- 1341 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
ERTESİ GÜN - bir "sonra" yazısı
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir evde, bir doğum olmuşsa eğer, o evde doğum anında ve sıfır yaşında bir bebeğin dünyaya armağan ettiği çığlıklı gözyaşı ile duyulan coşku ertesi gün ve daha ertesi günlerde daha da artarak devam eder.
Oysa bir evde ya da ortamda bir doğum günü kutlanıyorsa eğer kutlamanın yapıldığı gün yaşanılan coşku, ertesi günü bile beklemeden kutlamanın son saatlerinden başlayarak yerini adı bilinen ama söylenemeyen bir hüzne terk eder. Yani doğum günü ertesi ile doğum günü kutlamanın ertesi gününde mutlak ve kesin bir renk farkı vardır.
Bu hüzün, kutlama pastasında söndürülen mum sayısı ile birinci dereceden ilintili değildir. Daha çok geride kalanlara, yaşananlara ’keşke’ bindirmeleri, ileride duran ve yaşanacak olanlara ise ’acaba’ giydirmeleridir bu hüznün nedeni..
’Keşke’ ler, sınırları belli bir geçmiş çerçevesi içinde, hangi köşeye saklanırlarsa saklansınlar kolayca ele geçirilebileceklerinden, üstlerine yapılacak bindirmeler de o derece kolay ve kat-kat olur.
’Acaba’ lar da ise durum bu kadar kolay değildir. Onların, sınırları hiç belli olmayan gelecek çerçevesi içinde hangi köşeden gözleri pörtlemiş bir korku simgesi ya da çapkın göz süzmeli bir iştah şurubu olarak karşımıza çıkacağını bilemeyiz.
Bu nedenle de ’keşke’ lerin kat kat giysileri içinde sıkıntıdan of çekip terleyen, ’acaba’ ların bilinmez çıplaklığı içinde de üşüyüp buz kesen hep biz oluruz. Bu ’biz’ dışardan bakınca da, içerden konuşunca da hüzün fotoğrafı demektir. Ve saatlerimiz hep aynı saati gösterirken başlar ter dökmeler-üşüyüp buz kesmeler ya da hüzün fotoğrafımızın duvarımıza asılması.
Saat; doğum günü kutlamalarının son saati ya da ertesi günün ilk saatleridir.
Bugün benim ’ertesi gün’üm.
Çetin Altan, geçtiğimiz yıla ait doğum gününün “ertesi” gününde, gazetedeki köşe yazısına ’83’ diye başlık atmıştı. Usta kalem, 83 yaşına basmıştı. Ve o yazısını da ’Bir daha ki yılın 22 Haziran’ından sonraki ilk yazımın başlığı, “84” olmazsa, lütfen kusuruma bakmayın’ diye sonlandırmıştı...
Diliyorum ki Çetin Altan andığı tarihteki yazısına ’84’ diye başlık atar.
Diliyorum ki gelecek yıl ben, ertesi günümde gene sizlere böyle biraz hüzün dokulu da olsa bir yeni ’ertesi gün’ yazısı yazarım.
Diliyorum ki, bu hüzünler hepiniz için, hepimiz için sadece o günlerin doğal havasında kalır, ilk güneşle birlikte bir yeni ertesi güne kadar yüzlerden-yüreklerden uzak kalır...
Hepiniz için nice doğum günlerine....,
Yarınlarınız aydınlık, yolunuz açık denizlere doğru olsun...
Saygı ve sevgimle...
Cevat Çeştepe