- 1237 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
GÖNÜL DİLİNDEN DAMLALAR
GÖNÜL DİLİNDEN DAMLALAR
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH’IN ADIYLA
KULUNA ŞAHDAMARINDAN YAKIN OLANIN ADIYLA
KULUNU EŞREFİ MAHLÛK OLARAK YARADANIN ADIYLA
HAMDOLSUN HZ. ÂDEM (A.S.)’A RUHUNDAN ÜFLEYİP
MELEKLERİNE SECDE ETTİRENE
YOKDAN VAR EDİP VARDAN YOK EDENE HAMDOLSUN
YERYÜZÜNÜ KONAKLAMA VE İMTİHAN YERİ
VE CENNETİ VE CEHENNEMİ EBEDİ YURT KILANA
HAMD OLSUN GİZLİ BİR HAZİNE İKEN KENDİNİ BİLDİRENE
HAMD OLSUN ONSEKİZBİN ALEMİ YARATANA
KALPLERİ KUDRET ELİYLE EVİRİP ÇEVİRENE
HAMD OLSUN İKİ DOĞU’NUN VE İKİ BATI’NIN RAB’BİNE
DOĞRULAR SENDEN YANLIŞLAR KULUNDAN
HAMD OLSUN YERLERİ VE GÖKLERİ
VE HER İKİSİNİN ARASINDAKİLERİ YARADANA
ARŞ’IN ARZ’IN VE SITRATÜL MÜNTEHA’NIN SAHİBİNE
AŞK’I ADINA YARATTIĞI HZ.MUHAMMED (S.A.V.)’İ
ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERENE
HAMD OLSUN KALEMLE YAZI YAZMAYI ÖĞRETENE
VE KULUNUN KALBİNE İLHAM EYLEYENE.
AF DİLEYEN BİR DİLLE, ALLAH CELLE CELALUHU
Şiir bir yürek hoplaması ve efkârın sevdalara demlendiği andır, bir öncüdür şiir, bir ayağa kalkış, haykırarak şahlanmaya davet ve fıtratı özgürlüğe kanat çırpmaktır. Şairin aklını bir kenara bırakıp öte ilkimler de gezinmesi, itaatle isyanın kardeşliği, bülbülün virân bağlarda nağmeler yakmasıdır şiir.
Bir tohumdur şiir, o narin haliyle taşları bile deler ve gamzelerini güneşe, göklere ve sonsuzluğa doğru açar, duaya açılan bir çift el gibi; Rahmete kanatlanan ak kanatlar gibi, bir gözyaşı yağmurudur ki, yağdıkça tane tane, en çorak toprakları bile, umuda, sevdaya, güzelliklere ve aşka yeşertir ve Rahmeti En Yücelerden en aşağılara davet eder.
Şairlik ise dünyanın çilesini, hasretini, özlemini ve sevdasını çekmektir, ağır yüklerin altına girmektir. Şairin kaleminden dökülenlerle hissedilir hissedilemeyenler ve onun kalemiyle anlatılır anlatılamayanlar; Hz. Allah (C.C.)’ın lütfetmesiyle, öte iklimlerin kapılarının açılması ve Yücelerden, şairin gönlüne inen bir ilham ve o ilhamla birlikte şairin parmakları arasında ki kalemin dile gelerek, ak sayfalarda ak satırların yeşermesidir şiir. Aklı olmaz şairin, bir divanedir ve aşka vurgundur, yükünün ağırlığından bitap düşmüş bir dilencidir, bazen bir çocuktur, bazen bir Ferhat’tır , bazen de Kerem, hiç fark etmez adı yoktur, sen o’nu yanında sansan da, o gezinmektedir öte iklimlerde bir Mecnun misali; “Şairim” demekse öyle herkesin haddi değildir, sırat köprüsünde kör ve topal koşmaktır şairlik. O’nun için, yazana değil Yazdırana bakmak gerektir, edep de onu gerektirir.
aklına düşünce Leyla’nın hayali
şairin kalemi kırılır gider
alınır elinden tek oyuncağı
büküp de boynunu ağlayıp gider
Aşk; Onu kelimeler anlatamaz, aciz kalır, öte iklimlerde yaşanır ve ancak kalple hissedilir ve kalple tadılır lezzeti. Acı olsa da zevk verir o tat damaklara, sarhoş misali geçirir kendinden ve bir mecnun eyler insanı. Nice sultanları köle, nice köleleri sultan eylemiştir Aşk. Fani dünyadan baki aleme açılan bir kapıdır, kalplerden Arşı Alâya uzanan nurdan bir köprü; “Bana Seni Gerek Seni” dedirten haldir Aşk, içmeden kendinden geçmenin sarhoşluğudur, gözünü kırpmadan Sevgiliye kanat çırpmaktır, tıpkı ateşe uçuşan kelebekler gibi, bir İbrahim misali ateşlere atılırken Sevgiliden vazgeçmemektir ve yüreğini Sevgiliye bağlamaktır ve Sevgiliye sığınmadır, yüzde tebessüm, gönülde huzurdur; Adı için yaşamak ve Adı için, ölmeden ölmektir Aşk.
Ateşten gömlektir
Senin ve benim giydiğim
Kâh ayrılık denildi
Kâh ince hastalık
Adına Aşk dediler Sevdiğim
Kâh Mecnunduk bir çölde
Kâh Ferhat’tık yüce dağlarda
Yandık ve kavrulduk Aşkın uğruna
Ve kavruldukça piştik
Piştikçe geldik kendimize
Adına Aşk dediler Sevdiğim
Ve kalanların söylediği yankılanır yeryüzün de;
Bak düştü Mecnun
Sevdanın çöllerine
Leyla’nın Aşkıyla
Geçti kendinden
Aşk’ın ateşidir
Çağıran yürekleri
Aşk’a uçup gitti
Nice gönül erleri.
Ateş; Kalbi temizler, parçalara ayrılan demiri bir araya getirdiği gibi, ham yürekleri yakarak, evire çevire pişirir ve lezzetlenir de o yürek kendine gelir, işte mangal gibi yürek, has manada o yüreğe denir. Birleştirirde ayrı gönülleri bir gönül eyler ateş, kendine geldikçe o yürekler, arınır kötü duygulardan ve kirlerden ve dahi dünyaya bir başka bakar, o kalbi taşıyanlar, umuda bir başka bakar, sevdaya bir başka bakar… Ve artık her şey güzelliğe ve Aşk’a ve Lale’ye ve Gül’e dairdir, çünkü Lâle Hz.Allah (C.C.)’a ve Gül Hz.Muhammed (S.A.V.)’e açılır.
Tutamayacaksan bir avuç kor’u
Çık git otağımdan korkularınla kirletme umudu
Ateş yanmak yol aşmak içindir
Kavşaklarda oyalanacaksan eğer
Çık git kervanımdan kirletme yolu
Diyen şairin;
Şahlanan yüreğinden nağmeler dökülür de;
İki ucu koptu da
Aslı kaldı Aşk Sırat da
Bir ucunda ben diğerinde Leyla
Ve Sen Leyla uzat ellerini
Uzat da Sırat olalım
Alem geçsin kalbimizden
Diye niyazda bulunur Aşk’ına.
Ölüm; Kavuşmaktır, hakiki anlamda hissedilen yaşamın ilk adımı, gerçekle yalanın ayrışması, adaletin kilidi ve insan acziyetinin bitişidir, sır perdelerinin kalkışı, sırların ifşası, gerçeğin ta kendisidir. Güneşin hiç batmayışı, güllerin hiç solmayışı, yüreklerin kıpır kıpır kanatlanması, kanatlanıp da asli vatanına uçmasıdır, rüyadan uyanmak, uyanıp da gönül yurduna bilenmektir, ölümün kefenlenip toprağa verilmesidir. Ölümsüzlük yoludur ölüm, gurbetten sılaya dönüş gibi, sılaya bir bilettir ve sılada Sevgiliye kavuşmadır. Gelişi güzel, alışı güzel, gidişi güzeldir, daha söze ne hacet hiç güzel olmasaydı ölüm, bütün güzel insanlar ölümü tadar mıydılar?
Şairin dediği gibi;
Mevsim sonbahar, belki de yaz,
Yaz mezarcı bunu da yaz.
Ferman gelir Yüce Divandan,
Aşkın bahçesinde açarda güller
Sevda gemisi yollara düşer.
Gün olur harman olur,
Gün olur döner devran.
Biçilir ecele kefen,
Sonsuzluk Kapısında,
Ölümlerde düşer
Mahşer; Maskelerin bir bir düştüğü, kalplerde saklı kalan, nefretin, kinin, intikamın sökülerek çıkarıldığı, dublörlerin rolünü kaybettiği, perdelerin bir bir kapanıp, nurdan yepyeni bir perdenin açıldığı yerdir Mahşer. Dünya hayatında, haksızlık edenlerin ve haksızlığa uğrayanların, korku ve sevinçle kaynaştığı, itaatle isyanın ayrıştığı yerdir Mahşer. Yapılanların her ne varsa, küçük büyük tartıldığı, terazilerin, ince ayar kılıçtan keskin terazilerin adalet dağıttığı, vücudun bütün azalarının konuştuğu, yüreklerde saklı kalanın açığa çıkarıldığı, yüzlerin kararıp aydınlandığı , sonsuzluk menzilinin durağı, ölümün kefenlenip toprağa verildiği; Mecnunun Leyla’sına kavuştuğu yerdir Mahşer.
Şairin yüreğinden Yücelerin En Yücesine yankılanan;
Gün olur çalınır kapım
Alır Ruhumu Ölüm Meleğin
Ve bir gün zamanın durduğu o dem’de
Kurulur Mahkemen tüm haşmetiyle
Bulamam bu hale bir çare
Bulamam bir derman
SENDEN RAHMET gelmeyince
Yakarışının karşılığını bulduğu yerdir Mahşer.
Cennet ve Cehennem; Lâyığı olanın son durağı, son mekânıdır. Dengesizliklerin dengelendiği, ümit ile korku arasında gidip gelen ve kafeslerini parçalarcasına atan yüreklerin hasatlandığı, hasatların toplandığı yerlerdir.
Cennet ile Cehennem açmış da kapılarını ardına kadar, misafirlerin en iyi şekilde ağırlamak için sabırsızlanmakta ve heyecanlanmaktalar.
Son Durak; Eşrefi Mahlûkat olan Hz.Adem (A.S.)’a ilk yaratılışında secde etmeyen şeytanın emre boyun eğmesi ve Hz.Âdem (A.S.)’ın Eşrefi Mahlûkat olduğunu kabul ederek secde etmesidir. Ve Hz.Âdem (A.S.)’ı yaratmayı murat edip; Meleklere “Ben Yeryüzünde bir Halife Yaratacağım” diye buyurduğunda; Meleklerin “Ya Rabbi yeryüzünde kan dökücüler mi yaratacaksın?” demeleri üzerine “Ben Sizin Bilmediklerinizi Bilirim” buyruğunun Sırrı İlahisinin Tecellisidir son durak.
Kirli elbiselerin temizlenmesi, tertemiz Nurdan elbiselerle, “RAHMETİM GAZABIMI GEÇTİ ” buyuran Arş’ın Sahibine tertemiz bir şekilde kanatlanmaktır, Ateşin ateşe, toprağın toprağa, rücû etmesidir, “ONDAN GELİP ONA DÖNMEKTİR.” Son durak. (Allahu Alem.)
Mükâfat ve Ceza; Ne Cennet en büyük mükâfattır, ne de Cehennem en büyük cezadır; En büyük mükâfat CEMALİYLE ŞEREFLENMEK ve en büyük ceza ise CEMALİNDEN UZAK kalmaktır kullarına.
Ve “SEVGİLİ” O’nu anlatmaya gücüm yok, sustum kaldım. Anlayan anlamıştır, ve o da susmuştur. Günahkâr bir dille ALLAH AZZE VE CELLE.
Not: Makaledeki Şiirler Kendi Şiirlerimden Alıntıdır.
Erzurumlu H.K.
YORUMLAR
https://www.youtube.com/watch?v=K5AEfu0TJGU
TASAVVUFTA LALE YARADAN`I HATIRLATIR... Ney-i ... Qafe-z
Gerçekten çok çok beğenerek okudum, adeta kayboldum içinde...
ne de güzel herşey yerli yerinde, yukarıda bir videom var ekli benden size...
Çok değerli ve güzel anlatım olmuş, şairiyle, Şiiriyle, Aşkıyla, ölümüyle, cennetiyle, mahşeriyle... En Sevgiliyle... Ademiyle, Muhammediyle... (S.A.V.)
çok teşekkür ederim paylaştınız bizimle...
BlueWorld tarafından 3/10/2016 3:57:05 PM zamanında düzenlenmiştir.