- 1179 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SÜRMELİ HOCA
Ağustos ayının, en sıcak günlerinden biriydi.Sürmeli hoca, evine iki sokak ilerideki camide -
akşam namazını kılmış, elindeki oltu taşından yapılma, değerli tespihini çekerek, kaldırımda -
evine doğru yürüyor, bir yandan’da sağdan soldan selam verenlere, güler yüzle karşılık -
veriyordu.
Oturduğu semtte yıllarca imamlık yaptıktan sonra emekliye ayrılmıştı. Çok güzel ,Allah-
vergisi gözleri vardı. Bakınca gözlerine sürme çekmiş gibi iri ve güzel gözlere sahipti.
Bu nedenden dolayı ismi Ahmet olmasına rağmen, herkes ona sürmeli hoca derdi.
Adını pek az kişi bilirdi.Mahallede onu herkes severdi. Herkesin derdini dinler-
elinden geldiği kadar yardımcı olmağa çalışırdı. Hele sesi çok güzeldi. Ezan okuduğu zaman-
insan ister istemez ürperir,ruhunda bir kıpırdanma, bir hafiflik hissederdi.
Sürmeli hoca evinin kapısına yaklaştığı sırada yanında bir otomobil durdu. içinden şık giyimli-
bir bey inerek hocaya yaklaşarak selam verdi.
.......... Selamun aleyküm hocam nasılsınız?
.......... Aleyküm selam.buyrun sizi dinliyorum.
.......... Estağfurullah hocam, sizden bir ricam olacak. Ben bu mahallenin okulunda öğretmenim.
geleli henüz bir ay oldu. üç gün sonra annemin ölümünün senei devriyesi var. Mevlit-
okutmak istiyorum. Bana arkadaşlar,sizin sesinizin çok güzel olduğunu, çok güzel-
okuduğunuzu söylediler.Onun için geldim hocam, mümkünmü hocam.
Sürmeli hoca eliyle bembeyaz, kısa sakalını sıvazlayarak gülümsedi.
........... Sanırım o gün başka randevum yok , Allah’ın izniyle olabilir. benim evim şurası, o gün -
gelip beni evden alırsınız.
........... Sağolun hocam, ben gelip sizi evden alırım. Kusurumuza bakma hocam seni rahatsız ettik.
İyi akşamlar hocam. hoşça kalın.
.......... Güle, güle evladım, allaha emanet olun.
Sürmeli hoca, evin bahçe kapısına gelince cebinden anahtarı çıkarıp, kapıyı açarak -
içeriye girdi. İki tarafı meyve ağaçlarıyla dolu araba gidecek kadar geniş taş kaplı yolda-
eve doğru yürürken, gözü ilerde evin önündeki geniş avluda ki kalabalığa takıldı.
Gözleri uzağı iyi seçemediği için, kılarından birinin çocuklarıyla beraber oturmağa -
geldiğini düşündü. evin önüne yaklaşınca masadaki kalabalığın arasından birinin kalkıp-
kendine doğru geldiğini gördü. Adam hızlı adımlarla yanına geldi.
........... Hoş geldin babacığım.
Sürmeli hoca ilk anda süpürge gibi uzun sakallı, genç adamı tanıyamamıştı.beş damadı-
vardı ama hiç biri böyle uzun sakallı değildi. Genç adam hocanın elini öpüp, sarıldıktan-
sonra durumu anlamış olacak’ki
........... Babacığım beni tanımadınmı? Ben oğlun mustafa.
Mustafa babasının konuşmasına fırsat vermeden, elinden tutarak birlikte masaya doğru-
yürüdü.
............ Babacığım seni ailemle tanıştırayım.Bu eşim marry, bu küçük kızım ruth, bu küçük oğlum-
jonathan.
Sürmeli hoca gelini ve torunlarıyla tanıştıktan sonra, masaya oturdu. Yüzünde tatlı bir-
tebessüm vardı. Beş kızının üzerine oğlu mustafa dünyaya gelmiş, allah sonunda dua ve-
dileklerini kabul etmişti. O kadar nazlı büyümüştü ki ablaları onu elden ele kucaklarında-
sevgiyle büyütmüşlerdi. Mustafa okuyup inşaat mühendisi olduktan sonra tahsilini-
ilerletmek için amerika’ya staj yapmağa gitmiş, ve beş yıldır orada kalmıştı. Sürmeli-
hoca gelini ve torunlarını yüzünde tebessümle izlerken, oğlu sessizliği bozdu.
............. Eeeee hacı babacığım. görmeyeli nasılsın, sağlığın nasıl ?
............ Çok şükür iyiyim evladım, kusuruma bakma ilk bakışta seni tanıyamadım,çok-
değişmişsin.
........... Haklısın babacığım, beş sene uzun bir zaman, elbette insan değişiyor.
............ Evet doğru insan değişiyor, bir kişi yolladık seni amerikaya, şimdi dört kişi geldiniz
............ Haklısın babacığım öyle oldu. Babacığım düğünümü burada yapmak isterdim ama-
marry’le birlikte acele evlenmeğe karar verdik, evlendik. Eğer geldeydiniz size uçak -
bileti gönderecektik. ama siz gelemeyiz deyince göndermedim.
........... Boş ver evladım, işte geldiniz tanıştık işte.Maşallah hepside çok tatlı, allah sizlere sağlık-
dirlik düzenlik, uzun ömür versin evladım.
........... Sağol babacığım Allah sana ve anneme’de sağlık uzun ömür versin.
........... İnşallah oğlum, hep birlikte uzun yıllar mutlu oluruz. Ailen türkçe biliyormu?
.......... Pek sayılmaz babacığım bir kaç kelime biliyorlar o kadar.
Oğlan dört, kız iki yaşındaydı. Binlerce kilometre uzaktan hiç görmediği akrabalarını ve-
babalarının doğup büyüdüğü yerleri görmek için gelmişlerdi. Her şey onlara yabancı-
geliyordu.
Güzel bir akşam yemeğinin ardından, kahvelerini yudumlarken, sürmeli hoca sordu.
.......... Oğlum işlerin nasıl, neler yapıyorsun?
.......... İşlerim çok iyi babacığım, küçük bir kasabada papazlık yapıyorum.
Sürmeli hoca şok olmuştu, bir kaç defa yutkundu.
.......... Şakamı yapıyorsun evladım?
......... Hayır babacığım, doğru söylüyorum. Staj yaparken marry’le tanıştım, sonra kilisede -
kurslara katıldım.Geçen sene küçük bir kasabada papaz olarak göreve başladım.
.......... Madem hıristiyanlığı seçtin, isminide değiştirseydin evladım.
.......... Babacığım seni anlıyorum.Kuran’ı ezber okuyan, yıllarca camilerde imamlık yapmış-
bir hocanın oğlunun, hıristiyanlık dinini seçmesi senin ve ailemiz için zor bir durum.
......... Sen ne diyorsun oğlum, demekki kabahat bende sana gerektiği kadar dinimizi-
öğretememişim.Yazıklar olsun bana.
........... Böyle söyleme babacığım.Hıristiyanlık kötü bir dinmi? isa yesus Allah’ın peygamberi-
değilmi? Sen bana müslümanlık hoş görü dinidir diye öğretmedinmi?
.......... Bak evladım, elbette müslümanlık hoş görü dinidir.Kuran isadan bahseder, biz-
isayı severiz allahın peygamberi olarak kabul ederiz. Ama hıristiyanlar,hz. Muhammedi-
okuması yazması olmayan, cahil bir insan olarak görürler, ve peygamberimizi-
sevmezler hatta nefret ederler. Sen kilisede vaaz verirken peygamberimiz için-
müslümanlar için, kimbilir neler söylüyorsun. Biz seni okuttuk mühendis oldun-
seni amerikaya staj yap diye yolladık. Papaz ol diye yollamadık.
........... Babacığım bu konuda , seninle tartışmak istemiyorum.
........... Elbette tartışma, ben senin yaşın kadar camilerde namaz kıldırıp, vaaz vermişim.
bana incilden birşeyler anlatacaksan, boşuna nefesini yorma, amerikaya gidince-
kilisede anlatırsın.
Sürmeli hoca ayağa kalktı, oğlu mustafa sordu.
............ Nerye babacığım, seni üzdüysem özür dilerim.
........... Siz keyfinize bakın, ben yası namazını kılmağa gidiyorum.
Sürmeli hoca, yavaş adımlarla eve doğru yürüyerek uzaklaştı.
Mustafa sessizce olayları seyreden annesine baktı.
............ Anneciğim, babamın ve senin üzüleceğinizi bildiğim için daha önce gelmeğe cesaret-
edemedim. Marry ve çocuklar sizi çok merak ettikleri için geldik.
............ Hoş geldiniz oğlum, safalar getirdiniz, ama seni böyle beklemiyorduk. Baban fazla -
belli etmedi ama çok üzüldü, bende aynı durumdayım. Beş kızın üzerine Allah seni-
bize bağışladı.Seni el bebek gül bebek büyüttük, ablaların eniştelerin bu durumu-
duyarlarsa çok üzülürler.Senden asla böyle bir şey yapmanı beklemezdik
.......... Bak anneciğim incilde şöyle der.
.......... Sus oğlum bana birşey anlatma. Bizim dinimizde zorlama yoktur. Mademki -
hıristiyanlığı seçtin, Allah’a emanet ol, yolun açık olsun.
Gece sürmeli hoca yatakta, bir sağa, bir sola dönüp durdu. Üzüntüsünden bir türlü-
uyuyamıyordu.Kalkıp mutfağa giderek su içti, tekrar yatağa girdi bir türlü oğlunun-
yaptıkları aklından çıkmıyordu. Karısı sabriye hanım, kocasının durumunu ,ruh halini-
anlıyor fakat onu uzmemek için yatakta sessizce yatıyordu.
Sürmeli hoca, her zaman yaptığı gibi, gece yarısı yataktan kalkıp abtest alarak küçük-
odaya gitti. Zaman ,zaman bu odaya gelip Allah rızası için şükür namazı kılardı.
Seccadesini yere serip namaza durdu.
Sabah 0,5 sularında, ev halkı, sabriye hanımın, feryatlarıyla uyandı. küçük odanın-
kapısına geldiklerinde, sabriye hanım kocasının yanında diz çökmüş ağlıyordu.
Sürmeli hoca şükür namazı kılarken kalbi daha fazla dayanamayıp durmuş hakkın-
rahmetine kavuşmuştu.
Mustafa , babasının yanında diz çökmüş vaziyette ağlayan annesinin yanına oturdu.
........... Keşke gelmeseydim anne, babam benim yüzümden öldü. Ben bu sabah gerçekleri-
babama anlatacaktım.
........... Kader bu oğlum, takdiri ilahi, elimizden ne gelir, her şeyin bir sebebi mutlaka vardır.
........... Anneciğim, ben içimde hala müslümanım. Biliyorsun buralarda para kazanmak , iş-
imkanı az. Marry’nin ailesi çok zengin varlıklı aile, Hayatım kurtulsun diye evlendim.
Ama hıristiyan olursam evlenmesine izin vereceklerini şart koştular. Mecbur kaldım.
Sabriye hanımın konuşacak gücü kalmamış birden bayılmıştı.
İki saat sonra, mahallenin camisinden sala sesi duyuldu. Bu sürmeli hocanın salasıydı.
Yıllarca güzel sesiyle ezan okuyup, imamlık yapan, herkesin sevip saydığı hürmet-
ettiği sürmeli hoca artık hakkın rahmetine kavuşmuştu.
Allah rahmet eylesin, sürmeli hoca, ruhun şad, mekanın cennet olsun.
YORUMLAR
Muzaffer okurken yazının sonunda böyle bir şey olacağı aklıma bile gelmedi vallahi.
Ekmek parası sanırım insanı bazı şeylere zorluyor ama bu da biraz fazla yani
Yüreğinin sesi daim olsun diliyorum.