9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1286
Okunma
Bir iş yerinde çalışıyordu. Haftalık toplantıların birinde, işletmenin genel müdürü bir konuda karar verebilmek için toplantıya katılanların fikirlerini öğrenmek için;
“Benim yerimde olsaydınız siz nasıl karar verirdiniz? “Diye sordu.
Katılımcılar o işletmenin müdürleri idiler. Soruya cevaben; alabilecekleri kararları ifade ettiler.
Sıra o’na geldiğinde;
“Konu ile ilgili olarak bir düşüncem var, ancak sizin adınıza karar veremem .” dedi.
Genel müdür önce şaşırdı, sonra neden kendi yerine karar veremeyeceğini sordu.
Bunun cevabı çok kolaydı O’nun için. Çünkü O, Genel Müdür değildi. Genel müdür olmadığı için de genel müdür gibi düşünüp, işletmenin bütünüyle ilgili bir karar veremezdi.
Karar verememe gerekçesini ifade ettikten sonra konu ile ilgili düşüncelerini söyledi ve kararı genel müdüre bıraktı.
Genel müdür, toplantı sonunda, O’nun düşünceleri doğrultusunda karar verdi.
Felsefede hep ifade edilen bir cümle vardır: “ Çiftçi, çiftçi gibi düşündüğü için çiftçi olmuş değildir, çiftçi olduğu için çiftçi gibi düşünmüştür” denir.
Yaşanan olay üzerinden örnekleme yapmak gerekirse; Bir müdürün, bir genel müdür’müş gibi karar vermesi mümkün değildir. Çünkü müdürün karar vermesini destekleyen ve sağlayan bilgiler, ancak kendi sorumluluk alanı ile ilgilidir. İşletmenin tümü hakkındaki bilgileri ise kısıtlıdır. Oysa bir genel Müdürün kararını etkileyen bilgiler, işletmenin tüm birimlerinden gelen çok sayıdaki bilgi akışıyla şekillenir. Bu sebepledir ki; bir müdürün sahip olduğu bilgiler, işletmenin tümünü ilgilendiren bir kararı vermeye yeterli değildir. Mevcut bilgilerle yapacağı analiz sonucunda ulaşacağı karar doğru bir karar olmayabilir.
Fikirler, insan belleğinde bulunan bilgilerin düşünce yetisi kullanılarak analizi sonucunda elde edilir. Bellekte bilgi ne kadar çok ise, bu bilgilerin düşünce ile analiziyle elde edilecek fikirler de o kadar çoktur. Üretilmiş olan bu fikirler arasından duruma en uygun olanını bulmakta yine insanın düşünme yetisine bağlıdır.
Doğanın sonsuzluğu gibi bilgi de sonsuzdur. Bilginin sona ermesi, sonsuzluğun sona ermesi demektir ki, bu olanaksızdır. İnsanlık, son bilgiye asla ulaşılamayacaktır. Birçok kişi, her şeyi bildiğini sansa da, bu sonsuzluk içinde insanın bildikleri neredeyse yok seviyesindedir. Düşünce tarihinde bunu en veciz şekilde; “ Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir .” diyerek ifade eden Sokrat olmuştur.
Yeryüzündeki canlılardan sadece insana bahşedilmiş olan düşünme yetisi, bilgi olmadan faaliyet gösteremez. Bilgi, İnsan tarafından, doğanın sunduğu bu sonsuz imkânlardan faydalanılarak edinilmemişse, bahşedilmiş olan düşünme yetisinin de bir anlamı yoktur. O halde; sadece bize bahşedilmiş olan bu yetiyi kullanabilmek için, sonsuz olan bilgi kaynağından olabildiğince fazla bilgi edinmek bir insanlık görevidir.
Edinilmiş bilgiler içinden ilgili olanların düşünce tarafından seçilerek ve birbirleriyle uyumlu hale getirilerek kullanılabilir hale gelmesi ise fikirlerimizi oluşturur. O halde yine; bilgi olmazsa fikir de olmaz.
Ancak çevremizde bunun tam tersi durumlara sıkça şahit olmaktayız. Bir konuda bilgisi olmadığı halde fikir beyan edenler o kadar çok ki. İnsan, bu cahillerden olmamalıdır. Bir konu hakkında bilgi sahibi değilse bunu karşı tarafa dürüstçe söylemelidir.
UNUTULMAMALIDIR Kİ;
BİLGİ OLMADAN, FİKRİ SAHİBİ OLUNAMAZ.
VE YİNE UNUTULMAMALIDIR Kİ;
BİLMEMEK AYIP DEĞİL, ÖĞRENMEMEK AYIPTIR.
Bekir GÜÇLÜER