLAR
"Anneme, bu kızı sen sev beni uğraştırma diyesim geliyor"
:D hahahah... Bence de uğraşma...
Senle uğraşsın sevdiğin...
Nasılsın deyip kuru bir geçmiş olsun ile geçiştiren değil, hastayım dediğinde kendi canı yanıyormuş gibi buna çare üreten ve kendisi için bile göstermediği hassasiyeti sevdiği için gösteren birini sev...
Onun dışındakileri bırak annen sevsin!! :)
ve felsefe çok güzel...
TUZLUK...
insanoğlu işte aslında Rabbim her anımızda bize küçük mesajlar gönderir... Ki sen sevdiği bir kulsun demek ki...
Bunu anlayabilme hediyesini bahşetmiş sana...
Çoğumuz herşeyi sorgularız NEDEN? deriz Allah'ım ben ne yaptım bunları haketmiyorm.... Vs...
Aslında düşününce yaptıklarımız değil... Yapmadıklarımız bizi mahkum eder bu sorulara...
İnsanoğlu hep ne yaptığımın cezasını çekiyorum der...
Peki ya yapmadıklarımız...???
Kusuruma bakma gevezeyimdir biras başın ağrıyacak :) banane hem ağrısın ben laz kızıyım ille de diyeceim karnımda saklayamam düşüncemi hahhahah :)
nerde kalmıştık yapmadıklarımız...
Mesela evde bır parça kuru bir ekmek kaldı bunu mınık parcalara bölüp pencere kenarına serpiştirsek kuşlar faydalansa... Hem o nimet israf olmayacak hem de sevaba girmiş olacağız... Yok çöpe attık diyelim...işte hikayedeki gibi gerçekten bomboş oluruz ben niye doğdum? Niye yaşıyorum? Mutlu değilim... Yalnızım... Kederliyim... Der dururuz...
Aslında hayatımıza anlam katan o kadar çok şey varki...
Elbette tuzluk boşaldı toplayamayız onu belki artık o geçmiş zamanın bir parçası olmuştur...
Geçmişi ne kadar toplamaya çalışsak, geçmiş, tıpkı bu tuz tanecikleri gibi hep arda kalan toplanmayan parçacıklardan oluşur... Ve ne kadar toplamaya çalışsak bir o kadar umutsuzluğa iter bizi bu başarısızlığımız ...
O zaman ne yapcık ebrucuk? :) diyorsun ben akıl hocası değilim olamamda kımsenınde bana akıl vermesınden hoşlanmam da evet konumuzu bağlayalım...
Misal tuz bitti şu meşhur tuzlukta...
Yahu "ana tuz bitmiş doldur!" demezmi bu insanoğlu... Eee der :) demekki neymiş giden gider, biten biter, eskiyen eskir...
Ben şimdi oturup ağıt mı yakayım be geçmişe...
O zaman her geçmişi yeni gelecek ile doldurmalıyım... Geçmişe takılmadan hiç yaşanmamış gibi...
Tuz misali...
:) sürçi lisan ettiysek affola... Ama çok beyendim bu hikayeyi... Ve kendini sorgulayış tarzını taktir ettim... İnsanoğlu böyle olmalı nedenleri niçinleri sormadan şöyle bir etrafına bakmalı...
kayıtlı
paylaşıyımmı paylaşmayımmı tereddüt etmiştim
yazmam gerektiğini şimdi farkettim
içi dolu cümleler kurmuşsunuz
yazdıklarınız gerçektende çok anlamlı
şairlerin yüreği çok farklıdır sizdede bunu hissettim
saygılarımı sunuyorum
ebruuuuu
kesinlikle hayatınızdaki ayrıntılara takılın...
Fakat kesinlikle olumsuz yönlerine değil... Eleştirimide taçlandırmışsınız... Size bir şeyler katabildiysem ne mutlu bana emin olun yazdıkça daha da serpilecek, güzelleşecek kaleminiz... Hep yazın mükemmel olması şart değil zamanla malzemeler birikir ve toparlaması zor olmaz... Ve bir bakmıssınız artık kendi yazdıklarınızı bile kıskanır olursunuz kendınızden :) yazmaya devam unutmayın... Selam ve dua ile... Teşekkür ederim ...
kayıtlı
beğenerek okudum çünkü doğalsınız
çünkü kaleminiz temiz ve içi dolu cümleler yazıyor
tam bir şair yüreği saf temiz doğal
ebruuuuu
şiirlerinln hepsini okudum...
Ben öyle yerli yersiz övgüleri sevmem beyendiysem beyendim derim... İtiraf etmeliyimki şiirlerde güzel... Farklı bir anlatımınız var... Şiirleri hikayeleştirmeyi seviyorsunuz...
Ne anlaşılmayı beklıyor satırlar... Ne de yetim bırakılmayı...
Ben bütün şiirlerden bunu anladım... Ve beyendim... Tarzınız farklı sakın ama sakın yazmaktan bıkmasın kaleminiz... Hep yazın hepppp... Yazdıkça traşlanır pürüzler...
İfadeler sahilik kazanır...
Ve temizlenir cümleler...
Yüreğinizin temizliği saflığı bu olsa gerek... Yazdıkça arınırsınız kendinizden...
Dedim ya aman çok konuşuyorum işte :) bu yüzden bende yazarım arınmak için... He neyden arınmak için bilmem ki... Vardır benimde belki döktüğüm tuzcuklar... Teşekkür ederim...burada en saf en temiz en doğal olan sizsiniz...
Bunu görebilmek için böyle bir yüreğe sahip olmak gerek... Bu sizde var demektir... :)
kayıtlı
teşekkür ederim
sizde yazın ben okuyayım merak ediyorum şimdiden yazacaklarınızı
yazdıklarınızı okuyorum zaman buldukça