- 1736 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
Dik Tut Başını Rüveyda
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yavaştı adımları, başı yine dimdik… Ama öyle zorlanıyordu ki yürürken. Boynunu eğmek aciz görünmek istemiyordu, en azından bu ortamdan çıkıncaya kadar. Caddeye gelince kendini karşıya zor attı. Dermanı iyice tükenmişti. Kaldırıma oturdu… Titremeye başladı…
Ne kadar öyle kaldığını hatırlamıyordu. Başının eğik olduğunu, yere baktığını çok zaman sonra fark etti. Kaldırdı yüzünü. Gelen geçen kaldırımdaki bu enkazı süzüyordu; meraklı bakışlarla…’’Kendine gel ‘’dedi…’’Kendine gel Rüveyda’’… Kasıklarına yayılan ağrıyı da o anda hissetti…
Aylardan Eylül, saat erkendi henüz. Ama neden böyle karanlık çökmüştü güne?’ ‘’Gitmem lazım!’’ dedi…’’Eve gitmem lazım, annem meraklanmıştır.’’ Çantasına uzanmak istedi ani bir refleksle, çantası yoktu! Almayı unutmuş o iğrenç yerde bırakmıştı.’’Kahretsin!’’dedi. Dönemezdi ki… Nasıl eve gidecekti? Hızla düşünceler geçti aklından. O her zamanki kıvrak zekâsına hiçbir şey gelmiyordu.
Sol avucunu sımsıkı sıktığını hisseti, baktı, kâğıt bir mendildi avucundaki. Açtı elini kanlı mendili elinde sıkıyordu. Sonra sağ elini açtı baktı, silmiş olmasına rağmen o bulaşmış kanlar geldi yine gözünün önüne.
Ne yapacaktı. ne yapmalıydı? Yapması gerekeni biliyordu… Ama cesaret edebilecek miydi? Babası geldi aklına… Bir sürü rezillik, bunu babasına yaşatmak istemediğini düşündü. Ama kendine yapılan şiddet kâr mı kalacaktı Osman’ın yanına? Yine gitti aklı. Kaldı öyle kilitlenmiş gibi. Hiç bir şey görmüyordu.Birden birinin kendine seslendiğini duydu.
’Rüveyda, Rüveyda!’ Kaldırdı başını. Karşısındaki rakip firmada çalışan muhasebeci Halime’ydi … Severdi bu kızcağızı. Sabahları gelirken otobüste çoğu kez karşılaşır sohbet ederek gelirlerdi.
‘’Neyin var Rüveyda,bu ne hal? ‘’ dedi.Rüveyda silkelendi…Böyle aciz göründüğü için içinden kendine bir küfür savurdu .Hemen ayağa kalkmak için hamle yaptı.Ama olmadı..Başı döndü,sendeledi.Halime tuttu onu.
’’Rüveyda ne oldu sana? Süleyman beyle eve dönüyorduk, o fark etti seni. Arabadan indim. İlerde bak, duramadı burada. Neyin var canım? Berbat görünüyorsun. Haydi, kalk arabaya götüreyim seni.’’dedi. Rüveyda:
‘’Yok bir şey iyiyim, sağ ol. Ben giderim, otobüs bekliyorum’’dedi…
Halime iyice şaşırdı.
’’Güzelim burası durak değil ki, görmüyor musun gelen giden sana bakıyor.Ne oldu bir tanecim sana haydi kalk götürelim’’ diye şevkat dolu bir sesle konuştu.
’’Hayır ‘’ dedi.’’Ben gidebilirim’’ …
Halime bu kez biraz daha sertçe:
’Seni bırakmam böyle, felaket görünüyorsun.’dedi…
Sihirli sözü söylemişti. Felaket görünmek… Rüveyda’nın asla kabul etmeyeceği bir şey! Hemen doğruldu…
Ağrısına rağmen dimdik durdu.
’İyiyim Halime ‘ciğim. Başım döndü, yemek yemedim ondan sanırım’’dedi.
Ama Halime inanmamıştı… Üstü başı kırış kırış özensiz, yüzündeki makyaj dağılmış, ağlamamış ama berbat karışıktı yüzü... Rüveyda çok ciddi bir şey olmazsa asla böyle olmazdı. Halime ilk kez acıdığını hissetti ona.. Aslında severdi ama içten içe de kıskanırdı onu…
’Hadi canım benim kalk evine götürelim, durma böyle üzüyorsun beni.’ dedi.
Rüveyda başını kaldırıp baktı. O anda aklına gelen yalanı söyleyiverdi.
’Üzülme, kendime konduramıyorum ondan öfkem… Durakta otobüs beklerken, bir araba yavaşladı, kolumdan çantamı çekti bırakmamak için az sürüklendim onlarla ama olmadı. Çantam gitti, birde rezil oldum herkese. Düştüm yerde yuvarlandım, ondan öfkem böyle.’’Gözünü kaçırdı yalanını anlamasın diye…
’Canım ya… Haydi, kalk polise gidelim o zaman, ifade verelim şikâyetçi olalım. Haydi, kalk’’dedi, Halime… Rüveyda hayır anlamında başını salladı.’’Uzatmayacağım, bana borç verir misin eve gidecek param yok…’’ Halime,
’Deli misin, yanlarına mı kalacak bunu yapanların? Şikâyetçi olacağız… Yok,öyle karakola gidiyoruz…’’dedi.
Rüveyda dondu kaldı yine… Yanlarına mı kalacak? Ne yazık ki öyle olacak dedi içinden… Yanına kalacak.Yere eğdi, bakışlarını...
’Babam kahrolur’’dedi. ’Bende yüzüne bakamam babamın. Hiç kimse umurumda değil de bir tek babacığım… Onun üzülmesini istemiyorum…’’ dedi. … Halime iyice şaşırmıştı.
’Rüveyda ne saçmalıyorsun sen? Çantan çalındı, sürüklendin, hırpalandın… Babanın yüzüne bakamayacağın bir şey yapmadın ki sen… Baban asıl şikâyet etmezsen üzülür.Haydi ama’
Rüveyda farkında olmadan Halime’ye ne yapacağını söylemişti. Zihninde çıkartmaya cesaret edemediği, ama yapacağı gerçek su yüzüne çıkmıştı. Osman’ı şikayet etmeyecekti. Babasını üzmemek için. Ama asla ve asla var olma savaşından vazgeçmeyecekti. Bir kadın olarak, bu pis, iğrenç dünyada var olmak için asla savaşı bırakmayacaktı…
Yalvarır şekilde Halime’ye baktı…
’Lütfen borç verir misin? ’dedi. Halime, Rüveyda’nın kendileriyle gelmeyeceğini anlamıştı… Arabaya dönüp çantasını aldı… Bir miktar para uzattı, Rüveyda’ya… Eğilip yanaklarını öptü…’Haydi canım, kalk artık git evine dedi. Rüveyda sadece evet anlamında başını salladı… Halime el sallayıp gitti…
Yerden destek alıp ayağa kalktı, Rüveyda… Caddeden geçen arabalara ifadesiz baktı… Sonra sol elindeki kâğıt mendile baktı… Diğer elindeki Halime’ nin verdiği paraya baktı… Ardından, parmaklarındaki kanları gördü yine... Tokat yemiş gibi irkildi...Elini hızla deli gibi üstüne silmeye başladı… SİLDİ… SİLDİ… SİLDİ…
Para düştü elinden. O, deli gibi, üstüne siliyordu elini… Kanlar temizlensin, diye… Kan yoktu ama o kanları görüyordu… Biri sarstı onu:
’Hanımefendi, durun lütfen, kendinize gelin. Paranızı da düşürdünüz!’’dedi. O an durdu Rüveyda... Karşısındaki orta yaşlı adama baktı. Bir eliyle kolunu tutmuştu Rüveyda’nın, diğer eliyle parayı uzatıyordu. Rüveyda parayı kaptı adamın elinden… Kolunu silkeledi, ittirdi adamı, deli gibi koşmaya başladı…
Caddeden geçen bir taksiyi çevirdi. Attı kendini içine. Evinine doğru yola çıktılar.
Evin önünde inmedi. Birisi görürse taksiyle geldiğini bir terslik olduğunu anlayabilirlerdi. Sokağın başında indi. Ağır adımlarla eve doğru yürüdü. Başı eğikti yere.
Aniden durdu…
’DİK TUT BAŞINI RÜVEYDA’ dedi… Kısık bir sesle… Kaldırdı başını dimdik.
Evine doğru attı adımlarını…
Eve girdiğinde, annesine bir çalım atıp hemen banyoya koştu. Kadın şaşırmamıştı hiç. Her zaman yaptığı şeydi. Doğru banyoya gider, duşunu alırdı. Sonra yemek yer, odasına çekilirdi…
Rüveyda suyun altında deli gibi ovalıyordu vücudunu. Bir süre durdu sonra… Tecavüze uğramış Türk filmindeki kadın aktrisler geldi aklına. Bu sahneyi orada görmüştü…
Yinede gülümsedi Rüveyda… Dalga geçtiğimiz Türk filmleri, ne kadar gerçek aslında… Hayat onlara güldüğümüz kadar saçma, saçma olduğu kadarda gerçek…
Bornozunu giyip saçını havluyla sardı. Odasına geçti. Perdeyi açtı sonuna dek. Yüksekti evleri. Hakim bir tepede idi. Kimse onu göremezdi…
Arkadaşı, karşı tepedeki yalnız ağaca baktı…
O ana kadar tek damla yaş dökmemişti. Birden hıçkırıklara boğuldu. Dostunu görünce artık dayanamamıştı… Yalnız ağaç anlamıştı onu… O’da ağlıyordu dostuna…
’Ağla Rüveyda, ağla ’diyordu.
’İlk defa ağla’’
Ağla Rüveyda…
AĞLA...
Canan Korkmaz
YORUMLAR
çok güzel bir öyküydü..
kurgusu anlatımı dili...
tebrik ediyorum..
yazan kalemi kutladım..
sevgilerimle..
Canan Korkmaz
Sevgi benden...
Hafızam beni yanıltıyor mu bilmiyorum?
Öyküyü okumaya başlayınca "ben bunu kaleminizden okumuştum" hissine kapıldım. Yazmadan geçemedim.
Tebrikler güne gelişinize.
Sağlıcakla...
Canan Korkmaz
Teşekkür ediyorum ziyaret ve yorumunuza...
Saygımla...
Müthiş bir anlatımdı doğrusu hiç bitmesin istedim ama çabuk bitti :)
tebrik ederim..
Canan Korkmaz
Hüzünlüydü hemde çok fakat çok güzeldi okumaya doyamadım.
Yüreğine saglık cananımm
Çok saygılar sevgiler
Canan Korkmaz
Sizi bu alanda nadiren görüyoruz ama bir geliyorsunuz pir geliyorsunuz:) En çok ben mutlu olmuşumdur herhalde:))) Tebrikler, çok başarılıydı.
Canan Korkmaz
Çok teşekkür ederim Umut....Öptüm alnından...
Umut Kaygısız
Canan Korkmaz
Canan Korkmaz
Teşekkür ediyorum...Sevgi ve selamlarımla...
Hayattan bahseden, maalesef bir çok kadının başına gelen bir olayı okudum gözümde canlandı içim burkuldu ...Tebrikler saygılar...
Canan Korkmaz
Saygımla...
Çok sürükleyici,onurlu bir kadının dik durma mücadelesinde verdiği savaşı duru,çarpıcı bir anlatımla dile getirmişsiniz,.İçsel konuşmalar temayı vermede etkili olmuş.Rüverdanın ruh halini çok naşarılı anlatmışsınız,yaşar gibi bir dolukta okuyor insan.
Canan Korkmaz
Sevgimle...
bahçedeki kesilen ıhamur ağacım geldi aklıma
dertleşirdik bazı bazı..
ve ağladım evet..
....
rüveyda..
seçkiyi ve seni kutluyorum canım arkadaşım
sevgimle
Canan Korkmaz
Teşekkür ederim canım...
Kocaman sevgimle...
Canım arkadaşım Hayattan kesitlerdi ve çok etkileyiciydi anlatımın. Tebrik ederim Çalıkjuşum. Seviyorum seni...
Canan Korkmaz
Canan Korkmaz
Yeşiller giymiş ağaç
Bak bende yeşiller içindeyim.
Çok benziyoruz biz
Sanki ikiziz.
Sen orada susuz
Ben burada susuz.
Sen orda yalnız
Ben burada yalnız....
Bazen evet,dost olur bir ağaç,sohbet edilecceğimiz tek dost..vefalıdır,sır vermez...Sadece dinler usul usul ve anlar....
Teşekkür ediyorum ziyaretinize...Sevgimle...
Davidoff
Gözleri açık dinlenmesi gereken. Sonra da yumulması gereken en önemli vefa.
Ya baştan kapan, ya da kör ol.
Sevgiyle.
Rüveyda'nın trajik bir hikâyesiydi üçüncü şahıs anlatımıyla... Üzerinde çok fikirlerim olsa da susmak yerinde olacaktır düşüncesiyle kaleme teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum...
Canan Korkmaz
Bazen gerekiyor evet...Teşekkür ediyorum hiç yalnız bırakmıyorsunuz...
Saygılar...