- 862 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Şantiye
Oswaldo Benitez... Ona Waldo diyen bir tek bendim. Bir gün de karşıma dikilip “Ne bu samimiyet? Kim sana adımı kısaltma hakkını verdi?” demedi. Her “Waldo!” diye seslenişimde gülümseyerek yanıt verirdi. Her sabah, altı buçukta iş başı yaptığında bile gülümsediğini söylüyorlardı. Bu konunda ben diğer ustabaşıların yalancısıydım; mühendislerin yedi buçukta iş başı yapma ayrıcalığını sonuna kadar kullanıyordum.
Şantiye Brooklyn’in kuzeyinde, Metz stadyumunun yakınlarındaydı. Roosevelt caddesindeki, Latin Amerikaların bölgesi bitip de Çinlilerinkinin başladığı yerde metro hattını yeniliyorduk. Normalde yerin altından giden tren bu bölgede yeryüzüne, hatta caddenin de üzerine çıkıyor, sıkışıp kalan trafikle alay edercesine tepelerinden geçip gidiyordu. İnşaatta çalışan işçilerin hemen hepsi Orta veya Güney Amerikalıydı; biz de ister istemez Latin kökenli ustabaşılar kullanıyorduk. Oswaldo en eskilerden biriydi. Söylentiye göre ilk zamanlar şirketi kandırmış, izni yokken varmış gibi çalışmıştı. Sonra bir gün çalışma izniyle çıkagelmiş, herkesi şaşkınlık içinde bırakmıştı. Bu davranışı ona değilse de başkalarına pahalıya patlamış, göçmen bürosuyla karşı karşıya gelmek istemeyen şirket herkesin dosyasını elden geçirmiş, benzer şekilde “idare eden” dört kişiyi işten çıkarmıştı. Şantiyedekilere göre ilk kez o gün Oswaldo’nun gülümsememişti.
Bütün bunlar benim işe alınmamdan çok önce olmuştu ve o sabah Oswaldo’yu asık bir yüzle görmek benim için bir ilkti.
“Ne iş Waldo? Bu ne surat?”
“Ne olsun işte?” manasında omzunu silkti ve karavandan çıkıp sahaya gitti.
Bir şeyler ters gidiyordu ama belli ki Oswaldo’nun konuşmaya niyeti yoktu. Çaresiz kahvemi alıp masama geçtim.
“Zenci kadınların kıçları neden çıkıktır, biliyor musun?”
Sabahki saha denetiminden dönen Dane paltosunu çıkarmadan masama oturmuştu.
“Onu bunu bırak da Oswaldo’nun hali ne böyle?”
Şakasının sonunu getiremeyeceğini hisseden Dane keyifsizce masamdan indi.
“Önemli değil; karısı başkasının evine taşınmış.”
“Nasıl önemli değil! Adam kahrolmuştur. Peki sorun filan yaşıyorlar mıydı?”
“Sanmam; en azından yaşıyorlardıysa bile Oswaldo farketmemiştir.”
Oswaldo Benitez’in pek açık gözlü olmadığı bir sır değildi. Özellikle işçiler bunu kendi yararlarına sıkça kullanırlar, bu yüzden de zavallı ustabaşını yönetimden düzenli olarak uyarı alırdı. Görünen o ki, özel hayatında da durum farklı değildi.
Oswaldo’nun mutsuzluğu kolay kolay geçmedi. Nasıl geçsindi? Karısı üç çocuğunu da alıp, gençten bir adamın yanına taşınmıştı. Ara ara ne kadar mutlu olduğuna dair haberler gönderiyordu.
Bir öğleden sonra Oswaldo karavana gelip, doğrudan şantiye şefinin odasına girdi. Kısa bir süre içeride kalıp, bize selam vermeden çıkıp gitti. Neler olup bittiğini öğrenmek için telefonlara bakan Katia’yı şefin odasına gönderdik. Katia’nın istihbarat toplaması uzun sürmedi.
“Yarın çocuklarının velayet duruşması varmış. Ona gitmek için izin daha önceden izin almış.”
“Ee, ne var bunda? Geçen hafta izni almıştı; bunu biliyoruz.”
Katia arsızca gülümsedi:
“Bu sefer de izni iptal ettirmeye gelmiş.”
“Niye ki? Dava mı ertelenmiş.”
“Ertelenmemiş de, nasıl diyorsunuz...”
Beyaz Rus güzelimizin İngilizcesi hikayenin en heyecanlı yerinde bizi yarı yolda bırakmıştı.
“Neyi nasıl diyoruz?”
“Şey olmuş... Dava hiç olmayacakmış. Oswaldo çocuklardan vazgeçmiş.”
“Bu da iyi. Çok severdi çocuklarını; kafamı az ütülememişti onların geleceği ne olacak diye. Şimdi niye vazgeçmiş?”
“Çok açık değil mi?” dedi Katia ve masasına gitti. O gün bir daha da bu konuyla ilgili konuşmadı.
...
“Çocuklar senin değil miymiş? Üçü de mi? Bunu nasıl öğrendin Waldo?”
Ekvator’dan Amerika’ya yirmi üç yaşında göç etmiş, kırk dördünde kendisinden epeyce genç başka bir göçmenle evlenmiş Oswaldo karşımda cevap vermekte zorlanıyordu.
“O söyledi Kemal Bey. Başta beni davadan vazgeçirmek için yaptığını sanmıştım. Ama sonra DNA testi yaptırdık. Sonuç üç çocuk için de negatif çıktı. Hatta en küçüklerinin babası diğerleriyle aynı da değilmiş. Halbuki afacanı ne kadar da kendime benzetirdim. Amelia’nın, yani karımın, tüm karşı koymalarına rağmen ona babamın adını vermiştim. Şimdi ise başkasının çocuğu olduğunu öğreniyorum. İyi mi!”
“Peki onun babası, karının şimdi yanına kaçtığı adam mı?”
“O da değil. Başka biriymiş ama Amelia kim olduğunu söylemiyor.”
Oswaldo susuyor, ben de diyecek söz bulamıyordum. Baretini alıp, başını kaldırmadan karavandan çıkıp gitti. Sessizliği masasından seslenen Dane bozdu:
“Daha bilmiyor.”
“Neyi bilmiyor?”
“Karısının iki haftaya evleneceğini.”
“Bundan sonra farkeder mi?”
...
Oswaldo Benitez için farketmişti. İyiden iyiye omuzları düşmüş, konsantrasyonunu kaybetmiş, artık bizimle aynı dünyada yaşamaz olmuştu. Belli ki bir şekilde karısının hata yaptığını anlayıp kendisine geri döneceğini hayal etmişti. Bunun olmayacağını farketmesi onu daha fazla kaldıramayacağı bir noktaya getirmişti.
Şirket insaflı davranıp Oswaldo’ya süresiz (ve ücretsiz) izin verdi. Levittown’daki şantiyeye kadar kendisini görmedim.
...
“Vay Waldo! Çok oldu görüşmeyeli. Hoşgeldin.”
Utangaç bir şekilde gülümsedi.
“Çekinme, otur. Her şey yolunda mı?”
“Yolunda sayılır Kemal Bey.”
“Niye sayılır? Bir yaramazlık mı oldu yakınlarda?”
“Amelia ile ilgili Kemal Bey.”
İlk anda karısının ismi bir şey ifade etmedi. Sonra Oswaldo’nun bahsedebileceği tek kadının o olduğunu hatırladım.
“Ne oldu Amelia’ya? Geri mi dönmek istiyor yoksa?”
“Tam öyle değil. Amelia kocasından boşanmadı. Ama sonradan öğreniyoruz ki bu bahar bir başka adamla ilişkisi olmuş.”
“Hadi ya! Şaka gibi.”
“Öyle demeyin Kemal Bey. Yeni kocası Amelia’yı sevgilisi ile beraberken basmış. O sinirle tabancasını ikisinin de üzerine boşaltmış. Anlayacağınız, Amelia’yı baharda kaybettik.”
“Çok üzüldüm.” diyemedim. “İyi olmuş, su testisi su yolunda kırılmış.” da diyemedim. Oswaldo’ya baktım. Hala gülümsüyordu. Biraz acılaşmış gibiydi ama yine de gülümsüyordu.
“Neyse” diye devam etti. “Hayat sürüyor.”
“Belki de yeni bir hayata başlamana yardımcı olur bütün bunlar.”
“Oldu bile Kemal Bey. Amelia’nın ölümünden sonra hayatım yeniden değişti.”
“Nasıl? Yeni biri mi var yoksa?”
“Bir değil, üç kişi var. Çocukları geri aldım. Artık onlara ben bakıyorum.”
“Ama onlar...” dedim ve kaldım. “Senin çocukların değil ki” diye bitiremedim. Bunu Oswaldo’dan daha mı iyi bilecektim?
YORUMLAR
Oswaldo gülümsüyor artık..bence güzel bir son olmuş.Kutlarım.Bütün öyküleriniz bir solukta okunuyor ve de yaşanan yerde hissettiriyor okuyucuyu.Gülümsedim:)
İlhan Kemal
Sizin başarınızdan öğrendiğim şunlar:
1. Basit ve temiz cümleler de keyfili bir okuma için ziyadesiyle kafi
2. Derli toplu bir kurgu anlamamız ve etkilenmemiz için yeterli
Böyle olunca da zevkle takip ediyoruz yazılarınızı. Elinize sağlık.
İlhan Kemal
Kurgu konusu biraz içgüdüsel. Bu konuda bir eğitim görmedim. Bu öyküdeki diğer iki karakteri Katia'yı ya da Dane'i biraz açabilirdim. Ama Oswaldo'nun hikayesine katkısı olmazdı.
Katia'nın işe başladığı günü hatırlıyorum: Mini şort, yüksek topuklar ve derin bir V yaka. Sonradan hesapladık, bize tamı tamına iki bin sekiz yüz dolar kaybettirmişti o haliyle. İşçiler yavaş iç çıkarmış, iş makinası operatörü ona bakarken bir telefon direğini devirmiş, dört kişi de kavga edip hastaneye sevkedilmişti.
Cul de Sac (Çıkmaz sokak diye kötü bir şekilde çevrilebilinir) tarzı yan öykülerin anlatıyı hantallaştırdığını düşünüyorum. Ama elimde iyi kurgu nasıl olur diye bir reçete yok. El yordamı, sağduyu gibi araçlar kullanıyorum. Umarım okuyucuyu yolda kaybetmiyorumdur.
Yorumunuz için çok teşekkür ederim. Sayenizde güzel bir güne başladım. Saygılarımla.
İlhan Kemal
Çok severek okudum, başarılı bir öykü...Ama zavallı iyi yürekli Oswaldo...
Sevgilerimle...Tam puan yine...Güne gelecektir...
İlhan Kemal
yine güzel ve değişikti...
kurgularınız hayal gücünüzün göstergesi...
ilham periniz hiç susmasın...
selamlar..
İlhan Kemal
İlhan Kemal
İnsan nefretten ,acıdan ve intikam hırsından bile gülümseyebilir ,Oswaldo’yu anlamak lazım,ölüm onda bir arınma gibi de olabilir ,çocuklar ise kim hissediyorsa onundur.
çok beğendim ,sevgili İlhan
İlhan Kemal
lacivertiğnedenlik
güzel öykü evet maskevari ama iyilik değil ..kanımca
İlhan Kemal
lacivertiğnedenlik
İlhan Kemal
lacivertiğnedenlik
İlhan Kemal
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılarımla.