Aslı Düş
Başlayacağım yeri hiç kestiremedim,nerden başlasam ,nasıl anlatsam,nasıl yaşasam…Lâkin,öfke resitallerim arasında yetişmiş büyük korkularımı şiddete yönelerek bastırabildiğimi farkettiğimde artık başlangıçların bir değeri kalmamıştı gözümde.
Tüm musiki makamlarında ayrı ayrı özlerken onu,klasikleşmiş bir tablo olsa bile aslında ben onun zerre umrunda değildim.Fakat bu neyi değiştirirdi ki? Yaşıyordum ve yaşadığım sürece tüm sorunların çözümü yalnızca birkaç gram tütünden ibarettir.
İnanın daha birkaç yıl önce hangi yoldan gitsem onu bulabiliyordum,her dilden onu söyleyebiliyordum,her şekilde onu sevebiliyordum.Doktorlar çoktan kalbimi mühürlemiş,beynim kendi kırıntılarını tüketmiş,ruhumda klostrofobi başlamıştı.Ama bir şekilde yılmıyordum, düşüyordum ara sıra,hatta çoğu sabahı bir ölüden farksız geçiriyordum lâkin ihtiyacım olan tek şey biraz inançtı.Bedenim bunu göstermesede aslında her hücrem çoşkuyla direniyordu.Fakat bu kimin umrundaydı ki?Arkadaşlarım o uzun sırat köprüsünü yarılamışken oda çoktan beni es geçmişti.
-
Ve -hiç ani olmadan- bir gün…
-
Loş ışığın altında ölgün bir yüz..
Neyi bilirim neyi severim ;
Düştüğüm kaldırımlarda saklı,
Ah Hikayelerim!
Nerden başlasam,sonu hep aynı.
-
Tek başına anlamsız onlarca parçanın birleşmesiyle oluşmuştu,çoğuna göre yine anlamsız olan hikayem.Kendime masallardan fırlamış ütopik ülkeler,gri şehirler hatta Mathilda’lar yaratıyordum beyaz sayfalarda.İşin şizofreniye sarkan yanı onları aramak hatta bulmak olmuştu.
Bana tuhaf bakıyor olabilirsiniz lâkin mantık hataları silsilelerinden oluşan kaderlere neden boyun eğeyim ki? Neden sırf insanlar bana tuhaf tuhaf bakmasınlar diye aradığım,bulmak istediğim mükemmelikten uzaklaşayım? Gerçeklik denen oyunun ortasında tıkılıp kalmaktansa neden düşsel de olsa müthiş özgürlüğün tadına varmayayım?Biliyorum ki ancak mantıksızlığın mantıklı olduğu durumlarda beni anlayabileceksiniz.Belki de hiç hoşunuza gitmeyecek.
Ah hikayelerim!
Nerden başlasam,sonu hep aynı.
Ellerimle dokunup ıslak taşlara,
Karanlığını hissediyorum uzakların,
ve mehtabı yakmışken kızıl güneş
Soğukluğunu,tüm taş duvarların….
--
Ve -hiç ani olmadan- bir gün…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.