SOYKIRIM VE “TÜRKİYE NEDEN BÖYLE?”
Bugünlerde soykırımı konuşuyoruz. Türklerin Ermenilere bir soykırım yapmadığını –buna inanmaya hazır ve inandırılmış- kitlelere izah etmeye çalışıyoruz. 24 Nisan’ın soykırım günü olmadığını, 24 Nisan’ın isyancı Ermeni komitecilerinin tutuklanmalarının yıldönümü olmaktan başka bir mana taşımadığını bilmezden gelenlere -boşu boşuna- anlatmaya çabalıyoruz. Milletimizin asla soykırım yapmadığını, tabiatı icabı yapamayacağını söylemeye çalışıyoruz. Bunun tam tersine Ermeni komitecilerinin Türklere yaptığının asıl soykırım olduğunu, iki milyona yakın Türk’ü ırzına geçerek, yakarak, kesip doğrayarak öldürdüğünü ise anlatmıyor, anlatamıyoruz.
Balkanlarda çıkan isyanlar sonucu çıkan Balkan Savaşından sonra bir milyona yakın Türk’ün toplu olarak soykırıma ve göçe tabi tutulduklarını, Ermeni komitecilerinin erkekleri savaşta olan Türk yerleşim yerlerinde iki milyon Türkü boğazladıklarını arşiv belgeleriyle biliyoruz. Dünya da biliyor ama görmezden geliyor. Çünkü soykırımcıların arkasında Batı var.
Batı, sadece insanımızı telef etmek üzere düşündüğü soykırımlarla yetinmiyor. Soykırımın her türlüsünü o tarihlerden bugüne sürekli üzerimizde uyguluyor ve Türkiye’yi kobay olarak kullanıyor. Etnik soykırım, siyasi soykırım, ekonomik soykırım, kültürel soykırım, eğitim yoluyla, sağlık, gıda yoluyla soykırım... Bunların her biri için ciltler dolusu kitap yazılsa yeridir. Soykırımların en tehlikelisi de Kültürel Soykırım’dır.
Kültürel Soykırım’ın oluşturulabilmesi için zemin gerekir. Bu zemin eğitim sistemidir. Her üç beş yılda değiştirilen ve yabancı uzmanlarca gerçekleştirilen reformlarla(!) Eğitim Sistemimiz iğdiş edilmiş ve kendine, milletine yabancı nesiller ortaya çıkmıştır. Bu eğitim, eğitim dışındaki araçlarla; radyo, televizyon ve gazetelerle, reklamlarla desteklenmiş ve kendi kültüründen utanan, iğrenen, yabancı kültürleri seven bir nesil meydana gelmiştir. Türkiye’de asıl kavga kendi kültürüne sahip çıkmaya çalışanlarla, başkalarının kültürlerini yaymaya çalışanlar arasında olmalı iken, Sağ-Sol, Alevî-Sünnî, Türk Kürt gibi suni konularla kamuoyu uyutulmaktadır. Bu arada Kültür Emperyalizmi yapacağını yapmakta; Türkiye’de Türklere Kültürel Soykırım uygulanmaktadır.
Bugün Türkiye’de Türk Kültürü gariptir, kimsesizdir. Türk milletinin menfaati için çalışan kişiler, kurumlar, yayın organları sahipsizdir. Yabancı kültürlerle ilgili faaliyetler boy boy öne çıkarılırken Türk Kültürü ile ilgili önemli bir çalışma bile basın yayın organlarında yer bulamaz durumdadır. Sokaklarımız yabancı ülkelerin sokakları gibidir. Türk Kültürünün ayırıcı vasıfları kaybolmuştur. Gençlerin kulaklarında artık Türk Müziği yoktur. Okudukları kitaplar –okuyan kaldıysa- ithal kitaplardır. Yollar, Türk Kültüründen habersiz, başıboş dolaşan gençlerle dolu. Eğitebildiğimiz nesiller ise çeşitli adlar altındaki burslar ve kısa-uzun dönem eğitimlerle yabancılara peşkeş çekilmektedir. Mezun edip göreve getireceğimiz kaymakam, hâkim ve savcılarımızı son kontrolleri yapılsın diye kendi elimiz ve paramızla emperyalistlerin kucağına atar olduk. Kanayan bütün yaralarımızı açılım adı altında bizzat bize kanattırıyorlar. Bölünmenin, parçalanmamın eşiğine geldik. Asıl önemlisi de bütün bunlar genç nesillerin umurunda bile değildir Yani Kültürel Soykırım tamamlanmış gibi gözüküyor.
“Türkiye bu durumdan nasıl kurtulur?” sorusunu sormamız gereken bir zamandayız. Ya şimdi bu soruyu sorarız, yahut sormaya hiç fırsatımız olmayacaktır. Ancak bu soruyu sormadan evvel hastalığımızı teşhis etmemiz gerekiyor. Oysa “Türkiye Neden Böyle?” sorusu henüz cevabını bulmamıştır. Bugünkü hastalıklarımızın ne olduğunu ve nasıl tedavi edebileceğimizi bilmemiz için tarihten beri gerilememizin sebeplerini öğrenmemiz lazımdır. “Bu konuda yüzlerce eser bulunuyor, bugün bu konuları konuşanlar da var! Hangisine bakalım?” diyebilirsiniz. Bugüne kadar bu konuda yapılmış en derli toplu çalışmalardan biri olan Ali Yürük’ün hazırladığı “Türkiye Neden Böyle?” adlı kitabı dikkatlerinize sunmak istiyorum. Sarkaç Yayınları’nca 2012’de yayınlanan bu kitap üzerinde önemle durulması gereken ve her seviyeden -özellikle lise ve üniversite seviyesindeki- okuyuculara sunulmuş derli toplu bir çalışmadır.
Ali Yürük, pek çok soruyu da içinde barındıran bu soruyu sormuş ve kitabına da başlık yapmış. Beynimizi meşgul eden şu soruların teşhisleri kitapta yer almıştır: İnsan Nedir? Kültür Nedir? Din Nedir? Yahudilik, Hıristiyanlık, Batı kültürü, Batılılaşmak Nedir? İslam Ülkeleri Niye Geri Kaldı? Osmanlı Neden Yıkıldı? Millet Nedir? Devlet Nedir? Bağımsızlık Nedir? Bugünkü Batı, Bugünkü Türkiye ve Ne Yapmak Lazım? Ayrıca bu çok özet teşhislerini anlaşılır, akıcı nefis bir üslupla ortaya koymuştur.
Ali Yürük esasen bir Tiyatro uzmanı. Üstadı da diyebiliriz. Ama ilgisi tiyatroyla sınırlı kalmamış. Oyunları, Tiyatronun perde arkasını anlattığı incelemesi, araştırmaları, romanı ve hikâye kitapları var. Otuz yıl TRT’de Yayın Denetleme Kurulu’nda çalıştı. Kitapları; Türkiye Neden Böyle?, Batı Masası, Beşiktaşlı Gonca, Çatallıköy, Fırıldak Fahri, Ödünçlü Dünya, Tiyatronun Perde Arkası, Türkmen Düğünü’dür. Yazdığı Türkmen Düğünü ve Çatallı Köy gibi oyunlar ve Tiyatronun Perde Arkası adlı kitabı Türk Tiyatro Edebiyatı için çok önemli eserlerdir. Fırıldak Fahri ve Ödünçlü Dünya yaşanmış hikâyeleri ve halk hikâyelerinden oluşmuştur. Yazdığı oyunların yıllarca oynatılmaması, Türk kamuoyundan uzak tutulması için yapılan çalışmalar, onu kültürün diğer alanlarıyla yakından ilgilenmeye mecbur etmiştir. Böylece biz de Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunların bir kısmını, nefis Türkçesiyle onun kaleminden öğrenme fırsatını bulmuş olduk.
Yetmiş iki yaşındaki aksakalımız, ağabeyimiz Ali Yürük’ün “Türkiye Neden Böyle?” kitabının, merhum Ali Fuat Başgil Hoca’nın “Gençlerle Baş başa” kitabı gibi gençlerin başucu kitaplarından biri olmasını arzu ederdim. Çünkü biz 1980’li yıllarda bu kitabın ilk baskılarını okumuş ve çok istifade etmiştik. 14. baskısından da inşallah günümüz gençleri yararlanırlar. Sarkaç Yayınları, kitabın satmadığı, okunmadığı bir dönemde, bir kültür hizmeti olarak Ali Yürük’ün bütün kitaplarını topluca basarak çok büyük bir kültür hizmeti vermiştir. Türk’ün ocağının tüttüğü her yerde onun kitaplarından oluşan serinin mutlaka bulundurulmasını tavsiye ediyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.