- 767 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sabah Ezanı
Telefonu çalıyor adamın. Uyanıyor, saate bakıyor, saat 4’e mi yoksa 5’e mi geliyor, karar veremiyor, göremiyor. Hava hala karanlık. Telefon hala çalıyor. Telefona bakıyor, bir isim yok, tanımadığı bir numara arayan. Merak ediyor, alo, diyor yine de...
Telefondaki ses:
"Bu saatte uyandırdığım için özür dilerim. Kim miyim? İnan, hiç önemi yok! Seni neden mi aradım? Çünkü arayacak kimsem yok! Neden mi bu saatte aradım? Çünkü en büyük yalnızlık sabah ezanını duyduğun an hissettiğin yalnızlıktır... Yanında kimse yoktur. Odada, evde kimse yoktur, yalnız yaşıyorsundur. Evliysen de eşin uyuyordur. Evli olmana rağmen bu yalnızlığı hissediyorsan zaten mutsuz bir evliliğin vardır. Bu mutsuz evliliğe de ya çocukların için ya da karına acıdığın için katlanıyorsundur.
Bir türlü uyuyamadığında, dönüp durduğunda yatağında, ezanı duyar duymaz saygıdan ayaklarını toplayıp, belki de annenin, babanın bir türlü eskimeyen, unutulmayan "ezan okunurken yatılmaz!" sözü aklına geldiğinden ister istemez oturup, halıya, dolaba, duvarlara, etrafına ya da pencereden dışarıya, üşüyerek, alnındaki, sırtındaki, göğsündeki o soğuk teri, terleri hissederek baktığın an... O an çok yalnızsındır. Ezan sana birçok şey hatırlatır. Dini şeyler. Ölüm mesela... Dünyada olduğu gibi ahirette de yalnız olacağından korkarsın. Öldüğünde kim üzülür, her şey devam eder mi, sorarsın. İyi bir adam olamadığını düşünür, cehennemden korkarsın. Dünyada da ahirette de bu lanet yalnızlık çekilir mi dersin, neden bu kadar acı yaşamak zorundayız, sorarsın, cevap bulamazsın, canın acır, uykun kaçar, bir sigara yakarsın, çay demlersin, odanda dönüp dolaşıp durursun, uyuyamazsın...
Uyuyamadım. Uyuyamıyorum. Geceleri uyuyamıyorum.
İki üç günde bir anca uyuyorum, az uyuyorum. Yedi kilo verdim, göz altlarım morardı. Kötü olan bu değil ama kötü olan, kimse fark etmiyor. Siliniyorum yavaş yavaş. Yok oluyorum. Boşluğa dönüşüyorum. Kimse fark etmiyor. Kimsenin umrumda değil birinin hayata karşı yenilgisini kabul etmesi, pes etmesi... Kimsenin umrunda olmamak umrumda ama benim. Çok yalnızım. Bir sese ihtiyacım var. Bana, yalnız değilsin, de. Lütfen... Yoruldum ben... Belki de yaşamımda en yorgun olduğum an bu an ve o yüzden aradım seni... Bu anı atlatmama yardım et. Yardım et ki, bu akşam işten dönerken bu yaptığımın ne kadar aptalca bir şey olduğunu düşüneyim. Gülümseyeyim. Lütfen..."
Yalnız değilsin dostum... Arada bana da oluyor, hatta herkese oluyor, inan... Sadece kimse bundan bahsetmiyor. Yasaklanmış bir şey sanki, herkesin bildiği ama yine de herkesin birbirinden saklamaya çalıştığı bir sır bu, diyor adam.
Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim, diyor telefondaki ses. Dostum lafına teşekkür ediyor, aynı şeyleri yaşadığını söylediği için teşekkür ediyor, kendisini hiç tanımayan birinin samimiyetine teşekkür ediyor, onu dinlediği için teşekkür ediyor. Sonra... Sonra, dıt dıt dıt, diyor.
Ahmet Kastancı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.