- 1254 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KORKU-BÜTÜN CANLILARA TAKILMIŞ ALARM SİSTEMİ.
Klasik tabiri ile korku;Tehlikeleri önceden algılayıp,bu tehlikelerden kaçarak veya savunmaya geçerek kendimizi korumamız gerektiğini bildiren bir duygu halidir.Bu duygular makul düzeyde olursa hayatta kalmamız için faydalıdır.Fazla ya da az olması hayat kalitemizi olumsuz yönde etkiler.Her insanın veya her canlının korkuları tehdit algılamalarına göre değişiklik gösterir.
Örneğin kimi insanlar hayvanlardan korkarken kimileri tam aksine hiç korkmazlar.Yine bu bağlamda kimi hayvanlar insanlardan korkarken,kimileri korkmazlar.Özelde sadece insan türünü ele alıp onun korkuları üzerine yoğunlaşmak,genel anlamda korkunun kaynağını algılamayı ve çözümlerini bulmayı zorlaştırır.
Psikiyatrist’ler insan odaklı bakış açısıyla konuya yaklaşırken,parapsikolog’lar biraz daha geniş çerçevede durum değerlendirmesi yapmak zorundadırlar.Sadece insan türünü ele almak konuya belli bir açıdan yaklaşmaktır.Halbuki bizler dünyada yalnız yaşamıyoruz,hayvanlar ve bitkilerde canlı türleridir.Hatta parapsikolojinin çalışma alanına giren ruhani varlıkları da birlikte ele almak gerekiyor.Zira “kelebek etkisi teorisi” ne göre her canlının yaymış olduğu enerji ve yaptığı hareketler bir başka canlıya tesir etmektedir.Dünyanın bir ucunda kanat çırpan bir kelebeğin,başka bir noktaya etki etmesi gayet muhtemeldir.Çünkü bu evreni,kainatı yaratan yüce Allah (c.c) her şeyi bir ölçü ve düzen dahilinde yaratmıştır.
Evrendeki bütün varlıklar bir bütünün parçasıdır ve hiç biri maksatsız yaratılmamıştır.Dolayısıyla korku sadece insana mahsus bir duygu hali değildir.Yani aklın ortaya çıkardığı bir tepkime olamaz.Hayvanların bitkilerin ve hatta cinlerin ve meleklerinde korkuları vardır.Her canlı türünün korkma sebepleri değişiktir ve korku denilen şey ,her an her canlıyı etkileyebilecek bir kaos halidir.Bu korku kaynağının şiddeti ve çeşitleri milyonlarca farklı sebebe göre değişiklik arz eder.
İnsanların korktuğu şeyler hemen herkes tarafından bilinen ve tıbbi araştırmalar ile de belirli kategorilere ayrılmış ve standart tedavi yöntemleri uygulanarak üstesinden gelinmeye çalışılan şeylerdir.Kimileri ilaçla,kimileri ise hipnoz terapileri ve telkin metotlarıyla belirli seviyelerde tedavi edilebilmektedir.Biz malumun ilanı yerine farklı bir pencereden bakarak,korku olgusunun temeline inmeyi daha uygun bulduğumuz için bu yazıyı kaleme aldık.
Yukarıda arz ettiğimiz gibi,korku sadece insana mahsus bir duygu hali değildir.bütün canlılar bir fizik beden bir de ruh bedenden oluşmaktadır.Yüce yaratıcı; yaratmış olduğu bütün varlıklara,diğer özelliklerinin yanı sıra otomatikman devreye giren bir savunma mekanizmasını da istisnasız yerleştirmiştir.Her canlının ruhuna bu savunma mekanizması kodlandığı için,kendilerini koruması gerektiği zaman ayrıca bir akıla da ihtiyaç duymazlar.
Örneğin;Bitkiler de bir akıl olmadığı bilinmektedir.Ancak evrendeki bütün varlıklar ve maddeler yoğunlaşmış enerjiden oluşmuştur.Hatta taşların bile yaydığı bir enerji halkası “Aura” sı (Biyoplazmik beden) vardır.Fizik bedenin kopyası şeklinde olup o fizik bedeni çepeçevre kuşatan enerji halkasına “Aura” denmektedir.
Eski Sovyetler Birliği araştırmacılarından Semyon ve eşi Valentila Kirlian’lar, yüksek frekans alanı içindeki canlı organizmalar üzerinde bir fotoğraf tekniği geliştirdi. Kirlian ekibi yıllar süren çalışmaların sonucunda, insan, hayvan, bitki ve bütün canlıları kuşatan bu enerji alanının fotoğraflarını çekmeyi başardılar. Bu tekniğe, mucitlerinin isimlerine atfen “Kirlian Fotoğrafçılığı tekniği” deniyor.İşte bu teknikle ABD’de bitkiler üzerinde yapılan bir araştırma oldukça ilginçtir.
Bir laboratuarın içinde yirmi tane çiçeğin on tanesini bir odaya,on tanesini de diğer odaya koydular.Amaç çiçeklerin duygusal davranıp davranmadıklarını öğrenmekti ve bu deney için yirmi kişilik bir ekip oluşturuldu.Bunlar da on kişilik iki gruba ayrıldı.Her biri bir çiçekle ilgilenecekti.On kişilik birinci grup her gün çiçeklere sevgi ile yaklaşacak,onlarla sohbet edecekti ve bu on çiçeğe klasik müzik dinletilecekti.Diğer odadaki çiçeklere ise seçilen on kişi her gün kötü düşüncelerle ve küfür ederek yaklaşacaktı,o çiçeklere adeta karşısında bir düşmanı varmış gibi davranacaklardı.Bu deneyler esnasında kirlian fotoğraf makineleri ile çiçeklerin resimleri çekilerek yaydıkları aura’lar da değişim olup olmadığı belgelendirilmeye çalışılmaktaydı.
Evet yanılmamışlardı,nefretle ve düşmanca yaklaşılan çiçeklerin enerjilerinde düşüş vardı ve hatta solmaya başlamışlardı.Fakat sevgi ile yaklaşılan,her gün sulanıp bakımları yapılan çiçeklerden bir tanesinde sorun vardı. Dokuz çiçek gelişim gösterdiği halde aynı ortamda bulunmasına rağmen bir tanesi neden kötüye gitmekteydi?.Yapılan uzun araştırmalar sonucunda ortaya çıkan şey herkesi şoke etmişti.O çiçeğe sevgi ile yaklaştığı halde çiçeğin kendisinden korktuğu kişinin, yıllar öncesinde ve hatta binlerce kilometre ötede ,Amerika’ya gelmeden önce kendi memleketinde bahçıvan olarak çalıştığı anlaşıldı.Önceleri çiçekleri budayan bir insanı nasıl olurdu da başka bir çiçek tanıyabilirdi? Üstelik kendisine sevgi ile yaklaştığı halde bu çiçek,o kişiden korkmuştu.Bunun izahını elbette kimse yapamadı.
Evrendeki her varlık bir bütünün parçasını teşkil ettiği için,doğal olarak etkileşim kaçınılmazdır.Bu etkiler negatif tarzda olduğunda bir diğer varlığın moleküler yapısında titreşimler oluşturur,onun bütünlüğünü ve sağlamlığını bozmaya başlar bu da etkilenen varlığın direnç göstermesini veya uzaklaşma isteğini doğurur.Hatta çoğu kez bu direncini bir adım öteye taşıyarak saldırganlaşması da olasıdır.İşte bu durumun adı korku’dur.Korkunun sebebi ve şiddeti arttıkça korkulan şeylerin sayısında düşüş başlar.
Örneğin; Allah’a,ahrete,cennete ve cehenneme inanan bir Müslüman’ın kafasına silah dayansa ölümle tehdit edilse ve hatta işkence yapılsa,inandığı şeyleri inkar etmesi istense kesinlikle bunu yapmayacaktır.Çünkü asıl korktuğu şey şu anki tehditten daha büyüktür.Allah’tan korktuğu için ve inançları gereği nasıl olsa öleceğini ve Allah’ın huzuruna çıkacağını bildiği için,daha da önemlisi bilinç altına bunu kazıdığından dolayı içinde bulunduğu ölüm riskine rağmen korku hissetmeyecektir.Üstelik bu şekilde ki direnişinin sevap olduğunu Allah katında şehit sayılacağını düşündüğü için korkması gereken şeyden korkmadığı gibi bunu bir mutluluk algılamasına dahi dönüştürebilmektedir.Her hangi bir inancın ön kabulleri ve olası sonuçları ile,her hangi bir enerji tazyikinin bir başka enerji kümesi (canlı) üzerinde yarattığı tesir korkunun şiddetini belirlemektedir.
"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele!" Bakara 155.
“İşte bu şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Siz onlardan korkmayın, eğer mü’minlerseniz, Ben’den korkun.” Al-i İmran 175.
“Gerçekten, gece ile gündüzün ardarda gelişinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde korkup-sakınan bir topluluk için elbette ayetler vardır. “ Yunus.6.
“Ve gerçekten biz, yeryüzünde Allah’ı asla aciz bırakamayacağımızı anladık ve (O’ndan) kaçarak da O’nu asla aciz bırakamayız.”Cin.12.
“De ki: “Muhakkak beni, hiç kimse Allah’tan bir şeye karşı asla koruyamaz. Ve ben asla O’ndan (Allah’tan) başka sığınacak yer bulamam.” Cin.22.
“(Bu) sadece Allah’tan olanı tebliğ ve O’nun risaletidir. Ve kim Allah’a ve O’nun Resûl’üne asi olursa, bundan sonra muhakkak ki onun için, içinde ebediyyen kalacağı cehennem ateşi vardır.”Cin.23
Hiçbir şeyin tesadüf olmadığı,hiçbir varlığın başı boş bırakılmadığı ve yüce Allah (c.c)’ın korkulması ve tapınılması gereken tek varlık olduğu inancı,onun yarattığı bütün varlıkların acizliğini ortaya koymaktadır ki,bu da bir çok korkulardan kurtulmanın en önemli temel taşıdır.Yanlış bilgiler korkuyu tetikler.Oysa sağlam temellere oturan bir inanç kalıbı insanın korktuğu milyonlarca objenin “Tek”e inmesini sağlar ve daha sağlıklı,daha mutlu yaşamanın kapıları açılmış olur.Elbette ateş yakar,su boğar,yüksekten atlamak insanı öldürür,hastalıklar perişan eder v.s.Sakınmak ve korkmak ayrı şeylerdir.Ancak bütün bu oluşumlar yine kudret sahibi yüce yaratıcının izni olmadan gerçekleşmez.Herkesin bütün korkulardan arınıp,”Tek” Bir korku ile yaşamasını diliyorum.
PARAPSİKOLOG-Ünsal Arslankaya.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.