- 707 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Vuslat Kokusu
Bir derdi var gibiydi. Gözlerine bakınca, anlatacak ne çok hikâyesi olduğunu düşündüm. Ruhunun kederine ortak olma derdindeydim. Cam sürahiden boş bir bardağa soğuk suyu doldururken, ürperdim. Her zaman ürpermezdim. Çok ürpermiştim. Kimsesiz olmamanın kimsesini bulamamış halinde, nefeslerimizi saymaya başladım. Hep derindendi nefes alışverişleri. Ellerini tuttum.
Üşüyordu elleri.
‘Kimsesiz değilsin. Kimsesiz değiliz, bak beraberiz.’ dedim. Kafasını yukarı kaldırmıyordu. Gözlerini saklıyordu benden.
Oysa gözlerine yağmur yağdığında da, çok güzel oluyordu hüznünün sahrası.
Ayrıca onun yüreği bir vahaydı. Hep çekiştirilmiş serapların ardınca, bir kez dahi olsa insanca yaşamayı hayal eden dilekleriyle…
Gözlerimdeki siluet gerçekti, yeni; hiç eskimeyeceğini anladığım bir kumaş gibi…
Candan arkadaşım gece gibi, sarıyordu siyahı, beyazı, pembesi, moru, kırmızısı, sarısı…
Kahverengi renk de çiçeklerin olabileceğine gözlerini görünce inanabilmiştim. Baktıkça, yerin yüzlerce metre altından çıkan su gibi, cıvıl cıvıl oynaşıyordu içimdeki yaralar. Saftı. Kandırılmaktan o kadar çok bıkmıştı ki, inanmak istiyordu o da. Yaralarıma dokundukça, yaralarıma iz bıraktıkça ben de onan inanıyordum, onun da bana inandığı gibi.
Parmaklarının boğumları sızlıyordu. Öperken titriyordu parmakları.
Sordum ona hiç utanmadan ‘Parmakların da ağlıyor mu senin ara sıra?’ diye.
Yaşlarını kıyıdan çekmeye çalıştığında, burnunun ucu kısılıp, dikleşiyordu. Dudaklarının doğusu da, batısı da aynı ağır kışı yaşıyordu. Sanki yüreği, yüzyıllardır kan akıtıyordu içine. Yorgunluğu yaşamak isteyip de, yaşayamama isteğinden geliyordu. ‘Ağlama’ dedim. Daha fazla ağlatacağımı bildiğim halde, tutamadım ağzımı.
Ağladı. Göğsünün üst taraflarındaki pembelikler güneşin batışı kadar güzeldi. Fakat ağlıyordu. Yağmur yağarken, güneşi görmek iyi olmamalıydı! Gökkuşağını açmasını beklemeye başlamıştım. Bir anda ağlamaktan da yorulacağını düşündüm. Dediğim gibi oldu.
Zevkle siliyordu yaşlarını. Sanki mutlu bir haber almış gibiydi.
İki elinin işaret parmaklarını, alnının burnuyla kesişen kısımlarına koyup, göz kapaklarını hafifçe okşuyordu. Bir sinema yıldızını andıran sahneydi. Kendimi ünlü bir yıldız gibi hissetmeye hakkım vardı onun yanında. Oysa ikimizde topraktan bir can olduğumuzu bilecek kadar da yaşlıydık!
Toprak kuru olsa dahi, ıslanmayı hak ediyordu. Yüreğinin ateş saçan alevlerini yüreğime değdirince, neden insanların sevdikleriyle sarıldıklarını daha iyi anlamıştım. Son serabı saçlarında görüyordum.
Oysa saçları simsiyahtı. Kaçacağım beyazları da kapatan bir çizgi vardı önümde. Yine döndüğüm yerden harekete başlamıştım.
Çözümlenemez olmaya yakın, gevşedi parmak uçları.
Ağlayan parmak uçları artık bir kuş kadar özgür olmayı hak ediyordu.
‘Bugün de sevdaya hoş geldin!’ diyebilmişti narin kolları.
Aşk bende onu, onda beni hak ediyordu.
Bizcesi aşk da her gün yeni bir gülücük, yeni bir destandı.
Öperken yumuşacık teninden ’Bir daha dünyaya gelirsek, hep beraber olalım, tamam mı?’ diye sesler çıkıyordu dişlerinin arasından. Dudaklarım tanıdık bir sarhoşluğun esiriydi. ’Hiç’ derken, aslında ’hep’ diyordu zaman.
Pencereden içeri giren meltem de, aynı şeyleri bize tekrardan söylemek niyetindeydi.
Durdu. Bu sefer gülümsüyordu.
Beyaz bir martının, mavi bir balığı avladığına şahit olmuştuk. Deniz fenerinde parıldayan son ışık huzmesini de biz yutmuştuk. Pasifik de batan gemilere yüklediğimiz korkulardan uzak da, tüm miçoların güler yüzlü, çilli ve de içten dilekleriyle baharın tekrar geleceği güne kadar, birbirimize kokumuzu bırakıp, hasretliğin de yaşamak olduğuna kendimize inandırmaya başlamıştık.
Okudu. Mektubun son cümlesini milyarlarca kez tekrar etmiştim. Ellerini saçlarıma değdirdiği yerler hâlâ uzamaktaydılar.
Uzayda sonsuzluğa atılmış bir taş parçası kadar yalnız olmaya devam ediyordum.
Onu görmediğim günlerin her anında.
Gözlerimi açtığımda kendisi yoktu, ama kokusunu avuçlarında biriktirip gitmişti.
Tekrar gelecekti.
Biliyordum.
Vuslat Kokusu Yazısına Yorum Yap
"Vuslat Kokusu" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.