- 1357 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KÜRTAJ KAMUSAL ALANDA YASAKLANSIN MI.?
Kürtaj konusunda son günlerde yaşanan hararetli tartışmaları hepimiz izlemişizdir.
"Kürtaj hakkımız, bedenimiz bizimdir", "Elinizi kadının bedeninden çekin" türünden ve benzeri sloganlarla "Kürtaj İsterükk" mitingleri bile yapıldı.
Gerçekten de kürtaj, kadının kendi bedeninde yaptığı bir tasarruf mudur acaba?
Yani, örneğin bir burun kaldırtma operasyonu, silikon taktırma işlemi, yağ aldırma, diyet için mideye kelepçe taktırma işlemi gibi salt kişisel işlemlerden midir? Ceninin anne bedeninden kazınarak öldürülmesi işlemi gerçekten de bir "göğüs dikleştirme" operasyonu gibi mi algılanıyor kadınlar arasında da "bedenimiz bizimdir , dokunmayın " sloganı ile tepkiler hayat buluyor?
Sorunun temelinde, kadın bedeninden kazınan, uzaklaştırılan şeyin canlı olup olmadığının idraki yatıyor. Bu cümle dahi aslında yeteri kadar anlamlı değil, ceninin bir canlı olmadığını hemen hiç kimse düşünmüyordur herhalde. Ama ortada bir yüz, elle tutulur, kucağa alınır, gözlerine bakılır bir varlık henüz olmadığı için muhtemelen, canlı hayatını sonlandırma makul karşılanabiliyor belki de.. BU psikolojiyi anlayabilmemiz zor.
Herkesin kolaylıkla ulaşabildiği bilimsel kaynaklar fetusun ilk andan itibaren canlı olduğunu tartışmasız şekilde ortaya koyuyor aslında. 10-12 haftalık ceninin kalp atışlarının dinleme bulgularıyla tespit edildiği ortada. Daha öncesi 7-8 haftalıklarda ise vaginal ultrasonografi ile kalp atışlarının tespit edildiği de keza bilinen gerçeklerden. Bu 7-8 haftalık sürece gelirken de ceninin, sıfır noktasından itibaren gelişimini sürdüren bir canlı olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Aksi halde 7-8 hafta sonra birden canlanmış ve kalbi atmaya başlamış gibi düşünmemiz gerekecek..
Şu halde her evresinde "canlı" olan bir varlığı ortadan kaldırmak ya da kaldırmamak şeklinde özetleyebiliriz tartışmayı.
Kadının, bu canlıyı bedeninden kazıtarak uzaklaştırması bu durumda bir "kadın hakkı" mıdır?
"Başka bir canlının yaşam hakkını sonlandırma" hakkı mıdır istenen özgürlük?
Bağlı olarak başka sorular da cevabını bekliyor olabilir..
Anneye, babaya, topluma, çevreye karşı zor durumda kalmak bir canlıyı öldürmek için yeterli bir gerekçe midir?
Tecavüze uğrayıp hamile kalmak, doğacak çocuğun toplumdan dışlanacağını, acılar çekeceğini düşünmek, bir canlıyı öldürmek için yeterli sebep midir?
Bebek, doğduktan sonra da annesinin babasının ayıplı hayatı yüzünden ( fahişelik, tecavüzcülük vs. gibi) yaşayabileceği benzer travmalara karşı da "öldürülerek" güvence altına mı alınmalıdır? Tek sakıncası, doğmuş olup nüfus kağıdı taşıyor olması mı olacak?
Suçu işleyen, biyolojik anne ve-veya baba olmasına rağmen sorumluluğu suçsuz bebek mi taşımalıdır?
Erkek bedenine dokunulmadan bebek, bağlı olarak da kürtaj olamayacağına göre, sorun sadece kadınların "kişisel" sorunu mudur?
Bir canlı hayatını sonlandırmak isteğimizi sadece yasalar mı sınırlamalı? 10 haftaya kadar kürtaj hakkı ülkemizde yasal olduğuna göre, yasalar bu süreyi uzatsa, kısaltsa, hatta doğumdan bir müddet sonra oluşacak ya da fark edilecek anomaliler için de öldürme hakkı verilse, tereddütsüz mü kullanacağız? Böyle durumlarda büyük yüzdelerle devreye girecek "vicdan", hangi şartlarda ceninden esirgenmeli?
Bu sorulara genel kabul görecek tek bir doğru cevap verilmesi zor gibi görünüyor.
Kadının bedenini ne ile nasıl örteceğine hiç tereddütsüz karışma hakkını kendinde gören, koyduğu kısıtlamalarla bu hakkı yönlendiren düşünce sahipleri acaba , "Kürtaj hakkımız, bedenimiz bizimdir" anlayışıyla özetlenebilecek bu konuda ne düşünüyor?
Kürtaj yapanlar, kamusal alanlardan da yasaklansın mı yoksa?
;)
YORUMLAR
Bedenimiz sadece ve sadece bize mi aittir?...Sanırım meselenin inceldiği yer burası...Eğer bunu öncül olarak alırsak, bedenini istediği gibi değerlendiren sayısız sapmayı, sapkınlığı neye göre tespit edeceğiz?...İnsanı insanlaştırmaya çalışan kültürlerin var oluş gerekçelerini ve emeklerini neye göre yücelteceğiz?...Bir kültürü yücelten de insana verdiği değer değil midir?...İnsanlar arasındaki ayrımları ortadan kaldırma idealini taşıyan insanlık, kültür önemini neye göre kazanacak?...Sanırım insanlığın moral değerleri çok daha yüksek bir insanlığa ihtiyacı var...Bugün, bunun eksikliğinden dolayı moral kaybı yaşayan insanlık bu noktada geri adım atarsa, yani bedenin sadece ve sadece bu moral yıkımını taşıyan bireylerin, anlayışların vicdanına terk edilirse, herhalde bunun töhmeti altında yüceltilmesi gereken moral değerler kalacaktır?... Ama denirse ki, gebeliği önleyici hizmetlerin yaygınlığı ve niteliği geliştirilmelidir, bu başka bir şeydir...Ve insan da şehevi duyguların rahat rahat tatmin edebilen bir varlık olmadığına göre...Zor bir mesele bu...
erolbasci
Sevgili Erolbasci hocam, öncelikle sizi okumak büyük zek veriyor. paylaşımlarınız için teşekkürler. böylesine hassas bir konuyu, kimseyi kırmadan yaralamadan, eğlenceli bir şekilde anlatmışsınız. konunun bilimsel ve manei yanı çok önemli tabi, düz mantık özgürlükler çerçevesinden konuya yaklaşmak sakıncalı olabilir. bu meselenin sadece kadınların bir meselei olmadığı da ortada, nitekim bir başlarına bu duruma düşmüyorlar, erkekler de bunun bir sorumlusu, özellikle manevi sorumluluk noktasında, erkekler de kendileine sahip olmalılar, işin içinden sıyrılmak bu kadar kolay olmamalı. diğer yandan, toplumsal baskıdan kaçmak isteyen çiftler kürtaj meselesini tehlikeli yollardan halletmeye çalışacaklar, bunun korsanı çıkacak, suç haline gelecek, bu da başka bir problem. bu yüzden konu çok ciddi, toplumsal bilinç ve reflekslerle fazlasıyla ilintili. ancak, netice şu ki, yanlış bir süreç ile başlayan bir yol, mutlaka zararla sonuçlanacak. apapak sıyrılmak mümkün değil. boşuna değil, İslamiyetin zina ve içkimeselesine bu kadar büyük önem atfetmesi... tekrar teşekkürler...