- 991 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
KRAMPLARIM
Pazar sabahında yalnız kahvaltı yapmanın etkisi olsa gerek,
haberlerde, sokakta, komşuda kısaca her yerde kadınlar hakkında yer alan laf ola beri gele diyemeyeceğim ifadelerden etkilenme de denilebilir ama gerçekliği tartışma götürmeyen bir dönem yaşıyoruz
Elinden gelende gelmeyende fırsatını bulur bulmaz kadınlara dair itham ihtiva eden, savunan sınırlayan saldıran koruyan vb. vs. cümlelerden kuruveriyor.
Kardeşim kadınla derdiniz ne bırakında iki yaprak olalım
kadınların her hakkına saldıranda erkekler, her şekilde kadını kullananda erkekler ve ilginçtir kadının hakkını ki her şekilde sömüren erkekler iken savunmaya kalkanda yine erkekler...!
yani;
“Beni çarmıhta kurutan doğurduğum oğlumdur...”
Komik misiniz yoksa komikleşmeye mi çalışıyorsunuz; gidin kumda oynayın diye avaz avaz bağırasım var…
Kadın kendi sırtını kaşıyabilir!
Zahmet olmazsa kadınların varlığının erkeklerin varlığıyla doğru orantılı olmadığını kadınında beyninin olduğunu aslında gücünün her şeye yettiğini görmeyi ve kadını kullanmaya sömürmeye çalışmak yerine onunla yan yana omuz omuza olmayı deneyin daha mutlu olacağınızı söyleyebilirim aksi halde elinizi eteğinizi çekmeyi deneyin,
dahası şu; gölge etmeyin başka ihsan istemez.
Kadın ve erkek, bir elmanın iki yarısı, erkek kadınsız eksik, kadın da erkeksiz eksik amma velâkin içinde bulunduğumuz dönemde mi daha çok göze batar oldu yoksa benim gözüme mi batar oldu kestiremiyorum, daha bir üstümüze gelinir oldu…
Tevellüt eski ama o kadarda geriye gidemiyorum yaşamadığımı ancak rivayetten anlatabilirim içselleştirdiğim kadar olur öteye de geçmez...
Sanki kadına daha bir tahdit var, kendi bedeninden başlıyor ki bu en kötüsü...
Kadını sadece evde ve yatağında mı görmek istiyor birileri, kadını sınırlandırarak eve kapatarak elinden haklarını alarak işsizlik mi çözülür?
Evet, kısa vadede çözülür
Ya sonrası
Eve kapanan kadının bir süre sonra okumasına okutulmasına da gerek kalmaz
Eee hoş geldin cahiliye.
Oldubittiye mi getirdim
Ama hep böyle olmaz mı?
Önce duman kokusu duyulur sonra ateş görülür yanlış mı?
Pazar sabahında mideme giren krampların sebebi başkalarının da midesinde kramplar oluştursun ki belki kadını kadın olarak tanımayı akıl edebilirler, etiketlemeden unvan olmadan sadece kadın olduğu için saygı duymayı becerilmek adına izin verinde birilerinin midesine kramplar sokalım, her gün bizim gözümüze yasaklarının parmaklarını sokmanın verdiği hissin birazını hissettirelim.
hak verilmez alınır değil mi :-))
sevgiyle
03/06/2012
filizŞahin
YORUMLAR
Nasıl bir senaryonun ortasındayız kestirebilmek benim için mümkün değil.Dünde okudum yazınızı bu günde.Biraz espiri biraz sitemle kıyısında dolandığınız bu engin denizin, 'İnanın sizde dahil' .Hiç ama hiç kimse farkında değil.
Öncelikle.Hak (lar) Yaratıcı tarafından Verilmiş.Tüm sınırlarıda bellidir.Hak ne verilir ne alınır.Haklar sadece KORUNUR.Kim'i ne bakılmaz..
Evet evet,aynen yazdığınız gibi.Çarmığında kurudunuz evladınızdır.Ve çarmığa mahkum kızlarınız malesef.
Bu kramplar hep mi olacak.Muhtemelen evet.
Neden?
Yaşamıyor rol yapıyoruz. Elimizde senaryo yok.Seyircilerde iki yüz yüzlü.
Centilmenlik olsun diğe alkışlıyor.Başkaları görsün ya da görmesin diye yapıyoruz.
Enteresan olan.Anneliğin ne olduğunu unutturduğumuz kadına Kürtaj masalı okuyor.Ya da "tecavüzde olursa devlet bakar " diyerek.PİÇ bir tebanın oluşmasını meşru kılan anlayışı İktidara taşıyoruz.Tecavüzün sıradanlaştırıldığı,mağdurun kadın olduğu.Yalanından İnsanlığın katline cevazlar veriyoruz. Hakikati gömüyoruz . İnsan olma hakkını kullanmak yerini .Erkek ya da kadın oluyor şehvet seviyor şehvet soluyoruz..ucu aşağı bakıyor yazının.işledikce derine inen yara gibi. Kahretsin!.Bir ara devam etmeyi ümit ederek.ara veriyorum. İş'e gidemeyeceğim yoksa şimdilik.............
Filiz Şahin.
İnsanlık meziyeti alabildiğine geniş toplumsal işlevini oluşturan tüm kavram ve kuralları içeren geniş bir olgudur.İnsanı sevmek bir erdemliliktir,küçüğü,büyüğü,kadını,erkeği olsun fark edilmez.Sonuçta et ve kemikten meydana gelen bir varlıktır.Düşmanın da olsa insandır ve onu sevmek.İnsana karşı beş duyu organlarını kullanmak,onu anlamak ve görmek..Düşüncenin ya da insan zihnin duyu-deneyinden gelen malzemeye bir birlik kazanması veya söz onusu malzemeyi bir sentezden geçirmesiyle ilgili olan belirli kategorilerilerin bulunduğu ifade eden zihin söz konusu sentez ya da
birleştirme faaliyetini çeşitli yargılar ortaya koymak süretiyle gerçekleştirilir.Öyle ki bu yargılar biçim dünyaya ilişkin yorumumuzun temel bileşenleri meydana getirir.Nicelikle ilgili bir yargı öne sördüğümüz zaman ise ya neden ile sonuca ya da özne ile yüklem bağınıtısın düşünürüz.
Hiç bir şey yaradılışında değere sahip değildir.Bir şeyin değeri getireceği şeye bağlıdır.Bundan dolayı insan ilişkileri soyuttan somut önerilerle neticeye gidilmesi gerekir.
Ahlak dünyası tıpkı evrensel bilgi dünyası gibi...kendi sürekli ilişkileri ile tarihin üstündedir.Vicdanın evrimi sırasında oluştukları özel doğruluklar kendi koşullarıyla bağdaşıktır.Gerçek doğruluk hiç değişmez.Kıvanç ve acı duymak için örgütlenmiş olan yalnızca duyarlıkla bezenmiş bir organın özel yapılısı değil,ama bütünü içindeki nesnel dünya işte,kıvanç ve acı karşıtlığının,hem de tastamam bizce bilinen biçimi altında,evrensel bir karşıtlık olduğunu ve özsel olarak,türdeş duygular aracıyla evrenin çeşitli dünyalarında temsil edilmesi gerektiğini bu nedenle kabul ediyoruz.
Değerli dostum,neyimiz tamam ki,görülen odur ki,evren bilimsel dünya görüşünden uzaklaştığımız sürece,biraz daha karanlıkların ziftinden çıpınır dururuz.İnsan insandır,bunun erkeği,kadının ayrımı olmaz.Yaşam bir bütündür,biri olmadan diğerinin olması mümkündeğildir.Güzel bir konuyu işlemişsiniz kutlarım...