- 1218 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
27 MAYIS DARBESİ NEDEN YAPILDI
Bu yazıyı kaleme alırken içimde farklı bir duygu ve düşünceye sahibim ama bunun bir taraf gibi anlaşılmaması en büyük temennimdir. Her fırsatta belgeselleri izledikçe ve yazılan kitapları okudukça 27 Mayıs 1960 yılının nasıl bir düzmece olduğunu ve hedef olarak kendine millete hizmet etmeyi amaçlamış bir partiyi başkalarının siyasi isteklerini yerine getirmek amacıyla yapılmak istenen darbe öncesinde uydurulan kıyma makinesinden geçirilmiş öğrenciler ki bu yalana inanan ve bunu destekleyip hatta olmayan ölüler için anıt yapılacağını açıklayan bir ordinaryüs profesöre bile sahip olmanın nasıl bir utanç olduğunu siz kıymettar okurlara soruyorum. Bu ve bir çok yalan dolan etrafında yassı ada da yapılan sözüm ona yargılamalar sonucunda yargılamaları bitmeden vefat edenler ki buna bir örnekte eski İstanbul valisi Lütfi Kırdar’dır. Kurulan mahkemenin siyasi olduğunun bir örneği ise yine Lütfi Kırdar’ın yargılanmasına neden olan İstanbul-Ankara davasıdır. Bu konu etrafında oldukça düşündüren ve dehşete düşüren soru şuydu. Neden CHP’yi bırakıp DP’ye geçtiğiniz sorusuydu.Bu soru sizce tarafsız bir mahkeme tarafından sorulabilir miydi?Tabiki cevabı hayırdı ve bu ise sözüm ona yapılan yargılamanın nedeniydi.Yargılananlar arsında yer alan Adnan Menderes’e ise örtülü ödenek davası açılmıştı.Bu davada kullanılan sözde deliller ise istediği halde yaktırabileceği halde yaktırmadığı makbuzlardı.Şu soru akla gelebilir bu makbuzlarda fatura edilen neydi ve ne kadardı.Bu makbuzdan buluna buluna 300 lira para ve bir paltoydu ve Menderes’e sorulunca bu paltonun kime alındığını bile hatırlamıyordu. Bir diğer örnek ise ise Fatin Rüştü Zorlu’ydu ve çok komik bir nedenle yargılanıyordu. Yargılanma sebebine gelince düğününde Atatürk tarafından verilen hediyelerdi ve bu hediyeler yassı adada birer rüşvet örneği olarak gösterildi.İşte bunlar gibi nice örnekleri olan yargılamalar ve bunlara karşılık gelen cezalar karşısında sizler olsanız ne yapardınız.Halkına güvenen halkıyla iç içe geçmiş bir devleti inşa emiş olan bir başvekilin zor durumda bırakmak için ne varsa yapılmış hatta yargılamalar radyodan yayınlanır olmuş ve duruşma resimleri açık artırmaya çıkarılmış amaç başvekil ve dava arkadaşlarını zor durumda bırakmış.Bu olay öylesine planlı ki menderese darbe yapılacağı yönünde söylentiler varken darbeden 38 gün önceden Londra nın bundan haberi var ve hatta bir bakıma menderesten rövanş alma diye bakılabilir ve şu örnekle desteklenebilir.Başvekilimiz ağır sanayi hamlesi yaptıkça Avrupa’dan ağır sanayi hamlesi yerine para verilip üretime geçilmemesi istenmiş ki buna örnek en basit bir çivi veya konserve fabrikası açılacağı zaman İngiltere’den büyük baskılara maruz kalmış ve Marshall yardımını bile kesme noktasına gelinmiş.Uzun lafın kısası yapılan bu darbede el ele omuz omuza demokratlara değil bizzat millete darbe yapılmıştır.Bu yazı vesilesiyle demokrasi şehitlerimiz olan maliye bakanı Hasan Polatkan,dış işleri bakanı olan Fatin Rüştü Zorlu,Başvekilimiz Ali Adnan Menderes, Lütfi Kırdar ve ismini hatırlamadığımız ama gönlümüzde yeri olan bütün demokrasi şehitlerimizin ruhu şah olsun ve yazıma Necip Fazıl Kısakürek üstadın Adnan Menderes’e atfen yazdığı ZEYBEĞİM şiiriyle son veriyorum.
ZEYBEĞİM
Zeybeğimi, birkaç kızan, vurdular;
Çukurda üstüne taş doldurdular.
Bir de, ya kalkarsa diye kurdular...
Zeybeğim, zeybeğim, ne oldu sana?
Allah deyip, şöyle bir doğrulsana!
Zeybeğim, kalkamaz, dirilemez mi?
Odası mühürlü, girilemez mi?
Şu ters akan sular çevrilemez mi?
Ne günedek böyle gider bu devran?
Zeybeğim, bir sel ol, bir çığ ol, davran!
Kır at zincirlenmiş, ufuk sahipsiz...
Han kayıp, hancı yok, konuk sahipsiz...
Baş köşede sırma koltuk sahipsiz...
Kızanlar, dört yandan, hep abandınız!
Zeybeğin kanına ekmek bandınız!
Bilemem, susarak ölmek mi hüner?
Lisan çıldırıyor, dil nasıl döner?
Ondan son iz, uzak, uzak bir fener...
Öldü mü? Çatlarım yine inanmam!
Gizliye yanarım, ölüye yanmam!
Zeybek kaybolduysa bunca kayıp ne?
Tesbihi dökülmüş, aranır nine;
Balonu yok, ağlar çocuk haline...
Zeybeğim, dünyayı aldın götürdün!
Bir öldün de, beni binbir öldürdün!
Beyni tırmık tırmık, pençelere sor!
Mevsim niçin ölgün, bahçelere sor!
Sor; çukuru nerde, serçelere sor!
Ağla, bir dinmeyen hasretle ağla;
Zeybeksiz yolları gözetle, ağla!
YORUMLAR
Darbeyi savunmak insanlık ayıbıdır..
Ancak olayları değerlendieirken yanılgılara düşmemek gerekir...Bağımlı bir ülke,güdümlü bir demokraside acıların yaşanması doğal..
Bağımsız olamadan,bağımsızlığı savunmadan aydınlığa çıkacağımızı sanmıyorum..
Bu gün ileri demokrası havariliğini yapanlar arkalarında tutuklu gazeteci,asker,sendikacı,öğretim üyeleri ve yargılanmaaı bekleyen binlerce kişi...İşte bir zamanlar demokrasi özgürlük adına baskı,dikta rejmi uygulama heveslilerini unutmamak gerekir..
Yaşanan acılar acımızdır..acılar üzerinden kahramanlar yaratma çabalarının ülkemize bir katkı sağlayacağını sanmıyorum..... saygılar
.......