Ayak Dediğin Bacakta Olmalı
Sanırım ortaokula gidiyordum. 6. Sınıf olabilir. Yaz tatillerinde babamın yanında çalışmak zorunda kalıyordum. Doğru kelime zorunda bırakılmak. Türk aile yapısındaki mutlak otoritenin baskısıyla. Yani babanın. O yaşlarda bunu sorgulayamazsın. Para umrumda değildi zira 2 – 3 ayda kazanabileceğim para (Haftalık 20 milyondan) beni zengin yapmayacaktı. Yaşıtlarımdan bunu önemseyenlerin sayısı eminim ki hayli fazlaydı. Galiba onlar bu parayla (Belki biraz daha fazlasıyla. Çünkü babanızın yanında çalışıyorsanız, finansal grafiğiniz deniz seviyesinde seyreder) minimal düşlerini mümkün kılabiliyorlardı.
Sabah 8 akşam 10. Bu benim için çok anlamsızdı. O zamanlar bunu düşünmüyordum tabi ki. Bunun yerine asık bir suratla küçük kaytarışlar kovalıyordum. Babam büyük adam o ayrı. Onun da bildiği bir şeyler muhakkak vardı. Benim bazı kazanımlar edinmemi, iş öğrenmemi istiyordu. Bana elinden geldiğince yardımcı da oluyordu.
Öğle yemeklerini çoğunlukla dükkânın karşısındaki esnaf lokantasında yerdim. Borçları deftere yazdırıp babama ödetirdim. Bir gün yine bir otomobil parçası taşırken (Büyük ihtimalle. Çünkü o kadarını tam anlamıyla hatırlayamıyorum) o lokantanın önünden geçtim. Ve bugün bile üstünden yaklaşık 8 yıl geçmesine rağmen karşılaştığım o görüntüyü ve anı unutamıyorum.
Dükkânın yan tarafı bakımsız bir bahçeydi. Dut ağaçları vardı. Ve dükkâna bağlanmış bir mekân daha. Bu mekân tuvaletti yani umarım tuvalettir. Dediğim gibi dükkânın önünden geçerken kafamı sol tarafa çevirmiş bulundum ve gördüğüm şeye inanamadım. Bu bir insan ayağıydı. Kesilmişti ve neredeyse kanla kaplıydı. O an ne düşündüğümü tam bilemiyorum. Korku diyemiyorum çünkü tanımlayamıyorum. Daha çok ürperti gibi anlık bir duygu. Ve yüksek seviyede bir kaygı.
Bir süre orada donup kaldım. Acaba yanlış mı gördüm diye tekrar baktım. Yine aynı şeyi gördüm, kesik bir ayak. Sonra kendimi toparlamaya çalıştım ve dükkâna döndüm. O görüntüyü aklımdan silemiyordum. Belirli bir mantık çerçevesine de oturtamıyordum. Bir süre hiç kimseye bu durumdan söz etmedim. Yıllar alan bir süre… Şimdi flu bir şekilde hatırlıyorum; üzerinden baya bir zaman geçtikten sonra bir arkadaşıma anlatmıştım. Tepkisini tahmin edebilirsiniz. ‘’Yanlış görmüşündür siktir et’’
Bugün 19 yaşına doğru sabit hızla seyirten bir gencim. Halen o ayağı unutamadım. Sahi ‘’ne ayaktı o ?’’
H. Barış Beledin
cellde.tumblr.com
YORUMLAR
akıl dediğin de yaşta değil başta olur...diyemediniz mi babanıza, diyeceğim pek küçük bir yaştı sanırım...geçmiş olsun...ne ayaksın sen, dediğiniz kimseden salim cevap alamazsınız zaten:)