- 1368 Okunma
- 9 Yorum
- 1 Beğeni
ÖTENAZİ İSTİYORUM
ÖTENAZİ İSTİYORUM
İkibuçuk ay olduğu gibi, şu anda da, gözlerimde yaşlar var. Ve bu gece, her zaman olduğundan daha şiddetli, beni yatağımdan zıplatacak kadar kötü bıçaklar saplandı kalbime. Kelimeyi şahadet bile getirdim.
N E D E N M İ ? Engellenmiş insanların da binebileceği otobüsler çıktığında: O kadar çok sevinmiştim ki… Çünkü ben, akülü tekerlekli sandalye kullanarak, çalışan bir bayanım. Belediyenin verdiği çalışma kartım var. Gezici çiçekçiyim. Tosmur da, Sultan hamamının arkasında oturuyorum. Ve İskelede çalışıyorum. Çok uzak bir mesafe. Alanyada ya da yakınlarında, koşullarıma uygun bir ev bulamadım. İskelede iş iyi. Geçen yıl, hep yürüyerek gidip gelmiştim. Neler çektiğimi? Bir Allah bilir, bir de ben. Ama kimselere muhtaç olmadan, ekmeğimi kazandığım için, çok mutluyum. Çalışmak zorundayım. Yalnız yaşıyorum. Eve gelip giderek, bana bakan bir hanım çalıştırıyorum. Babamdan emekli maaşı kaldığı için, kanunlar gereği, yardım alamıyorum. Kira-faturalar-bakıcıya ödediğim ücret, neye yetecek? Ayrıca: Bir engellinin, o kadar farklı ve çok özel ihtiyaçları oluyor ki… Çalışabildiğim için mutluyum. Kendime idareyle, yetiyorum.
İşte, şu yeni otobüsler çıkınca, bayram etmiştim. Onca uzun yollarda hırpalanmayacak, zaman yitirmeyecek. Şarj bitti, tekerlek patladı sorunları yaşamayacaktım. Ama, öylesine kötü yanılmışım ki… Bazen oluyor ama, Tosmur dan giderken, sorun yaşamıyorum. Kapak kaldırılınca, kendim biniyorum. Alanya dan gelirken. Annemden emdiğim süt, fitil- fitil burnumdan getiriliyor. Herkes gibi durakta bekliyorum. Şoför beni göre göre, önce yürüyebilenleri alıyor, bana ayrılan yere dolduruyor ve çekip gidiyor. Sorunu, kezlerce dile getirdim. “NUMARAYI AL ŞİKAYET ET” Deniliyor. Defalarca, bunu da yaptım. 155 mi çağırmadım? Trafik polisleriyle mi binmedim? Polisleri görünce, hemen önümde duruyorlar. Ama ben her gün polis çağıramam. Şikayet etmekten bıktım.
Hani o otobüslere bizler de binebilecektik? Beş otobüsün anı şekilde önümden geçtiğini bilirim. Orada öylece, yapayalnız-çaresiz-dışlanmış-hiçe sayılmış-onuru-gururu kırılmış. Yürüyemediği için, sanki ayrıca ve haksızca cezalandırılmış. Hıçkırıklarla ağlayarak, kalakalmak nasıl bir şey bilir misiniz? İkibuçuk aydır bu, böyle. Her gün eve ağlayarak gidiyorum. Benden refakatçi isteniyor. Ama biliyor musunuz? Devlet hastanesine, bir rapor işi için gitmiştik bakıcımla. Dönüşte, iki otobüs birden bizi almadı. Bakıcımın bile, sinirleri bozuldu. Benim psikolojim o kadar kötü bozuldu ki… Her gün evde ya da dışarıda, durup dururken ağlıyorum. Sabahları uyandığımda, yine mi cezalandırılacağım? Diye düşünüyorum. Uyku bozukları başladı. Hiçbir şey beni mutlu etmiyor. Depresyona girdim. Oysa ben, cıvıl cıvıl, çok neşeli, gülmeyi seven bir insandım. Bir kez, iskelede taa birkaç santim kalana dek gittim. Telefonu çantama koydum. Çantayı yere bıraktım. Kumanda kolunu hafifçe itsem, denize gömülürdüm. İntihar etmeye karar vermiştim. Sulara bakıp bakıp, saatlerce ağladım. Böyle mi olacaktı? Oysa, bu günlere gelebilmek için, öylesine zorlu savaşımlar verdim ki… Ben bir şair-yazarım. Boş, sıradan birisi değilim. Beş tane basılmış kitabım var. İnternette, MAVİ TUTKU NİLGÜN ACAR yazarak görebilirsiniz yazı ve şiirlerimi. Kıyamadım kendime. O günahı işleyemedim. Çünkü ben kendimi seviyorum. Allaha inanıyorum. Ekmeğinin peşinde, kendi halinde yaşayan bir İNSAN’ım. Her ne kadar,%99 kişi öyle görmese de. (Tıpkı sizin çoğunuzun olduğu gibi.) Birinize, neden beni gördüğünüz halde, o alanı boşaltmıyorsunuz? Diye sorduğumda.PEKİ BİZ NASIL PARA KAZANACAĞIZ? Yanıtını aldım. O zaman bizim adımızı kullanmayın. Buna izin vermeyeceğim. Otobüsler bizim içinmiş. KOCA BİR YALAN. Sizlerden, ötenazi istiyorum. Yani beni öldürmenizi. Çok kolay. Biriniz başımı tutarsınız, biriniz de ağzıma yastık kapatırsınız. Size göre, bir mikroptan kurtulursunuz. Her gün öldürülmekten se, bu daha iyi.
Ben refakatçi bulamam. Kimsesizim. Tek başıma, yaşam mücadelesi veriyorum. Ayrıca, bana ve diğer engellenmişlere, psikolojik şiddet uyguladığınız için, tazminat davası açacağım, eğer beni öldürmezseniz. Zaten artık akşamları, otobüse binmiyorum. Kilometrelerce yolu yürüyorum. Dün yağmurda da almadınız. Para uğruna, bu kadar acımasızlık oluyorsa? İnsanlık bitmiş.
Aslında sizlere, bir ay EMPATİ kursu verilmeli. Yani: Kendini, karşısındakinin yerine koyma, onu anlamaya çalışmak. Hiç tekerlekli sandalyede bir hafta oturmayı denediniz mi? Ben bu mektubu, belediyeye ve basına aynı anda vereceğim, sizlerle. KORKMUYORUM. BİR CAN BORCU DEĞİL Mİ VERİLECEK SONUNDA. BOL KAZANÇLAR
Nilgün ACAR ALANYA - EVİM
YORUMLAR
Bir can borcu vardı,verdi.. Biz borcumuzu nerede nasıl ödeyeceğiz nilgün ablaya..şimdi oturup sabaha kadar ağlasak ne.. Allah onun mükafatını kusursuz verecek inşallah.. Rabbim rahmet eylesin.. Bizi affetsin.. Sen de bizi affet nilgün abla:(
Gökyüzü Boyacısı tarafından 1/14/2015 11:52:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sizi tanımıyordum ama ne kadar çok şey kaybetmişim. yurtdışında yaşıyorum orada ki imkanları gördükçe türkiye bu konuda bin kat geride olduğunu bir kez daha kanıtladı.şuan ne diyeceğimi bilemiyorum o kadar içten anlatmışsınız ki duygularınızı sizi daha yakından takip edeceğim müsadeniz olursa hayırlı geceler allahıma emanet olunuz ..
Hayata büyük mücadele ile başlamış ve bunları başarmış bir yürekli insansın
Bence siz engelli değil engelleri ortadan kaldırma cesareti göstern birisiniz..Asıl engelli olanlar sizi görüpte otobüse almayan,hakkınızı gasbedenlerdir...
..Hayat mücadele gerektiriyor..bence devam etmek başarmak zorundasın..
Hüzünlendim..saygılar
mücadele inancına sarılanların zırhıdır...
duygu topraklarından yüreklerini çeken insancıklar kalabalığı ile dolu artık kâinat...
ama sizin gibi gücünü sabrın ve pes etmemenin bayrağında dalgalandıranlarındır yarınlar...
ötenazi isterim derken bile aslında bütün olumsuzluklara inat yaşamın en ince yerinden tutuna tutuna burdayıom demişsiniz:(
sevgimle çokkkk...
Değerli Arkadaşım.
Ben de bir engelliyim. Çok şükür çok fazla enngelli olmasam da sol bacağım çocuk felci dolayısıyla sakattır. Bu sakat bacakla 28 sene devlet okullarında dört senedir de özel sektörde öğretmen olarak çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Benim gibi engelli olan bir kardeşim ve aynı zamanda zihinsel ve bedensel engelli bir oğlum var.
Alanya iyi bildiğim bir yerdi. Çünkü ilk gören yerim Manavgat'tı. Şu anda İstanbulda yaşıyorum.
Bir söz vardır '' damdan düşenin halini ancak damdan düşen bilir'' diye. Yaşadıklarınızın ne kadar zor olduğunu biliyor ve anlıyorum. Ancak bu zorluklar sizi hayata küstürmesin. Sakın ola ki o telerlekli sandalyeyi bir daha iskelenin sonuna kadar sürmeyin. Siz çok iyi bilirsiniz. Alanya Kalesi gibi sağlam...Kızıl Kule gibi dim dik olun hep. Bir taşı eksik olmakla Kızıl Kule çökmez değerli arkadaşım.
Mücadeleye devam...Gülmeye devam...Nice engelliye umut ve moral olmuş birisi olarak siz ötenenazi derseniz rol-model olarak sizi seçmiş olan insanlar ne yapsın? Olaya biraz da bu boyutuyla bakınız.
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili Nilgün...
Bu yazıyı okurken hüzünlendim. Çünkü senin yazılarını her zaman takip ederim, nasıl güçlükle yazdığını da az çok bilirim.
İsterim ki www.umutlarsonmesin.com derneğine baş vur. Orada senin ve senden daha zor durumda olan insanlar bulunmakta. Mutlaka ilgilenen çok insan olacaktır. Hatta seni bu bilgi birikiminle orada öğretmen bile yapabilirler.
Çok sevgilerimle.
Allah yardımcın olsun.