- 2059 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
Köşeli Edebiyat-Alkışlayan El
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Serde iktisatçılık var kuramların göbeğinde geçen ve lisans düzeyinde olan eğitim sürecine merhaba dediğiniz anda önünüze ‘’Ulusların Zenginliği’nin ‘’ babası Adam Smith çıktı onu meşhur yaklaşımı ‘’görünmez elin’’ ekonomiyi nasıl düzenlediği anlatıla geldi ve bizlerde onu ezberleyerek yapılan sınavları geçmeye çalışırdık.Derdim,eğitim hayatımı anlatmak değil işte bu kuram öylesine etkin bir yaklaşım sergilerdi ki, hocam Prof.Dr.Recep KÖK ‘’ Köşeli Ekonomiler’’ modeli geliştirerek ‘’paslaşan el mekanizmasını ‘’ geliştirdi.Mesele Edebiyata gelince bende on yıllar sonra bu kuramı çağrışımlarını ‘’Köşeli Edebiyat’’ modeli olarak ‘’alkışlayan el’’ mekanizmasını olarak uyarladım.Ben dikdörtgenin köşelerine yerleştirdiğim ideolojik paylaşımı ve onu alkışlayan ellerini modelin merkezine aldım.
1) Sol Edebiyat 4)Kürt Edebiyatı
Alkışlayan Eller} saf okur ve ideolojik okur
2)Milliyetçi Edebiyat 3)İslamcı Edebiyat
Edebiyat ve ideolojinin oluşturduğu dünyada yazar ve şairlerin köşe kapmaca yarışmalarına girmesinin kaçınılmazlığı modelin varsayımlarının en önemlisini teşkil etmektedir.Yazım eyleminde köşe tutmanın ortaya koyduğu eserlerin basım ve dağıtım ve ödüllendirilmesi bu mekanizmanın içerisinde gerçekleşmektedir.
Dergilerin çoğulluğuna rağmen yazar ve şairlerin ideolojik paylaşımda verimlerini okura ulaştırmalarında halen sorun yaşamaları, ortaya koymuş olduğu eserleri sunumunda yaşamış oldukları köşeli edebiyat yaklaşımın oluşturduğu ‘’dar alanda kısa paslaşan edebiyatın’’ yarattığı sonuçların kaçınılmazlığını ortaya koymaktadır.
Kuramsal yaklaşımların okur üzerinde meydana getirdiği bölünmenin ana kaynağı ‘’köşeli edebiyatın’’ ortaya çıkardığı okur modelidir.
Tarihini bu köşelerde geçirmeye çalışan yazar ve şairlerin bir kısmı zaman içerisinde yerlerini değiştirerek kaygan edebiyat zemininin pişmanlık yasasından istifade ederek,tövbekâr söylemlerde bulunup ‘’köşe kaymaca ‘’ oynamışlardır.
Kimileri bu aşamada geçmişte ortaya koymuş oldukları verimleri yok sayma cihetine gitmişlerdir.Bir dönem farklı ideolojinin okurlarının baş tacı edilen kalemler adeta yok sayılmışlardır.Fakat bu kez de yeni köşesinin okur kitleri tarafından çılgınca alkışlanmışlardır.Bir şartla, dünkü köşesinde yazmış olduğu eserlerin reddiyesini yapmak kaydıyla.Aksi takdirde yeni köşesinin ‘’alkışlayan elleri’’ tarafından alkışlanmayacaktır.
Köşeli edebiyatın yaratmış olduğu ödül mekanizmalarında,masa altı ödül değişmesi kısmen gerçekleştiği dönem dönem gözlenmektedir.
Sözde edebiyat köşe başını tutan jüri avamı mürit ve yoldaş-yol arkadaşlarını taltif etme dönemleri geldiğinde köşelerinde kalkıp kırmızı halı serilen etkinliklerde arz-ı endam etmektedirler.
Modelin kuruluş amacı edebiyata kuşbakışı görünüm sağlamaktır.Bu köşelerin içerisinde kendisine yer bulamayan ve ‘’tutunamayanlar’ı’’ Oğuz Atay’ın ruhuyla baş başa bırakıyorum.
Edebiyat dairesinin merkezinde buluşmak dileğiyle…
Yahya İNCİK /26.Mayıs 2012 /Adana
YORUMLAR
Büyük bir şiir yarışması diye her yıl lanse edilen bir yarışmayı esefle kınıyorum özellikle.
Şu an paylaşım yaptığımız sitedeki kadar bile şiirler incelenmemiş, kim nereden alıntı yapmış bakılmamış. Bu site dahi günlük bunca paylaşım yapıldığı halde dikkat ediyor buna. Benim çok önce yayınladığım ve üstelik kitabıma da aldığım şiirimden aynen alıntılar yapılarak kullanılan bir şiire mansiyon verilmiş. Bana şiiri bir arkadaşım yolladı ve şaşkınlık geçirdim. Dize sonu kafiyeler dahi aynıydı. İşte inancım yok yarışmalara ve özel gruplaşmalara. Dergi konusu zaten tamamen yakını olmakla ilgili. Çok tanınmış biri olabilirseniz o zaman mecburen basmak zorunda kalırlar ancak.
Şahsım adına kendim sevdiğim için yazıyorum, maddi hiçbir beklentim de yok. Bir kez imza günü yaptım ücretsiz dağıttım. Şiir kitabı zaten satılmıyor. Taksitle bastırmak kolay artık, maddi külfeti çok değil. Maksat bir arada toparlanmış olsunlar.
Roman türü çalışmaları tamamen ayrı tutuyorum bu değerlendirmemden.
Teşekkürler paylaşıma, selam ile
Harikulade...tek kelime ile ancak bu konu bu kadar kısa kelamla bu kadar vurucu olabilirdi. Ne kadar doğru tespitler. O köşeden o köşeye her iktidarda,her darbede kendince büyüyenlerle ! büyüdük bu yaşa geldik bizlerde...Ne yapalım düzen böyle...İnşallah değişir gerçek edebiyat tüm edebiyle arz'ı endam eder bu topraklarda....selamlar
Erzurumlu Selim tarafından 5/27/2012 10:12:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
" Edebiyat dairesinin merkezinde buluşma "
Son derece iyimser ve geleceğe umutla bakan bakmayı isteyen bir sanatçının en makûl en saygın talebidir.
Yazınız genel kapsamda geniş bir yelpazeyi kucaklamış. Köklere dayandırılan bir sonuç öngörüsüyle bugünün edebiyat dünyasına ayna tutmuş.
Ana çıkışımız kuramların oluşturduğu grublaşma neticesinde bugün gelinen nokta.
Kuramlar diyoruz ama edebiyat, şiir öyle rastlantısal bir olgu olarak çıkmamış ki ortaya.Geleneğe dayanan çok köklü, uzun bir geçmişi var.Zaman içinde bu dala gönül verenlerin onun çıtasını yükseltmek daha iyiye, daha güzele ulaştırma çabası içinde olmalarıyla farklı mecralarda tıkanmış kimi zaman okurun talep, ilgi ve beğenisi yönünde gürül gürül akarak kıraçları sulamış.
okurun talep ve ilgisininde bu kuramlar çerçevesinde değiştirildiği savınıza bir yer yere kadar hak vermek isterim bir yerden sonra okuru tamamen kendi beğeni ve ilgisinden mahrum bilinçdışı hareket eden bir obje olarak görmek olur bu derim.
Ne tekim şöyle bir durumda var, belli bir akıma, gruba ismi dahil olmayan müstakil şekilde yazın hayatını sürdüren yada belli başlı tek başına belli bir ideolojinin sözcülüğünü yapan tek şairlerimizde olmuştur. Tek başına kurama bağlamak ne bileyim sanki haksızlık gibi geliyor.
Elbette belli bir hedefte birleşen edebiyatçıların kendi çevreleri ile birlikte bir edebiyat platformu oluşturup kendi edebi değer yapıları ile yaptıkları sorgulamalar, eylemler bugün etkisini hala devam ettirmektedir.
Bugün dergicilikte yapılan kayırmalar ( editör elemesinden geçemeyen şiirler ) , şiir yarışmalarında dediğiniz gibi taraflı seçimler edebiyat dünyasının sanal yüreğini attırmaktadır.
Bunların altında da çok şey yatıyor malesef onlara girersek sabaha kadar çıkamayız işin içinden ama kısaca özetlersek malesef ve üzülerek ; sanattan bile kar elde etme amacı sanatçıları kullanma amacı birincil nedenler arasında. Telif hakkı alması gerekirken hâlâ , para vermeden bir şair kitabını bastıramıyorsa , parayı verenler dergilerde ön plana çıkıp kamuya sadece o kişiler tanıtılıyor ise sorun kuramın doğurduğu nedenlerden çok çıkarcılığın, sanat tacirliğinin bugünün edebiyat sorunlarını fişeklediği gerçektir.Elbette bu fişeklemelerde ideolojik ve kuramsal etkilerde vardır ama safi bir etki olduğunu düşünmüyorum.Daha çok ...Bu mudur olması gereken ?
Soran, sorgulayan, düşünen, eleştirel bakışınız için çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
bence geçmiş tarihte şair gözlemleriniz yazınızın asıl amacının dışına çıkmasına sebep olmuş eleştirinizin amacı kutuplaşmalar ise tabi ki .
duyguların kavramlara bölünmüş olması sadece sanatsal gözlemlerle sınırlı kalmış
vuruş yapılan nokta sanatsal ödüllerin belli yazar grubuna hitap etmesi belli okuyucu kitlesinin gruplaşması ve oluşması gibi bir kısır döngüde kalmış
Merkez dediğiniz noktada olmadığınız açıkça görünüyor bunu belli bir düşünce içinde olduğum için değil
sadece sizin örnekleme kıstaslarının bilerek ve isteyerek sadece belli ölçülerde
tarihi
nedenleri
şartları
günümüz şartlarını değerlendirmeden yansıtmış olmanızdır.
özellikle sizin bir cümleniz sanatın merkezinde olmadığınızın
haklılığını benim açımdan ortaya koyuyor o cümlede şudur ki
-,tövbekâr söylemlerde bulunup ‘’köşe kaymaca ‘’ oynamışlardır-
Bu düşünce tüm kavramlardan kendini soyutlamış düşünceleri tüm çıkarların ve maddeselliğin
dışında kalan bir şairin özellikle sanatı eleştirirken kuracağı cümle olmamalı
kuruluyorsa ki eleştiriniz hakikatleri değil ama sizi ters köşeye yatırıyor fikirsel anlamda ki
bu da bir köşedir :)
İşte bu yüzden sizin merkeziniz pek sanatın merkezine yakın değil gibi duruyor
bana samimi gelmedi
ama şöyle bir durum var ki eleştiriniz bana şu soruları sordurdu
sanatçının yaşama bıraktığı eserler değişik motiflere hitap edemez mi ?
sonuçta bir insan tövbe edemez mi ?
bunu köşe kapmaca oyunu olarak yargılamak sanatçının işi midir
günümüz kutuplaşmaları için bu örnek yeterli miydi?
okuyucunun tercihi bu nokta da ne kadar eleştirilebilir gibi
saygılarımla ...
Kuzen tarafından 5/27/2012 7:03:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
İnsanoğlu psişik dünyasına daldıkça ve gelişen araçları kullanmadaki pratikliği çoğaldıkça zekanın yerine kurnazlığı koydukça, pragmatist oldukça ve esasen fıtratındakileri en kompleks biçimde sakladıkça; hulsa kurnazlığı maharet saydıkça; perdeler arkasından bağırdıkça sanırım bu kuramınıza konu olan şeyleri sürekli yaşayacağız;
Herkes kendinden sorumlu olsa, başkalarındaki kusurları aramak yerine, "ben hangi olumsuzlukları dayatıyorum" dese, belki daha sağlıklı bir sonuca gider, köşeleri birazcık düzletir kanaatindeyim;
Hisler, merak, bilgi, birikim, zevk, estetik algıları, farklılıkları yakalama ve bütün bunları sunma kaygıları ile hareket ederken evrensel, milli, manevi, maddi bir kısım gerçekleri, insan hassasiyetlerini, insan özellerini ne kadar ihlal etme hakkımız olduğunu veya bir kısım olgulara dokunmamamız gerektiğini öğrenmemizin de önemli olduğunu bilmemiz sanırım elzemdir;
Bu yazınızı okuyunca önemsedim, halimizin gerçek bir değerlendirmesiydi, ancak okuduğum bu görüşleriniz ışığında kendimi de sorguladım, acaba ben bu kurama göre nerede duruyorum;
"2)Milliyetçi Edebiyat 3)İslamcı Edebiyat " tasniflerinizde olduğumu söylemeliyim; ancak kendimi bu tasnifin dışındaki görüşlere karşı da kapatmamaya geyret etmekteyim ve her gün daha çok kazançlı çıktığımı da gözlemlemekteyim;
Edebiyat adına, dil adına, insanlık adına... vb. ne kadar güzellik bulursam dört elle sarılmayı da ihmal etmiyorum; siyasal bir görüşüm olmasına rağmen gurupçuluktan uzak duruyorum;
Hulasa ben kendimi yazı ışığında az da olsa sorguladım, amarım yazının amacı doğrultusunda herkes gerğini yapar; hiç olmazsa bundan sond-rası için bir katkı sunar...
Selam ve saygılarımla
Güneri Yıldız tarafından 5/27/2012 5:59:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
Edebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini, kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçevesinde, yazılı veya sözlü olarak dile getirmesidir.
anlama, yorumlama, -değerlendirme, -benzerleriyle karşılaştırma,
yerleştirme basamaklarını yaptığı için bir bilimdir.İçeriği ,sağı solu oncusu buncusu hiç önemli değil
içerikten çok içeriği dile getirme üslubu önemli ..yoksa oncu buncu şuncu içerisi boş kavramlardır.
Akıl yolu bir ..Detayına inersek göreceğiz ki aslında aynı şeyler tartışılıyor konuşuluyor ama kulak farklıymış gibi algılıyor...
edebiyat insanlığın buluşma noktası ..
düşündürdünüz konuşturdunuz ...
saygılar değerli kaleme .YÜREĞİNİZ VAR OLSUN
Gerçekten ilgiyle okuduğum ve alkışladığım bir yazı bu. Ve iktisat deyince içim burkuldu. Ne çok kandırmışlar bizi:) Adam Smith Haberler v s...
Ekonomi her dönemde siyasetin gölgesini takip edermiş oysa. Ufacık bir örnek; 10 yıl önce 500 tl için belki 10 kez kapısını çaldığım biri ( şimdi
birilerine çok yakın akraba konumunda!) trilyarlarla oynuyor.
Ve o dört köşe kitaba gelince; sadece yazarlık ve fikir paylaşımı mı! bence tüm dünyevi işlerde öyle bir topyekun kutuplaşma var ki; hem de hiç sorgulamasız. Takım tutar gibi aynen. Ve eleştirinin olmadığı her ne varsa aynı bu hale gelmeye mecburdur.
Demokrasiz deriz mesela, hem de onu en çok savunan ya da öyle olmasını beklediğimiz bir partinin lideri sırf bana muhalefet etmeden uçurayım boyununu diye kendi büyüyen değerine etmediğini koymaz. Sadece laf ola diye örnekledim yoksa hemen hemen tüm parseller aynı işgal altında. Sanat desen aynı sinema desen aynı... hepsinin amacı daha çok akla değil '' daha çok ruha sahip olmak'' güdüsü.
Ve bu tebâcılık bekâcılık oyunları da düşünmeyen ''kul''lar ister zaten. Alkışlayan eller!
Düşünen, serbest düşünen beyin olmadan ve ''üretecek kadar okumadan'' araştırmadan yazmak yeni fikirleri yelpazelemek, ya bir önceki rüzgâr ezberi gibi olabilir. Ve üstteki zihniyet temsilcileri
fikir-zümre-para üçgni dışına çıkamazlar zaten. kendi bankası kendi camisi vs olan bir toplum erbabına onların zihin çarkları dışında ne yazabilirsin ki! bu sadece aşırı sağ kesim için değil , solun solu için bile aynı. birine göre Nazım mümkün değil anti-din dışı küfre cihet bir şey yazmış olsun, diğerine göre Necip Fazıl...
yazının tamamı tam bir makale değerinde olmakla kendi adıma tespitlerde oldukça isabetli aynı zamanda...
''Kuramsal yaklaşımların okur üzerinde meydana getirdiği bölünmenin ana kaynağı ‘’köşeli edebiyatın’’ ortaya çıkardığı okur modelidir.
Tarihini bu köşelerde geçirmeye çalışan yazar ve şairlerin bir kısmı zaman içerisinde yerlerini değiştirerek kaygan edebiyat zeminin pişmanlık yasasından istifade ederek,tövbekâr söylemlere bulunup ‘’köşe kaymaca ‘’ oynamışlardır.''
ve özellikle bu iki bölüm tam ruhu yazının. gerekçeleri 50 yılda oluşan bir yapılanmayı iki kelamda anlatmak kolay değil ki; buradan okuyanların bile bir çoğu ''o kutuplaşma gözleriyle bakacak'' ne yazık ki. Yeri değil ama bir şiirimde geçen ;
bir varlık şükründen zenginse
orada dua biter!..
demiştim, final olarak. Bir hanım şair bana demediğini bırakmadı! ki; küfre girdiğim gibi milleti de küfre sokarmışım!
bu örnek tam nedeni karşılar mı bilmem de; öyle bir fikir edinmiş ki üstade - baktığımda tüm şiirleri besmeleyle başlayıp nerede ise fatiha ile sonlanıyor! ve okuyanı rekor derecede yazdıkları hurafe olsa da ( başı ve sonu hariç ) - tekil bir örnek olsa da hiç okumadan bir prototip yazılmış aklına. ''dua ile bitmiyorsa ya küfürdür ya çok yakın''
Ve ilk defa bir yazının içine bunca düştüğümü hatırlıyorum. Edebiyat ciddi iştir savımla bu edebi eser değeri taşıyan değerli paylaşıma
ve Yahya İncik dostuma teşekkürlerimi sunuyorum.
alkışlamak serbestse alkışladım da:)