Anlattı
O, denenebilir tüm olasılıkların ihtimalsizliğinde cisimlendiriyordu öze dönük sevme çabalarını. Denedi; yanıldı. Bekledi; yaşlandı. Ağladı; kuraklaştı. Uydu; uyudu; uyandı; . Anladı; sonra bütün anlaşımların ortasında anlamsızlaştı. Seviştikçe tekleşti. Tekleştikçe çiftini aradı. Romandı; hikaye anlattı. İnsandı. Sonra hep sandı.
Baktı, kokladı, duydu ve dokundu. Nesnelerinin öznel, kadim adları vardı:
Kendi sesine ilerleyen zaman... Kendi içindeki kuytuyu gizlemeye çalışan kuytular… Sokağın başından gördüğü cesur korkular… Evrimi olanaksız cansız canlılar… Üretimi devasız okşayışlar… Dölsüz doğurmalar… Öğürtüsüz kusmalar…
İçte ve dışta, içinde ve dışında ona yaramayan yaraları vardı. Görünmeyen yerleri kangren… Dili kırık diken… Tırnakları parmaksızdı.
Kendi içini ötekilerin adımlarıyla adımladı ve kendinden caydı. Yol almayı; kendini oynayan bir role inanmayı; yaşamak sandı.
mç-jir